BİZ BU FİLMİ DAHA ÖNCE GÖRMÜŞTÜK

Süleyman KORKMAZ
Tüm Yazıları
A Milli futbol takımımız Fransa'da en iyi üçüncüler arasına giremediği için Avrupa Şampiyonası'na veda etti. Geride kamp sırasında yaşanan prim krizi ile Fatih Terim'in talebelerinin aslanların önüne yem olarak atılmaları kaldı.

A Milli futbol takımımız Fransa'da en iyi üçüncüler arasına giremediği için Avrupa Şampiyonası'na veda etti. Geride kamp sırasında yaşanan prim krizi ile Fatih Terim'in talebelerinin aslanların önüne yem olarak atılmaları kaldı.  Önce bir yanlışı düzeltelim. Söz konusu prim Fransa'daki maçların karşılığı değil Avrupa Şampiyonası gruplarına katılma ikramiyesi. Yani Ay-Yıldızlı futbolcular Fransa'da daha oynamadan hak ettikleri para. Bu konuyu bazıları bilerek açıklamıyor bazıları da bilmediklerinden yazmıyor. 
Aksi halde "Gözünüz doysun" manşetleri atılabilir miydi?  Ya da "Falan ülke prim vermiyor bizimkiler veriyor" denir miydi? Bu paranın azlığı ile çokluğu Futbol Federasyonu ile Milli Takım oyuncuları arasındaki sorun. Prim konusunun kokusu ortaya çıkınca bir anda gözümün önüne Galatasaray'ın UEFA Şampiyonu olduğu Mayıs 2000 yılı geldi. 
Galatasaray UEFA Şampiyonu olarak Kopenhag'dan döndükten sonra takımın golcüsü Hakan Şükür ile Avrupa Şampiyonluğu'nun mimarı Fatih Terim arasında jeep krizi patlak verdi.  UEFA Kupası'nı kazanmaları halinde kullandığı jeepi Hakan Şükür'e vereceğini taahhüt eden Terim'in diğer futbolculara haksızlık olacağı gerekçesi ile jeep yerine parasını vermek istemesi üzerine tecrübeli çalıştırıcı ile Hakan Şükür arasında kriz yaşanmıştı.  Golcü futbolcu, Terim'in parasını verme teklifini geri çevirmiş ve ne parasını ne de jeepi almayacağını hocasına bildirmişti. O zaman Galatasaray'ın Basın sözcüsü olan Ali Dürüst Fatih Terim'in jeep yerine Hakan Şükür'e 120 bin dolar verdiğini "Sayın Fatih Terim, 120 bin doları Hakan'a verdi. Sorun halledildi. Bundan sonrası Hakan'a kalmış. İster parayı arkadaşları arasında paylaştırır, isterse kendisine yeni bir jeep alır. O parayla Fatih Terim'inki gibi bir jeep alınabilir" demişti...

İşin aslını şöyle özetleyelim.

UEFA Şampiyonluğu büyük bir başarıydı ama maç oynanmadan bunun elde edilmesinin güçlüğü de ortadaydı. Bu sırada takımın en iyi forveti olan Hakan Şükür için Fatih Terim oyuncularına "Sıkıştığınızda topu ona atın o size rahat nefes aldırır" diyerek hava üstünlüğünü vurguluyordu. Hakan'a jeep sözü o zaman verilmişti. Ancak UEFA Kupası alınınca sözün icraata dönüşmesi söz konusu oldu. O zaman jeep'i vermek zor geldi. Hakan durumu açıklayınca 120 bin dolar verildi. Bence bu 120 bin doları ve Hakan'a bu parayla jeep alınması Futbol Federasyonu'nun o zamanki başkanı Haluk Ulusoy'un eseriydi. 2000'de Jeep krizi 2016'da prim krizi ikisinde oyuncular farklı olsa da talihsizliğe bakınki teknik patron hep aynı... Bu filmi biz görmüştük belli ki ömrümüz varsa görmeye de devam edeceğiz.

Arda'nın annesini ağlatanlar kim? 

