Bugün yeryüzünde fert ve toplumların en önemli isteği ve amacı mutlu olmaktır. Zira mutlu değil insanlık ailesi.
Güçlüler hiç bu kadar güçlü, zayıflar bu kadar zayıf olmamıştı. Medeniyet adına alenen parçalanan, ezilen, kaynaklarına el koyulan toplumlar, modern dünyanın gözü önünde yaşama mücadelesi veriyor.
Giderek küresel bir iletişim ağına hapsolan günümüz insanı, almaya ve tüketmeye odaklanan yaşam tarzına alıştırıldığından, vermeye odaklanan yaşatma isteğini yitiriyor.
Kendiyle kavgalı modern insanın, bireysel yaşama derdinden kurtulması, kişisel hazlarına "dur" demesi ve vermenin engin huzurunu yaşayabilmesi için ne güzel fırsattır Ramazan ayı.
Bu dünyadan sağ çıkmayacağımız belli. O halde neyin kavgasıdır bu. Daha çok malın, mülkün, statünün ve şöhretin insanı tükettiğini açıkça gördüğümüz halde nedir bu güç sevdası ve tatminsizlik? Bilgi çağında hayatımız, neden bildiğimiz doğrudan ve inandığımız güzelden sapıyor da başka yolların yolcusu oluyor? Davranışlarımız, neden bildiğimiz ve inandığımızın dışında gerçekleşiyor?
Varlık âleminde kendi başına, kendisi kadar, kendisine verilen ruhsat kadar vardır insan.
İçinde yer aldığımız sonsuzluk âleminin sırları keşfedildikçe insan olarak yeryüzündeki acizliğimizi de keşfediyoruz aslında. Önce kara delikler ve Powehi'den söz edelim sonra kendimize gelelim.
Parayı, araç olmaktan çıkarıp amaç haline getirdik. Zengin olduk ancak mutlu olmayanlarımız giderek artıyor.