Şimdilerde Arda Turan’ı karalama modası var. Sanki bu memleketin her yetenekli futbolcusu Barcelona’da top koşturmuş, kadrosunda bulunmuş, Messi ile kanka olmuş gibi Arda’nın konumu tartışma konusu olmuş… Hayatlarında kendi mahalle takımlarında bile top oynayamamış, cam kenarlarından oynayanlara göz yaşları ile bakmış ezikler Arda’nın taraftarların istememesine rağmen Galatasaray’a döneceği üzerine senaryolarına gizli kahpelikler ekliyorlar.

Bir kere Galatasaraylı taraftarlar, Arda’yı sandığınız gibi değil, çok severler. Onun dönmesini istemeyenler Barcelona’da kalması ve orada başarılı olmasını bekleyen idealistlerdir. Yoksa Arda’nın Galatasaray’a dönmesi demek stadın full dolması yanında Cimbom’un korkulacak bir ekip haline gelmesi manasına da gelir. Bunu kim istemez sadece Galatasaray düşmanları…

Sayın Dursun Özbek ya da başka bir Galatasaray Başkanı Arda Turan’ı dönecekse Florya’da görmek ister. Arda’yı bu memleketin Avrupa’daki mutlu yüzünü gurur kaynağını kurda kuşa yem etmez. Hiçbir Galatasaray Başkanı ya da futbol şubesi sorumlusu böyle bir durumda Arda’yı ortada bırakmaz…

Galatasaray’ın teknik patronu olarak ister Igor Tudor, ister Abdullah Avcı, ister Fatih Terim olsun her kim o görevdeyse ekibinde Arda Turan varsa “Sen otur senin yerine falanca oynayacak!” diyemez. Demez… Diyen de kendisini bir anda sokakta bulur.

Arda bu ülkenin gurur kaynağı, mutluluk göstergesidir. Onu harcamak isteyenlere bırakın Galatasaraylı demeyi Türk bile demek zordur…

Gelirse başımızın üstünde yeri vardır. Gelmezse de arkasındayız ve dualarımız alkışlarımız onun içindir. Ve bu gerçek hiç değişmez…

Bayern Münih kime çıksa o takımı korkutur amma

Almanya’nın en güçlü kulübü lideri Bayern München (Bayern Münih) ülkemizde model olarak görülen bir ekiptir. Mahalle aralarında top oynayanlar arasında bile kadrosu güçlü olanlar kendilerini Bayern Münih olarak isimlendirir.

Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi’nde dişine göre rakip beklerken gitti de karşısına Bayern Münih çıktı. Takımların birbirlerinden korkuları çekince şeklindedir. Mesela Sevilla gibi bir ekip çıksa idi Beşiktaş’ın yöneticilerinin kafaları rahat olacaktı. Bayern Münih çıkınca başta Şenol Güneş hocamız olmak üzere herkesi bir endişe bulutu sarmıştır. Tabii ki her şeyin hayırlısı… Bayern Münih de her sene Şampiyonlar Ligi şampiyonu olamıyor. Demek ki onları da hap görüp yenenler var. Beşiktaş neden bunu başaramasın…

En önemli şey rakibin gücüne göre tedbirleri almaktır. Şenol Güneş faktörü bu durumda dengeyi sağlayacaktır…

Pek çok ara transferde adı geçen kişilerin varlığı bize biraz korku gibi geliyor ama turun geçileceğine inanmak başarmanın en az yarısıdır…

Haydi hayırlısı…

Rıza Çalımbay hocamıza maşallah

Kulübü zora sokacaksa transfer yapmayız diyebilen Rıza Çalımbay’ın başarısı sadece kendisinden ve ekibinden kaynaklanmıyor. Sayın başkan Dr. Muharrem Usta ve yönetici ekibinin de bu başarıda payı büyük. Sonuçta Rıza Çalımbay’a görev veren ve ona Trabzonspor’u teslim eden de Dr. Usta başkanımızdan başkası değil. Sadece bu seçimi sebebiyle bile Dr. Usta her türlü takdire değer.

Rıza Çalımbay’ın Trabzonspor’un alt yapısından A takıma kazandıracağı futbolculara dikkat çekmek isterim. Biliniz ki Rıza Çalımbay’ın seçerek monte edeceği futbolcu sıra dışı olacaktır. Çalımbay’ın varlığı bile Trabzonspor için başlı başına kazançtır.

Bordo-Mavili takım için gelecek günlerin parlak olacağından kuşku duymuyorum…

RVP ve kendi düşen ağlamaz!

Robin Van Persie için Fenerbahçe forması artık ulaşılmayacak uzak… Aykut Kocaman hocamız kendi ayağına kurşun sıkacak kadar aklını yitirmiş değil çok şükür. RVP’nin takımı için yararlı olmayacağına inanmış durumda.

Kupa maçı da olsa Fenerbahçe’nin pek çok eski yıldızı sahada kendisini göstermekten geri kalmayarak en azından sayın Kocaman’ın takdirlerini kazanmıştırlar diye düşünmekteyim…

Futbolun gerçekleriyle takımın gereklerini bir arada harmanlamaya çalışan Aykut Kocaman hocamıza yöneticiler desteklerini vermeye devam etmeliler.

RVP için kendi düşen ağlamaz demeyi yeterli görüyoruz…