Arda Turan en yüksek kariyerli futbolcumuz. Türkiye'nin her konuda reklam yüzü.  En beğenilen Türk futbolcu. Böyle olduğu halde ıslıklandı, protesto edildi ve "Annemi ağlatanları affetmeyeceğim" açıklamasında bulundu.  Peki kim ağlattı Arda Turan'ın annesini? Listenin başında Fatih Terim var. Onun olduğunu nereden biliyoruz. Tabii ki, çekilen milli birlik fotoğrafında Burak Yılmaz ve Arda Turan'ın resimde yer almamak istercesine geri planda kalmasından. Fatih hocanın kafasında bulunan fikirleri kaptan Arda bilmiyor ama gazetelerin ve de televizyonların müdürleri biliyor.  Bu ne yaman çelişki? Fatih Terim hocamıza bir dost önerisi: Prof. Ahmet Şimşirgil hocamız ile savaşa girip o orada konuştu diye TRT'yi cezalandırmak hiç hoş olmadı. Bizler kuluz hata yaparız ama hata olduğunu bilmezsek o zaman mahvoluruz aman hocam dikkat! Çek maçında neler yapabildiğini gördük hocam. Oyun içinde pek çok taktik varyasyonlar yaptın anında müdahalede bulundun. Sana yakışan da budur. İkinci sırada Ersun Yanal var. "Milli takımda oynamak istemiyorsan git kardeşim" demişti Lig TV'de. "Arda'nın gelişiminde payı olduğunu iftiharla söyleyen Ersun hoca sen ne zaman duydun bu futbolcunun milli takımda oynamak istemediğini?  Üçüncü sırada ise tribündeki bölücüler var. Ayağına aldığı her topta ıslıklayan bölücülere bu ard niyetten "Ölürüm Türkiyem" diyen vatansever gurbetçiler nasıl haberdar olmadı buna da hayret ettim doğrusu.

Şampiyonanın rengi MOR!

Milli Takım dün hayal kırıklığı diyenler "Sağlık olsun" diye geçiştiren ve çeşitli farklı yorumlar arasında yurda döndü.  Milli Takım'ın Paris'te ortaya koyduğu renk Mor oldu. Genç gurbetçimiz Emre Mor gösterdiği performans, yumuşak hareketleri, hızı ve çabukluğu ile en beğenilen Türk payesini aldı. Oynadığı her dakikanın hakkını veren ve hareketleriyle Arjantinli Messi'yi izletiyor hissi uyandıran Emre Mor sakatlık ve benzeri olumsuzluklar yaşamazsa daha çok konuşulacak ve konuşturacak.  Arda'ya "İdolüm", Burak'a "Örnek alınacak yıldız" olarak bakan ve kendisini çok beğenen milli futbolcuların her biri ile iyi arkadaş olduğunu vurgulayan Emre Mor'un yokluğu Fransa 2016'nın en büyük kayıplarından biri olarak gösteriliyor.  Fransız Dimitri Payet, Portekizli Ronaldo ve Galler'den Gareth Bale'den sonra Avrupa Şampiyona'nın en teknik ismi olarak gösterilen Emre Mor en büyük tesellimiz oldu. İbrahimoviç'i bile Emre Mor kadar konuşan olmadı... Bursaspor'un Macar yıldızı Balazs Dzsudzsak da Portekiz maçında ne kadar önemli ve büyük bir marka olduğunu gösterdi. Oysa bu futbolcunun beklentilerin ardında kaldığı türü yorumlar okumuştuk. Oynayan ve oynatamayan teknik adamları konuşmanın zamanı gelmedi mi?

Beşiktaş Yahya Efendi'yi unutuyor mu?

Beşiktaş her sezona Çırağan'daki sahasının hemen yakınında bulunan Yahya Efendi hazretleri'nin kabrini ziyaret ederek başlardı. Zamanla kulübün büyüklerinin bu kabirin çevresine defnedilmeleriyle başta Şeref Bey olmak üzere onlara da birer fatiha okunurdu.  Yıllardır her sezon açılışında yaşanan bu gelenek şu anda sürdürülüyor mu onu bilemiyorum. Çünkü Beşiktaş'ın sezon açılışında bu tür haberlere ve görüntülere rastlayamaz olduk.  Beşiktaş Arena'da yapılacak sezon açılış haberlerine baktığımızda Juventus'un geleceğini öğrendik. Programın detaylarına baktığımızda "Beştaşlı Yahya Efendi" ziyaretine rastlayamadık. 

Omuzlarda taşınıp ah bir kurtulsak dedirtenler!

Fenerbahçe Robin van Persie'yi omuzlarda taşımıştı. Transferi büyük sükse yapan Hollandalı yıldız için bugünlerde tamamen tersi düşünceler var. Sarı-Lacivertli yöneticiler yeni sezonda istemediklerini belirttikleri van Persie'ye kapıyı gösterdiler ama kurtulmaları kolay değil. Çünkü van Persie'ye Fenerbahçe'den yıllık kazandığı 6 milyon avro'yu veren bir Avrupa kulübü yok. Aynı şekilde Portekizli Nani'yle de yollar ayrılamıyor. Nani'de teklif edilen paralar Fenerbahçe'nin ödediği  çok gerisinde kalıyor. Nani'nin bonservis bedeli 8.5 milyon avro... Robin van Persie'yi istemeyen Fenerbahçe başka bir Hollandalı Gregory van der Wiel'i eşiyle birlikte İstanbul'da ağırladı. Yenge hanım beğendiğine göre bu transfer bitecek gibi görünüyor.