Geçen gün salonun ortasındaki elektrik süpürgesinin neden orada olduğunu anlatmakla başlayayım. Koltuğun yanındaki ikram tabağı yere döküldü. Onu süpürmek için de salona geldi süpürge.
Bu süpürge dünyaca ünlü markalardan birine ait. Her şey güzel düşünülmüş. Bir defa sessiz çalışıyor, sonra emiş gücü iyi. Sonra? Sonra estetik olarak çok güzel. Her yere sığabiliyor. Ne kadar güzel değil mi? Buraya kadar olanlarla kısıtlı kalsaydı iyi olacaktı. Benim gibi sakar birisinin ortada duran süpürgeyi kaldırmaya çalışmasıyla farklı bir yöne kaydı gelişmeler. Eşim benim ev sorumluluğumu üstlenmemden memnun olarak süpürgeyi kaldırmamı onayladı. Ben de tuttuğum gibi kaldırdım ama tuttuğum yer elimde kaldı. Çünkü orası süpürgenin değil, toz torbasının sapıymış. Süpürülen her şey salonun orta yerine döküldü. İşin iyi yönü elektrik süpürgesinin hemen yanı başımda olmasıydı. Kolayca süpürdük ama ben beceriksizliğimle baş başa kaldım. Bir elektrik süpürgesini bile kaldıramıyordum. Hazin bir durum.
Eşim beni teselli etmek için, elektrik süpürgesinin yanlış şekilde tasarlandığını söyledi. Haklıydı. Süpürgeyi tasarlayanlar ortalığı süpürme tecrübesine sahip olmadıkları gibi ortadan kaldıracak eşleri de böyle bir problemle karşı karşıya kalmayacaktı. Muhtemelen güzel bir tasarımın büyüsüne kapılmışlar ve akılları başka şekilde işlemişti. Zor işler. Peak Games isimli oyun şirketi de Türkiye’de yeni çalışanlar ararken kopyalanmış bir senaryo ve film için yüklü bir rakam ödemek zorunda kalmışlardı.
Her iki facia da bana fena halde hayatı ve siyaseti anımsattı. İmaj çağında yaşıyoruz ve ihtiyaçların yanı sıra iş ahlakı da yerlerde sürünüyor. İyi kampanyalar, güzel tasarımlar tasarımın kullanışlılık yönünü karşılamayabiliyor. Çünkü bir laboratuvarda üretilen konserve fikirler hayatta karşılık bulamıyor. İşin kötüsü görünüşe bakıp aldandığımız zaman vakit çok geç olabiliyor.
Elektrik süpürgesinin temel görevi bize en kolay süpürge görevini üstlenmesidir. Estetik sonrasında gelir. Olmazsa olmaz ama hiyerarşide daha geride yer alıyor. Belediye seçimlerinde vaatleri de bu kıstaslara göre incelemekte fayda var. Klasik belediyecilik hizmetleri yerine PR değeri yüksek hamlelere yönelen isimler kısa vadeli beğenilerle gözlerini gerçek ihtiyaçlara kapatıyor. Sonra karşımıza betonlaşmış şehirler ve alelacele kurulmuş tanzim satış çadırları kalıyor. Gerçek ihtiyaçlar ertelenebilir ama yok edilemez. Ulaşım gerçek bir sorundu ve buna yönelik çözümleri büyükşehir seçmenleri cömertçe ödüllendirdi. Yeşil alanlar ve gençlere yönelik hizmetler de öyle. Bugün olmazsa yarın karşılık buldular.
İyi bir slogan ve gösterişli bir lansmana dayanan nice kampanyaların yok olup gittiğini gözlerimizle gördük. Bizim evin ortasında yanlış tasarım nedeniyle oluşan kir problemini çözmemiz kolay oldu ama bu elektrikli süpürgenin yanlış tasarlandığı gerçeğini ortadan kaldırmadı. Şehirlerimiz ve geleceğimiz için de aynı durum söz konusu. Acı olan da şu: Temizlemesi çok kolay olmuyor. Beton bu, süpürmekle gitmiyor. Üstümüze çöküyor ve ölüp gidiyoruz.