MEMLEKETİMDEN İNSAN MANZARALARI!

Fehmi KETENCİ 13 Ağu 2016

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
Millet canıyla uğraşırken, ekonomik sıkıntıdan neredeyse nefes alamaz hale gelmişken bazılarının uğraştıklarına bir bakın ve de katıla katıla gülün.

Millet canıyla uğraşırken, ekonomik sıkıntıdan neredeyse nefes alamaz hale gelmişken bazılarının uğraştıklarına bir bakın ve de katıla katıla gülün. İlginç bir toplumuz vesselam. Böylesine değişik, çok çeşitli insan manzaralarına rastlayabileceğiniz bir başka toplum yoktur her halde.. Allahı var o konuda ulaşılamayacak kadar renk zengini bir mozayiğimiz var! Gelişen toplumlarda genellikle bu tür görüntü zenginliklere rastlamak mümkün. Ama biz, üzerine bir de özel yaratıcı zekamızı ekleyince ortaya şaşırtıcı bir özelliğimizi çıkarabiliyoruz. Yıllardır sosyal yaşamdaki çarpıklıkların medyaya yansıması ve onun yarattığı ortamın renkliliği ile avuttuk kendimizi… Renkli ve dışarıdan bakınca oldukça eğlenceli gibi görünen bu yaşamda olanlar çoğu zaman bizim derdimiz olarak bizi gerdi…

“Oooo, vah vah!… öyle mi…” gibi içten olduğuna inanamadığımız veya kendimizi zoraki inandırdığımız hayıflanmalarla ortamı olabildiğince egzejere ettik ve birilerinin ekmeğine yağ sürdük.. Birileri ise bizim bu kolay kahraman yaratabilme zaafımızdan olabildiğince yararlandı ve sonuçta kendini gerçek kahraman gibi görmeye başladı. Herşeyi yapabileceğine inanan bu sahte kahramanlar bu hızlı yükselişin başdöndüren ortamında kendi hareketlerini de kontrol edemez hale geldiler ve hiç yoktan sorunlarla boğuşmaya başladılar

Şöyle etrafınıza bir bakın bunlardan çokça örnek görebilirsiniz. Son yaşadığımız talıhsiz “Darbe Kalkışması”nın yarattığı travmadan henüz kurtulabilmiş değiliz. Özellikle yaz dönemine gelince günümüzün vazgeçilmezlerinden olan televizyon ekranlarımıza yansıyanlar, sanki bazı şeyleri unutturmayı, geçiştirmeyi kurgulayan bir yayın düzeninine özellikle dönüştürülmiş gibi. Tabi ki; bu şimdi oluşturulmuş bir düzen değil. Bu günlere gelinceye kadar yapılanlara ve gelenek göreneklere ne kadar uyduklarımıza bakılırsa, gözlemlediklerimize, kabullenmek zorunda bırakıldıklarımıza tepki ve değerlendirmelerimiz konusunda hala bir standart oluşturamamışız. Tüm bunları ağızlarının suyu akarak izleyenler çoğunlukta. İşini gücünü hatta yaşam standartlarını tamamen unutanların, evini ihmal edenlerin, olur olmaz şeylere sinirlenerek tansiyonlarını tavana vurduranların acınacak halini görünce “vah” düştüğümüz duruma demekten kendimizi alamıyoruz. Gündem yaratmanın bu kadar kolay ortam bulduğu bir toplumu gerçek sorunlardan uzaklaştırmanın daha kolay yolu var mıdır acaba?…

Hem daha ne olsun. O dayanılmaz dediğiniz zor şartlar iki dudak arasından çıkabilen bir çok sanal çözüm önerisiyle bir anda ortadan kaldırılmıyor mu? Bu yöntemi uygulayarak gerçek sorunları sürekli gizlemeyi, ertelemeyi başaranların, bu tür yapay sorunlara karşı çıkmaları beklenemez. Gerçekleri gizleyebilme uğruna, giderek dayanılmaz hale gelen ekonomik şartları gündem dışına atmanın daha kolay bir yolu olabilir mi? Özel yaşam hikayelerine ‘tav’ olup işi iyice abartan ve neredeyse yaşadıkları toplumun tüm ortamını kendi özel yaşamları sayanlar da siz siz olun bu kadar fazlaca şikayet etmeyin. Arz ve talep meselesi.

Kimse kimseyi silah zoruyla o ortamın içine itmiyor. Ben şimdiye kadar zor kullanarak bir ünlünün özel yaşamına fiili tecavüzde bulunan bir haberciye pek rastlamadım. Ama, adına “Program” denilen TV programlarını izlettirenleri, sansasyon haber yaptırabilmek için özel yaşam sınırını gerçekten özel yaşamlarının limit sınırına kadar daraltanları, sansasyona çanak tutanları ve yaşamındaki gelişmeleri yoruma açık hale isteyerek ve bilerek getirenlerini çook gördüm! Yaşadığımız son olayın yarattığı travmadan kurtulabilmek, bazı şeyleri unutturabilmek için, şu anki durumdan pek şikayet edemeyiz, etmemeliyiz de. Böyle bir ortamda yansıyan insan manzaralarının kreatif, sanatsal olmasını da bekleyemeyiz. Umarım arz talep meselesi deyip bu uygulamalar yerleşik insan manzaraları prototipini oluşturmaz.. Memleketimden anlatılacak insan manzaralarını o kadar çok ki, bitmez!