​RAHATLIK MI, EZİYET Mi?

Fehmi KETENCİ 04 Ara 2017

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
Bir çok kezdir bu köşede dile getirdik.

       Bir çok kezdir bu köşede dile getirdik. İstanbul’da toplu taşımanın olmazsa olmazlarından olan metrobüslerde yönetim ve denetim karmaşası olanca hızıyla devam ediyor. Metrobüslerin işletmesini yapan İETT, “mevlam kayıra saldım çayıra” anlayışıyla, İstanbul toplu taşımasının en önemli araçlarından olan otobüs ve metrobüs işletmelerindeki yönetimi iyice oluruna bırakmış. 

      Söğütlüçeşme, Beylikdüzü arasında günde 850 bin yolcu taşıyarak toplu taşıma konusunda çok önemli katkı sağlayan metrobüsler tamamen ehil olmayan ellerde. Kontrol edilmiyor, saatlerinde iyice karmaşaya dönen bir düzensizlik var. 

      Ben hemen her gün en hızlı toplu ulaşım araçlarından metrobüsü kullanıyorum. Duraklardaki düzensiz gidip gelen, geldiklerinde de üçü beşi peş peşe gelen bu metrobüslere binmek bir dert, asıl önemlisi ise; başlangıç durakları dışında bindikten sonra inmeniz gereken durakta inebilmeniz bambaşka bir dert. 

      Türkiye’de, özellikle büyük şehirlerde toplu taşıma hizmeti veren otobüs, tren, tramway ve metrobüslerde inenlerin kapı önünde birikmeleri kronik bir alışkanlığa dönüştü. Bu en çok da toplu taşımanın göz bebeği olan metrobüslerde iyice zıvanadan çıktı. Bu nam-ı değer metrobüslere ara duraklardan olduğu gibi, başlangıç duraklarından da binmeniz iyice zorlaştı. Böylesine iyi hizmet vermesi gereken bir toplu taşıma olgusunu yönetim beceriksizliğinden, zorlu, eziyet yumağına dönüştürmek için pek yönetici olmaya da gerek yok. 

      Durakta metrobüs bekliyorsunuz, peş peşe dört metrobüs geliyor. Öndekine zar zor bir kaç kişi binebiliyor. Öndeki hareket ediyor ama arkadakiler de peşi sıra kapı açmadan hızla duraktan kalkıp sanki işi bitmiş gibi yola çıkıyor. Yani; metrobüse binebilmeniz için peşi sıra duranlarına yetişebilmek için durakta koşuşturmanız gerekiyor. Doğal olarak da binemiyorsunuz. Çünkü en öndeki metrobüs hareket eder etmez arkadakiler de kapılarını kapayıp hareket ediveriyor. Öndeki alacağı kadar yolcu aldı ya!.

      Bir başka önemli sorun ise; ara duraklardan vazgeçtik, ana duraklar ve başlangıç metrobüs duraklarının hiç birisinde dünyanın bir çok yerindeki otobüs duraklarında kullanılan turnike sistemi yok. İnsanlar metrobüse binebilmek için birbirlerini eziyorlar. 

      Bu konuda İstanbul toplu taşımasının çok önemli bir bölümünü karşılayan belediye otobüsleri ve belediyenin kontrolünde olan özel halk otobüslerinde olan sorunlara daha değinemedik. Ve tabii ki bu toplu taşıma araçlarını kullanan sürücülerin acemiliği, kötü otobüs kullanmaları, yolcuya davranışları, yolda giderken sürüş halindeyken uzunca süreli olarak cep telefonu ile konuşmaları, otobüsleri otoyol ve yollarda taksi gibi çok hızlı kullanmaları ( şehir içi ve meskun mahallerde en az 70 km gibi), neredeyse aynı hızla durağa yaklaşmaları ve de ani frenle durmaları ve benzeri daha bir çok hatalarını anlatmaya başlamadık. 

      Yukarıda sıraladığımız sorunlar ve otobüs, metrobüs sürücülerinin yaşattıkları sorunlar iyice dayanılır olmaktan çıkmış. 

     İnsan; böylesine, yeteneksiz, sorumsuz, yolcu taşıdıklarını unuturcasına, otobüs, metrobüs kullanan sürücüleri nereden ve nasıl bulunduğuna şaşırıyor. 

     Bu işi yönetenlerin, sorumlular; sırça köşklerinden çıkıp haftada bir iki de olsa bu toplu taşıma araçlarında normal birer vatandaş olarak yolculuk yapsalar bu söylediklerimin hemen hemen hepsine şahit olacaklar da, onlar yerlerinden kalkıp halkın arasına karışmazlar. 

      Böyle söyleyince aklıma geldi; eskiden toplu taşıma hizmetini yürüten otobüslerde kontrol amacıyla binen İETT deneticilerine rastlardık. Trafiği yöneten, kavşaklarda görevli trafik polislerine rastlayamadığımız gibi onlar da yoklar artık.

      Bu denetimsizlikte, yaşananlara şaşırmayalım. 

      Ve bu yazıyı yazdığım gün haberlere düşen ikisi ağır 19 kişinin yaralandığı gibi 

metrobüs kazalarına da şaşırmayalım.

      Metrobüs kazalarını, toplu taşımalarda yaşananları bir sonraki yazımızda ayrıntıları ile anlatacağız.