Geçtiğimiz hafta akademik bir faaliyet için Washington DC'deydim ve İsrail-Gazze çatışmasının, daha doğrusu İsrail'in Gazze stratejilerinin ABD'de nasıl yansıdığını ve yansıtıldığını görme fırsatım oldu.
Salı günü Yemen'den İsrail'e atılan balistik füze ile 7 Ekim'i takip eden çatışmalarda farklı bir sayfa açılmış gözüküyor
7 Ekim saldırılarının üzerinden 20 küsur gün geçti ve bu yazı kaleme alınırken olası kara harekâtı ile hâkim hava devam ediyordu
Sivil ölümlerin "iyi ve kötü, medeni ve terörist" arasındaki mücadelenin "elim verici" yan etkisi olarak görülmesi hali bilinçli bir şekilde ve sadece Netanyahu tarafından da değil İsrailli üst düzey karar alıcılar tarafından beslendi.
Farklı düzeylerde İsrail ve ABD bir panik içerisindeler.
Cumartesi sabahı İsrail, daha sonra bol bol Yom Kippur hezimetini hatırlayacakları bir güne uyandılar ve tüm Ortadoğu gündemi Hamas'ın başlattığı Aksa Tufanı isimli operasyonu ile değişti.
Artık söyleyebiliriz, 1990'lı yıllardan beri süregiden Dağlık Karabağ sorunu sona erdi.
BM Genel Kurulları mesajlar adına önemli bir platformdur çünkü uluslararası topluma sadece diplomatlar ve diplomatik kültür aracılığı ile değil, en doğrudan hitap edebildiğiniz yerdir.