​DOLARI ZAYIFLATAN ENFLASYON VE YURTİÇİ GELİŞMELER

Serpin ALPARSLAN 16 May 2017

Serpin ALPARSLAN
Tüm Yazıları
14 Mart 2017 tarihinde 3.74 seviyesine kadar çıkan ABD Doları, ABD'de nisan ayı enflasyon beklenti sonrası karşılığını bulamadığından bugün 3.57'ye kadar aşağı yönlü düşmeye devam etti.

14 Mart 2017 tarihinde 3.74 seviyesine kadar çıkan ABD Doları,   ABD’de nisan ayı enflasyon beklenti sonrası karşılığını bulamadığından bugün 3.57'ye kadar aşağı yönlü düşmeye devam etti. Doların bu aşağı yönlü hareketliliği elbette enflasyondan kaynaklanmıyor. Ancak, ABD Başkanı Trump’ın FBI Direktörünün görevine son vermesi ve ABD’de açıklanan verilerinin birçoğunun beklentileri karşılaması sonrasında dolarda değer kazanımlarının yaşandığı görüldü.

Amerikan Merkez Bankası Federal Rezerv Sistemi (FED), 3 Mayıs'ta düzenlediği toplantı sonucu faizlerde değişikliğe gitmedi. Politika faizlerini sabit tuttu. Minimum faiz oranını 0,75, maksimum faiz oranını 1 oranında tutarak, değişikliğe gitmedi. Yıllık enflasyonun yüzde 2 hedefinde seyrettiğini belirtti ve 1. çeyrekte ABD ekonomisinde görülen 'büyüme yavaşlaması' durumunun, geçici olduğunu tahmin ettiklerini belirtti. Bu da doları zayıflatan nedenlerden diyebilirim. Haziran ayında ise faiz artırımı geçtiğimiz mayıs ayına göre daha kuvvetli ve de doları destekler nitelikte.

Ons altında ise durum 1231 seviyelerinde iken ham petrolde ise Irak ve Cezayir Petrol Bakanları'ndan üretim kısıtlaması anlaşmalarının uzatılmasında anlaşma sağlanmasıyla petrolü güçlendirmiş oldu.

Yurtiçi piyasalara baktığımızda sanayi üretimi yüzde 2,8 artış görüldü.

Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK’in açıkladığı verilere göre geçtiğimiz ay işsizlik verilerinde son 8 yılın en yüksek oranında yüzde 13  olarak gerçekleşmişti. Şubat ayında ise bu oran biraz gevşeyerek yüzde 12,6 olarak açıklandı. 

Bir önceki aya göre ivme kaybeden bu rakamın geçen yılın aynı dönemine göre 1,7 puanlık artışa işaret ettiği görülüyor. Ayrıca tarım dışı işsizlik oranının ise geçen yılın aynı dönemine göre 2,1 puanlık artış ile yüzde 14,8 seviyesine yükseldiği görülüyor. Toplam istihdam rakamına baktığımızda ise, Türkiye ekonomisine şubat ayında 500 bin kişinin dahil edilerek 26 milyon 956 bin kişi ile  yüzde 45,3 oldu. Tarım sektöründe çalışan sayısı 160 bin kişi artarken, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısının 340 bin kişilik artışa işaret ettiği görülüyor. Diğer taraftan bir önceki yılın aynı dönemine göre işgücüne katılma oranının 1 puan artarak yüzde 51,8 seviyesine yükseldiğini görüyoruz.

Sektörel bazda değerlendirecek olursak, yüzde 18,7 kişi tarım, yüzde 19,5 sanayi ve yüzde 6,7 inşaat ve yüzde 55,2 hizmet sektöründe istihdam ediliyor. Geçen yılın aynı dönemine göre karşılaştırma yapacak olursak, tarım ve hizmet sektöründe artış yaşanırken, sanayi sektöründe meydana gelen azalış raporun negatif görünümünü destekliyor. Aynı zamanda kamu istihdamında meydana gelen yüzde 2,1’lik azalış, raporun dikkat çeken bir başka olumsuz tarafı olarak ön plana çıkıyor.

Raporun genel görünümüne değinecek olursak, eylül ayı itibariyle yükselen işsizlik oranı şubat ayında bir miktar ivme kaybetmiş gibi görünse de ekonomik görünüme dair pozitif sinyaller üretmiyor. Hizmet sektörü ağırlıklı toplam işgücünde yükseliş meydana gelse de Şubat ayı işsizlik oranı seviyesi Türkiye 2017 yılı birinci çeyrek büyüme rakamında ivme kaybı yaşanabileceği ihtimalini güçlendiriyor.