Trump, ABD'nin eceli geldiğini ispat eden her hamleyi yaptı.
Mâdem bayram günündeyiz, bunu uzun vâdeli bir bayram haberi olarak düşünebiliriz. Bu bayram üç-dört günlük bayram değil; âdeta bir zulüm çağının bittiği haberinin bayramıdır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Ekonomik Savaş” olarak tanımladığı durumu, 3. Dünya Savaşı olarak adlandıranlar da var. Daha önceki iki dünya savaşının başında yer almayıp sonra dâhil olarak aslan payını kapan ABD, bu savaşın hem başlatıcısı hem de mağlubu olacak. Ayrıca kendi cephesinde başka bir müttefiki yok.
1. Dünya Savaşı, Avusturya-Macaristan veliaht prensinin öldürülmesi mâzeretiyle; 2. Dünya Savaşı da Hitler’in Polonya’ya saldırmasıyla başlamıştı. Bu iki olayın birer dünya savaşına dönüşmesi dikkate alınırsa, şimdi ABD’nin başındaki zâtın yaptıklarıyla bir dünya savaşı başlamış olması hiç de abartılı sayılmaz. Kaldı ki, daha önceki iki dünya savaşı, Avrupa merkezliydi ve kuzey yarımkürede meydana gelmişti. Dünyânın çoğunluğunun hem coğrafya hem de nüfus olarak bu iki dünya savaşına katılmaması rağmen, “dünya boyutu”na getirilmesindeki haksızlığı da göstermektedir. Örneğin Çin, Hindistan gibi dünya nüfusunun yarısını oluşturan coğrafyalar, dünya savaşlarına katılmamışlardı. Dünyânın yarısından çoğuna bomba bile düşmemişti. Biz Türkler için 1. Dünya Savaşı, “Harb-i Kebir”; 2. Dünya Savaşı ise “Alman Harbi” idi. Ama Batı dünyâsı kendi yaptığı ve kendi başına gelen şeyi tüm dünyaya mâl etmeyi başardığı gibi, Avrupa merkezli bu iki savaşı “dünya savaşı” olarak kitaplara sokmayı başardı.
Ama ABD başkanı denen kendini bilmez zat, iki sınır komşusundan biri olan Kanada’dan, Soğuk Savaş rakibi Rusya’ya, Çin’den İran’a, Avustralya’dan Türkiye’ye her tarafa saldırıyor. Latin Amerika ve Afrika zâten etkisinden çıkamıyor. Arap dünyâsı ise “emir kulu” durumundadır. Saldırdıkları ise, başta Türkiye olmak üzere, etkisinden kurtulmaya başlayan veya tahakkümü kabul etmeyen devletlerden oluşuyor.
2. Dünya Savaşı’nın başlangıcı olarak Almanya, Polonya’ya saldırırken büyük bir güç dengesizliği vardı. İşgâlin kısa sürede tamamlanıp başka yerlere sıçraması bunun ispâtıdır. 1 trilyon dolara yaklaşan savunma bütçesi, Trump’ın gözünü kör ediyor ve saldırılarının nelere mâl olacağını göremiyor. Trump’ın seçildiği seçimlerin kampanya döneminde, Trump’ın Amerika Birleşik Devletleri’nin son başkanı olacağına dâir bir kehânet vardı. Şimdi ise “Amerika Bölünmüş Devletleri” (Divided States of America) diye bir kavram dolaşıyor.
Canını iste, malını isteme
Her ne kadar Türkiye’ye “ABD’nin karısı mı, metresi mi” gözüyle bakan, ahlak ve terbiye yoksunu akademisyenleri besleyen bir ülke olsak da, Türkiye’de yapılan her 1 dolarlık boykotun bile karşılığı vardır. Türkiye, ‘yeni bir 1 dolar mücadelesi’ vermektedir.
Halk arasında bir söz vardır: Canını iste, malını isteme. Bu söz pinti, cimri, mal-mülk düşkünü kişiler için kullanılır. Bu kişilerin tek kuruşları bile çok kıymetlidir. Bu yüzden bozdurulan her 1 dolar, Amerika’nın etinden et koparmak gibidir. Iphone, Coca Cola, Pepsi, McDonald, Starbucks gibi Amerikan markalarına gösterilen tavır karşılığını bulmaktadır. Bunun yanında, Amerikan mallarını boykot etmek için dolarları yakmak yerine bozdurursak ve Coca Cola’yı satın alıp tuvalete dökmek yerine hiç satın almazsak, hedefi gözünden vururuz.
Bu bir fırsattır
Amerika’nın bu akılsız tavrı, 15 Temmuz’da uyanan devin, o gecenin travmasını atlatmasına sebep oldu. Ben şahsen, bu boykotu çocuklarımıza bâzı şeyleri anlatmanın fırsatı olarak kullanıyorum.
Her ne kadar evimizdeki üç cep telefonu Iphone olmasa da ve evimize Coa Cola veya Pepsi ürünleri zâten girmese de, sekiz yaşındaki kızıma çikolata ve şekerleme alırken, belli markaları almayacağını söyleyip onu ikna etmem başka zaman bu kadar kolay olmazdı.
Kızım önce “ama o zaman çok az şey yiyebiliriz” dedi. Ben de şu cevâbı verdim: “Biz az sayıda ürünle yetineceğimizi göstermeliyiz. Yoksa ABD, bizim hiçbir şey bulamayacak hâle gelmemizi istiyor.”
14 Ağustos târihli yazımda uzun uzun değindiğim gibi, bu şerden hayır doğacaktır ve doğmaya başlamıştır. Kendi markalarımıza sâhip çıkıp güvenerek bu markaların hem iç hem de dış piyasadaki rekâbet gücünü arttıracağız. Iphone’un Türkiye piyasasında bulunduğu on yılda, 10 milyon adet satıldığı gerçeğini düşünürsek, 30-40 milyar TL gibi bir rakam ortaya çıkıyor. Bu para, en az on yerli markanın dünya çapında büyümesi için yeterlidir.
Küreselleşme dolar ile intihar etti
Trump, ABD’nin eceli geldiğini ispat eden her hamleyi yaptı. ABD, târihinin kara sayfaları hem kendi vatandaşlarına hem de Vietnam, Irak gibi devletlere yaptıklarıyla doludur. ABD, hem kendi kamuoyunda hem de dünya kamuoyunda itibârını bitirmiştir. ABD, küreselleşmeyi kendi sopası yapmıştır ama yine kendi markası olan dolar ile küreselleşmeyi öldürmüştür.
Dünya ülkelerinin ikili ticârette kendi paralarını kullanması, dolar dağlarından taşların kopmaya başlaması demektir. Doların saltanâtının yıkılması, bu kopmaların aritmetik ve geometrik artışla daha da büyüyecektir.
20. yüzyılın başını yaşamış olanlar, büyük imparatorlukların yıkıldıklarına ve parçalandıklarına şâhit olmuştu. 21. yüzyılın başında bizler de insanlık târihinin en muktedir ama en insanlık dışı imparatorluğu olan ABD’nin yıkılıp parçalandığını göreceğiz.
Başlıktaki sözün esâsı, “Buyrun cenâze namazına”dır. Ama ABD’nin cenâze namazı kılınmayacağı için, Alev Alatlı’nın bir kitabından ilham alarak şöyle bitireyim: Viva La Muerte America! (Yaşasın Amerika’nın Ölümü)