Çanakkale'de askerliğimi yaparken Deniz Hastanesi'ne götürdüğüm acemi askerleri beklerken Boğaz'ın karşısındaki yazıyı okurdum her gün: "Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın, Bu toprak, bir devrin battığı yerdir."
Necmettin Halil Onan’a aitmiş şiir. Ağaçların ortasında beyaz bir yazıyla kendini belli eder. Bilmeyenler o yazının yazılması için ağaçların kesildiğini zanneder ama gerçek farklı. Kel olan tepeler her şehit için dikilen ağaçlarla yemyeşil hale gelmiş. Gelibolu yarımadası bugün yeşillikler içindeyse bunu kuşaklar boyunca süren bir seferberliğe borçluyuz. Öğrencilik günlerimde ziyaret etmiştim Abide’yi ve şehitlikleri. Yıllar geçti, çocuklarım büyüdü ve gelip geçerken hep uzaktan gördük. Her seferinde niyetlendik ama hep daha sonraya erteledik. Doyasıya ziyaret edelim diye.
Bu defa niyetimizi kavi tuttuk ve Gelibolu’yu ziyaretine vatan şairi Namık Kemal’i ziyaret ederek başladık. Bolayır’da Süleyman Gazi’nin kabrinin yanındaki mezarını ziyaret ettik. Vatan şairi sanki Çanakkale mahşerini bilirmiş de yakınında olmak için buralara defnedilmiş diye geçti aklımdan. Süleyman Gazi’nin lalası ve atıyla birlikte defnedildiği türbenin yanında ayağımızı nerede sabit tutmamızı gösterir gibiydi.
Gelibolu’daki şehitliklerimizin yanında savaşın farklı yüzlerini de görmek mümkün. Kızılay o zamanki adıyla Hilal-i Ahmer savaş zamanında kurduğu hastanesiyle askerlerimize hizmet vermiş. Kızılay’ın izini Abide’nin yanındaki rölyeflerdeki hemşire figürleriyle de görmek mümkün. Küçük kızım rölyefteki kadın Kızılaycı’nın Fatma Aliye olup olmadığını sordu. Müze olarak hizmete devam eden hastane ise Sağlık Bilimleri Üniversitesi tarafından sahiplenilmiş. Kızılay’ın savaş zamanındaki gayretlerini sesli ve görüntülü olarak yaşıyorsunuz.
Çanakkale gizli kahramanlarla dolu bir yer ve evet modern Türkiye’nin de Osmanlı’nın küllerinden doğduğu yer diyebiliriz. Burada İngilizlerin çok ciddi bir ders alarak Türkler hakkında fikirlerinin şekillendiğini söylemek mümkün. Avustralya ve Yeni Zelanda’nın kimliklerinin şekillenmesi de yine bu savaşın tezahürlerinden. Çanakkale mahşerinde yer almış her kimse tarafı ne olursa olsun tarihin kahramanlık sayfalarında yerini almayı hak ediyor. Bu nedenle Gelibolu yarımadasındaki Anzak mezarlıkları bizi rahatsız etmiyor. Onları istila ordusu olarak değil, bu toprakların ebedi misafirleri olarak görüyoruz.
Gizli kahramanlardan biri de Opet. Tarihe Saygı projesi kapsamında sosyal etkisi çok yüksek, uzun zamana yayılan projeyle tarihi yarımadayı adeta oya gibi işlemiş. Sadece şehitlikleri değil köyleri de işin içine katmış ve belki de varlık nedenini tanımlayacak en güzel anlama kavuşmuş. Bir ticari marka için en büyük mutluluklardan olsa gerek. Opet’in ismi orta yerde fazla görünmüyor, bunun içinde özel özen gösterildiğini düşünüyorum. Biliyorum, uzun zaman oldu bu proje başlayalı ama şimdiye nasip oldu.
57. Alay’dan Conkbayır’a inerken süzülen yolda kuşlar öterken millet olmanın ne demek olduğunu bir defa daha düşünüyoruz. Büyük kızım her zamankinden çok daha yavaş gittiğimi fark edip nedenini soruyor. Bir daha ne zaman geleceğimizin meçhul olduğu bu topraklarda biraz daha fazla zaman geçirmek için diye düşünüyorum. Farkında bile değilim.