SURİYE İÇ SAVAŞI VE ÜRDÜN

Vehbi BAYSAN 12 May 2016

Vehbi BAYSAN
Tüm Yazıları
Tam beş yıldır sınırımızın öte tarafında dünyanın en vahşi iç savaşlarında biri cereyan ediyor. Hatırlayalım, Suriye ile sınırımız 850 kilometre!

Tam beş yıldır sınırımızın öte tarafında dünyanın en vahşi iç savaşlarında biri cereyan ediyor. Hatırlayalım, Suriye ile sınırımız 850 kilometre! Ülkemizde bulunan Suriyeli misafirlerimizin durumu az çok biliniyor. Peki diğer ülkelerde durum nasıl? Bu yazımızda Ürdün üzerinden durumu değerlendireceğiz. Savaş nedeniyle Suriye nüfusunun yarıdan fazlası resmi rakamlara göre bir şekilde yerlerinden oldular. Arapça ifadesiyle bu grupların bir kısmı "laciin" yani mülteci; diğer bir kısmı yine Arapça ifadesiyle "nazihiin" yani yerlerinden edilmiş konumda. Birleşmiş Milletler resmi rakamlarına göre 25 milyonluk Suriye nüfusunun yarıdan fazlası bir şekilde göç etmek zorunda kalmış.

Laciin konumda olanların durumu az çok bilinse de, belki de hemen hemen hiç sözü  edilmeyen Nazihiin, yani yerlerinden edilmiş insanlar konusunda fazla bilgi yok. Bu insanlar ölüm tehdidi, bombalama, yağma gibi nedenlerle Suriye'nin bir yerinden diğerine göç etmek zorunda kalmışlar. Kendilerine uluslararası yardım ulaşmıyor, ne tür şartlar altında yaşadıkları konusunda fazla bilgi yok ve güvenliklerinin nasıl sağlandığı veya sağlık ve eğitime ulaşıp ulaşamadıkları bilinmiyor. Uluslararası yardım kuruluşlarının bu uğurdaki çabaları çoğu zaman rejim tarafından, kimi kez de muhalif gruplar tarafından engelleniyor.

'Laciin' konumundaki insanların pek çoğu Suriye'ye sınır ülkeleri olan Türkiye, Lübnan, Ürdün gibi ülkelere göç etti, küçük bir kısmı da Irak'a geçti. Uluslararası yardım kuruluşları, ama özellikle BM Mülteciler Yüksek Komiserliği aracılığıyla, rakamları az çok bilinen bu Suriyelilere kısıtlı da olsa yardım ulaşıyor, kamplarda güvenlikleri sağlanıyor, çocukları iyi kötü eğitim görüyor. Bu kamplarında belki de en büyüğü Ürdün'ün kuzey batısında bulunan Za'teri Mülteci Kampı. Mafrak şehrine yaklaşık 15 kilometre uzaklıktaki bu kamp başlangıçta geçici olarak birkaç bin kişiyi barındırmak üzere kurulmuş ama zaman içinde 'daimi' hale dönüşmüş. Yeni gelenlerle sürekli genişleyen kamp, içinde onbinlerce Suriyeli barındırıyor. Bazı kaynaklara göre 200 binden fazla insan üzülüyor kampta. Bir diğer sürekli büyüyen kamp da Azrak şehri yakınlarında. Başkent Amman'a 90 kilometre uzaklıktaki bu şirin şehrin bu kadar mülteciye ev sahipliği yapması ekonomik olarak pek çok sıkıntıyı da beraberinde getiriyor.

Başkent Amman ile İrbid, Aclun, Cereş, Mafrak gibi büyük şehirlerde bulunan Suriyeli sayısı iki milyona erişmiş durumda. 6 milyon nufuslu Ürdün için ciddi bir rakam. Nüfusa oranla Türkiye'ye 25 milyon Suriyeli gelmiş gibi etki yaratıyor. Zengin ülkeler kategorisinde bulunmayan Ürdün, kıt kaynaklarıyla sorunun üstesinden gelmeye çalışıyor. Son birkaç gündür konuşma olanağı bulduğum halk, Suriyelilerin düştüğü müşkül durumu anlayışla karşılamakla birlikte, aslında durumdan pek de memnun değil. Yeni gelenlerle birlikte artan temel gıda fiyatları, astronomik rakamlara ulaşan kiralar, artan işsizlik en başta gelen sorunları. Devlet memurları ortalama 300 dinar aylık alıyor ve şehirlerin varoşlarında kiralar 180 dinar civarında. Bu yaz evlenmeyi planlayan Halayle aşiretinden arkadaşımız Ahmet, bu maaşla ev kurup nasıl geçineceğinin hesaplarını yapıyor.

Bir de bu durumun bölgesel yansımaları var. Bir kabile şeyhi dostumla Suudi Arabistan sınırına yakın bir çölde oturmuş bölge meselelerini konuşuyorduk. Suudi Arabistan'ın Suriye konusundaki tavrına karşı çok sitemkar: "Ürdün-Suudi Arabistan sınırının tamamı çöl, yer sıkıntısı yok. Buralara kamplar kurarak zor duruma düşmüş Arap müslüman kardeşlerine yardım etmeleri gerekirdi. Onların şeref ve haysiyetle yaşamalarına imkan sağlamaları gerekirdi. Ama yapmadılar." diyor. Bu arada Ürdün, Suriye tarafından sızmaları önleyebilmek için sınır güvenliğine büyük önem veriyor. Askeriyenin pek çok birimi Suriye ve Irak sınır bölgelerine konuşlanmış durumda. İnsan kaçakçılığından uyuşturucu kaçakçılığına kadar mücadele alanları geniş. Ama en önemlisi DAİŞ militanlarının ülkeye sızıp terör eylemlerine girişmelerini  önlemeye çabalıyorlar. Geçmişte DAİŞ defalarca Ürdün'ü tehdid ederek eyleme girişeceğini duyurmuştu. Suriye'deki savaş nedeniyle ülke turizmi yok olma noktasına gelmiş olan Ürdün'de bir bombanın patlaması felaket olur. Zira, Ürdün gelirinin büyük bölümünü turizmden sağlıyor. Yeniden dolaşma olanağı bulduğumuz Cereş'teki Roma Harabeleri, hristiyanlar için kutsal ve mozaikleriyle ünlü Madaba şehri, Hz. Musa'nın vefat ettigine inanılan Mount Nebo, haçlı seferlerinin ünlü Kerek Kalesi, yüzyıllarca gizli kalmış Petra, İngiliz casusu Lawrence'ın üs kurduğu Wadi Ram ve Lut Kavmi’nin helak olduğu Ölü Deniz gibi turizm bölgelerinde çok az sayıda turist vardı. Oysa, Ürdün'e vardığınız andan itibaren bir güvenlik problemi olmadığını anlıyor ve gittiğiniz her yerde emniyeti sağlamak için ne kadar titiz davrandıkları hissediyor ve bizzat tanık oluyorsunuz.