Kazanmaktan daha zor olanı, kazancı korumaktır herhalde. Şimdi mutlu mesut bir tablo yaşıyoruz büyük bir acının ve karmaşanın ardından. Birlik, beraberlik, toplumsal mutabakat, vatan, millet, Sakarya…
Tanklarımızın Suriye'ye girdiği ve ABD Başkan Yardımcısı'nın bombalanmış Millet Meclisimizi ziyaret ettiği sırada Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde engellilerin kamu kurum ve kuruluşlarına atamaları törenindeydi.
Bundan daha zoru "Ben kimim?" sorusuna cevap verebilmektir. Gerçekten yüzde yüz doğru ve detaylı bir cevaptan bahsediyorum. İşte o cevap, Fenerbahçe tribününde Galatasaray bayrağı açmak kadar (veya tersi) zordur.
Bir düdük sesi… Veya olabildiğince sert havası verilmiş bir haykırış…
Alamancı vatandaşın köyüne gelirken, şapkasına tüy taktığı ve eşine dostuna elektrikli mikser getirdiği zamanlar Kemal Sunal filmlerinde kaldı.
"Babıali Yokuşu"nda terlemiş ağabeylerimizin bir kısmı, meslektaşları aleyhinde olmaktan (dedikoduyu kastetmiyorum) imtina ederler.
Şaşkınım. Bu derin ve yıpratıcı bir şaşkınlık değil.
Bütün hesabını sayılara, uzunluğa ve ağırlığa göre yapanlar tarih boyunca hep çuvallamıştır.