SURİYE'NİN GELECEĞİ - II

Vehbi BAYSAN 18 Mar 2016

Vehbi BAYSAN
Tüm Yazıları
Ortadoğu bir kez daha şaşırtmadı bizi: sürpriz bir şekilde hava saldırılarıyla Suriye iç savaşına dahil olan Rusya yine beklenmedik ve sürpriz bir şekilde artık çekileceğini açıkladı.

SURİYE’NİN GELECEĞİ - II

 

Ortadoğu bir kez daha şaşırtmadı bizi: sürpriz bir şekilde hava saldırılarıyla Suriye iç savaşına dahil olan Rusya yine beklenmedik ve sürpriz bir şekilde artık çekileceğini açıkladı. Üstelik, bu önemli kararın duyurulması Suriye’nin geleceği açısından en kritik sayılabilecek bir dönemde, uluslararası toplumun arabuluculuğunda muhaliflerle yapılan görüşmeler esnasında yapıldı. Yani, asıl soru, Rusya’nın niçin çekilme kararı aldığı değil, bunu niçin şimdi duyurduğu. Bu karar o kadar ani geldi ki BM Suriye özel temsilcisi de dahil hemen herkes hazırlıksız yakalandı. İlk izlenimler, bu açıklama ve hemen ardından ilk gurup Rus savaş uçağının bölgeyi terk etmesi, Suriye rejimi için dahi sürpriz olabileceği yönünde.

 

Açıklamada, Suriye’de hedefin hasıl olduğu ve misyonun tamamlandığı gerekçe olarak gösterilmesine rağmen, bu hedeflerin ve misyonun içeriğini geçtiğimiz aylarda tüm çabamıza rağmen asla öğrenemedik. Muhtemelen, bu sorular bir soru işareti olarak gelecek kuşaklara kalacak. Ancak bildiğimiz, Rusya’nın Suriye ‘misyon’u finansal sınırları zorlayarak 700-800 milyon dolara ulaşmış, düşen petrol fiyatları ile birlikte bütçede ciddi açıklara neden olmuş ve sürdürülebilir olmaktan çıkmıştı.

 

Şimdi, tüm bildiklerimizi unutup, tüm ezberlerimizi bozup Suriye üzerine yeniden düşünme zamanı. Önümüzdeki günlerde ülkemizde ve dünyada çokça tartışılacak olan bu açıklama konusunda tek bir gerçek var: şuan elimizde olan bilgiler son derece sınırlı ve çekilmenin nedenleri konusunda fikir oluşturabilmemiz için yeterli değil. Buna rağmen ilk akla gelenleri sıralayalım, 1) Rusların çekilmesiyle Suriye rejimi muhalefete karşı kibrini sürdüremeyecek ve taviz vermek zorunda kalacak, 2) Ruslar sünni dünya ama özellikle Suudi Arabistan ile bozulan ilişkilerini düzeltmek için derhal harekete geçecek, 3) Ortadoğu genelinde ideolojik saldırganlık ile suçlanan İran’ın manevra kabiliyeti sınırlanacak, 4) ölümlerin artmasıyla kendi taraftarları tarafından dahi eleştirilere maruz kalan Lübnan Hizbullahı milislerini yavaş yavaş geri çekecek..

 

Rusya’nın bu kararının sonuçlarını hemen görmeyi bekleyemeyiz. Ancak, ilk etapta ‘kısmi çekilme’ olduğu anlaşılan bu hareketin en azından rejimin ‘terörist’ olarak nitelediği muhalifler üzerine hedef gözetmeksizin yağdırılan bombaların miktarını biraz azaltacağını öngörebiliriz. Son aylarda sınırımıza yığılan ve geçmeyi başaran Suriyeliler, Rus savaş uçaklarının alçak uçuşları, sortileri ve bombalamalarından kaçtıklarını beyan ediyorlardı.

 

Suriye’nin geleceği bugünlerde devam eden Cenevre görüşmelerinde şekillenmeye az da olsa devam ediyor. Uluslararası arabulucuların yoğun gayretleri ve baskıları neticesinde taraflar (en azından) bir masa etrafındalar ve nihai bir sonuç çıkmayacağı hemen herkesçe bilinmesine rağmen görüşmeleri sürdürüyorlar.

 

Muhalefetin çok parçalı bir yapıda olması ve tüm çabalara rağmen birleşme konusunda adım atamamış olmaları her daim karşılarına bir engel ve Suriye’nin geleceğinde söz sahibi olmalarında bir ‘zaaf’ olarak karşılarına çıkıyor. Yüzbinlerce insanın öldüğü, milyonlarcasının ‘laciiin (mülteci)’ veya ‘nazihiin (yerlerinden edilmiş) konumda olduğu Suriye’de yerel aktörlerle sorunların çözülmesi veya barışın tesisi pek mümkün değil. O yüzden dış aktörlerin tavrı savaşın bitirilmesinde (yada devam etmesinde) önemli rol oynayacak.

 

ABD yönetiminin tutumu bu güne kadar istikrarını sürdürdü. 2012 yılından beri Obama hükümeti Afganistan ve Irak’ta yaptığı vahim hataları Suriye’de tekrar etmeme stratejisi izledi. Hatırlanacak olursa, adı geçen ülkelerde tüm devlet mekanizması askeriyesiyle, bürokrasisiyle tarumar edildi ve yeniden inşası harcanan onca emeğe ve insan gücüne rağmen hala sağlanamadı. O yüzdendir ki, ABD Suriye’de kurumları yok edecek ve ülkeyi çökertecek her türlü politikadan ısrarla uzak durmayı tercih etti. Bu denklemde, Başşar Esed ve Baas rejiminin kalması veya gitmesi ABD’nin bölge politikasında bir öncelik oluşturmuyor. Beyaz Saray danışmanlarına göre ikinci bir Irak vakası meydana gelmedikçe Suriye’nin geleceği konusunda her türlü makul sonuç kabul edilebilir. Kısaca, Rusya ve ABD bu konuda stratejik işbirliği içindeler. Avrupa ülkeleri, terör korkusu ve ulusal güvenlik kaygıları nedeni ve bir de sayıları gün ve gün artan mülteciler yüzünden farklı bir Suriye stratejisi oluşturmaktan çok uzaktalar.

 

Gelecek yazımızda şekillenmeye başlayan Suriye’nin geleceğini bölgesel etkileri ve Türkiye üzerinden değerlendireceğiz.