DÜNYA İNSANİ ZİRVESİ VE KÜRESEL İNSANLIK

Vehbi BAYSAN 31 May 2016

Vehbi BAYSAN
Tüm Yazıları
Dünya İnsani Zirvesi 2016 başarılı bir organizasyon ile 23-24 Mayıs 2016 tarihleri İstanbul'da arasında yapıldı. Zirve konusunda dünya çapında sayısız gazete haberi yazıldı, televizyon programı yapıldı.

Dünya İnsani Zirvesi 2016 başarılı bir organizasyon ile 23-24 Mayıs 2016 tarihleri İstanbul’da arasında yapıldı. Zirve konusunda dünya çapında sayısız gazete haberi yazıldı, televizyon programı yapıldı. Birleşmiş Milletler tarihinde ilk kez böyle bir zirve gerçekleşiyor ve bu da Türkiye’nin öncülüğünde yapılıyoraltının çizilmesi gerekBirleşmiş Milletler tarihinde ilk kez gerçekleşen bu zirve, dünya başkenti İstanbul’da düzenleniyoraltını çizmek gerek!

Bu önemli zirveye 60'a yakın ülke lideri, sivil toplum temsilcileri, akademik ve uluslararası kuruluşlar ilgi gösterdi. BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’un yanı sıra Katar Emiri Tamim bin Hamad el Sani, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Yunanistan Başbakanı Alexis Tsipras gibi isimler katıldı ancak asıl ağır toplardan biri Almanya Başbakanı Angela Merkel. Zirvede son yılların en önemli konularından biri haline gelen küresel çapta insani yardım mekanizmaları ele alındı. Bu tür insani yardımların koordineli yürütülmesi hem yardımların ihtiyaç sahiplerine hızlı ve etkin ulaşımında hem de fonksiyonel olmasında büyük öneme haiz olduğu halde Birleşmiş Milletler tarihinde böyle bir ‘koordinasyon’ toplantısının ilk kez yapılıyor olmasını sorgulamazsanız ortada pek bir sorun yok.

850 km sınırımızın hemen ardında dünyanın en vahşi, en acımasız iç savaşlarından biri hüküm sürerken ve dahi, dünyanın gelmiş geçmiş en tehlikeli terör örgütü DAİŞ’in Suriye ve Irak gibi iki devletin topraklarının üçte ikisine hükmeder ve bu iki ülkenin önemli şehir ve eyaletlerini aylardır kontrol edip, insanları terörize ederken BM’nin nerelerde olduğunu ve bunun yaratacağı insani dramları ve göç dalgasını nasıl öngöremediğini sorgulamazsanız yine sorun yok. Üç milyondan fazla Suriyeliye ev sahipliği yapan Türkiye’de son beş yıldır BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin yapılan yardımların neresinde yer aldığını sorgulamazsanız da sorun yok.

Ama yine de çok önemli bir toplantı. Türkiye’nin Suriyeliler konusunda yaptıklarını uluslararası camiaya anlatabilmesine olanak sağlayacak platformun yaratılması bakımından çok önemli. Çünkü, bizim en cabbar siyasilerimiz al-i cenaplıkları yüzünden misafirlerimize yapılanlardan uluslararası arenada söz etmezler. Bunun bir kardeşlik görevi olduğunu addeder, hakkında konuşmaktan imtina ederler. Geleneksel olarak evde misafire yapılan ikram zaten olması gerekendir! Hele hele, muhtaç duruma düşmüşlere yapılan izzet-i ikram, zaten insanlık görevidir. Eminim, eğer Avrupa Birliği mülteciler için 3 milyar Euro teklifinde bulunmasaydı, Türkiye bize sığınanlar için zaten 10 milyardan fazla harcadık ve harcamaya da devam ediyoruz.. demezdi. Oysa uluslararası diplomaside ve yeni dünya düzeninde kurallar böyle işlemiyor. Yaptıklarınızı bire bin katarak ve bağıra bağıra anlatmanız gerek, maalesef sağır kulaklar ancak böyle duyuyor.

Türkiye’nin organizasyon kabiliyetini göstermesi bakımından çok önemli. Dünyanın çok farklı ülkelerinden, kültürlerinden gelen, her biri farklı dil konuşan, farklı inançlara sahip 6,000 katılımcıyı ağırlamak onların her birini farklı diyet tercihlerini de gözeterek yedirip içirmek, gezdirmek ve en önemlisi memnun bırakmak her babayiğidin harcı değil. Bu organizasyonun görünmez kahramanlarına takdir ve teşekkürlerimi sunarım. Bu organizasyonun İstanbul’da yapılıyor olması benim eşit derecede ilgilendiğim bir diğer alan. Zira, birkaç yerde meydana gelen patlamalardan ve can kayıplarının ardından uluslararası medyada aylardır İstanbul’un güvenli bir şehir olmadığı vurgusu yapılıyor, burada bulunan yabancılar devamlı uyarılıyordu. Oysa İstanbul’un dünyanın diğer büyük metropollerinden güvenlik açısından ayırıcı herhangi bir özelliği yok, üstelik emniyetin çok daha iyi sağlandığı ender şehirlerden birindeyiz. Terörü engellemenin ne denli zor olduğunu, Boston maratonu patlaması, Fransa’da gerçekleşen koordineli saldırılar, Brüksel’de havaalanı patlaması bizlere ziyadesiyle gösterdi. IRA terörüyle mücadele ederken Londra eski Emniyet Amiri Sir Ian Blair bir realitenin altını çizmiş, şöyle demişti: Terörle mücadelede bizim her daim şanslı olup teröristleri yakalamamız gerekiyor, oysa onların bir kez şanslı olması yetiyor, bomba patlıyor ve insanlar ölüyor..

Böylesi muazzam bir organizasyonun İstanbul’da gerçekleşmiş olması dünyanın en güvenilir metropollerinden olan İstanbul’un hala güvenli bir şehir olduğunun vurgulanması açısında da önemli.. Farklı uluslardan 6,000 yabancı katılımcının kendini güvende hissederek İstanbul’a gelmeleri bu anlamda çok güzel bir örnek teşkil etti.