Basketbolumuz, yıllardır Türkiye’mizde takım sporlarının hep yüz akı olmuştur. Yıllar önce Koraç kupasında Efes Pilsen’in (o zaman takım adı böyleydi) başarılı performansı ile başlayan başarı, son yıllarda basketbolda Euro Leauge karşılaşmalarında yaşanan başarılı sonuçlarla devam ediyor.

      Kadın ve Erkek Basketbol Ulusal takımlarımız Avrupa ve Dünya Şampiyonaları’nda bazen başarılı performanslar sergilerken bazen da sıralamada olmamız gereken yerlerin çok gerisinde bir görüntü çizdiler. 

      Ulusal takımlar düzeyindeki Kadın ve Erkek Milli Takımlarımız uluslararası ortamlarda çok istikrarlı bir ivme sergileyemediler. Kısacası olmamız gereken yerlerde değiliz. Bakıldığında; yıllardan beri oldukça başarılı erkek basketbolcumuz, basketbolda dünyanın bir numaralı organizasyonu olan NBA’de yer aldı ve oldukça da başarılı oldular. Bunların en önemlisi Hidayet Türkoğlu (şimdi Basketbol Federasyonumuzun Başkanı) ve Mehmet Okur oldukça uzun süre dünyanın bu büyük basketbol organizasyonunda başarılı dönemler geçirdiler. Her ne kadar son yıllarda bu konuda biraz geride kalsak da, MBA’de hala iyi durumda olan ve oldukça fazla süreler alan erkek basketbolcularımızın olduğunu biliyoruz.

      Tüm bunlara rağmen, Erkek Basketbol Milli Takımımız Avrupa ve dünya basketbol organizasyonlarında gereken başarıyı gösteremediler.

      Aynı şey Kadın Milli takımımız için de geçerli.. Bu dalda da pek başarılı olduğumuz söylenemez. Son organizasyonda da bunu görebiliyoruz. 

      Kadın Basketbol Takımımız Avrupa Şampiyonası Çeyrek Finali'nde Yunanistan'dan fark yedi. Grubundan üçte üç yaparak namağlup birinci çıkan Kadın Milli Takımı'mız birden bire ayaklarını yerden kesti, havalandı mı ne! Ve ne kadar havalandığını, Çeyrek Final'de Yunanistan karşısında yirmi dokuz sayı fark yiyerek, aklımızı başımıza almamız gerektiğini gösterdi.. 

      Benim anlayamadığım; bana göre milli takımı yönetecek özellikli bir çalıştırıcı olmamasına karşın genelde bu takımın, koç olarak Ekrem Memnun'a teslim edilmesidir. Ben, oldum olası, koç olarak Ekrem Memnun'u hiç beğenmem. Ama başkaları benim göremediğim bir şeyi görüyorlar ki genelde Kadın Milli Takımımızı ona teslim ediyorlar.

      NTV Spor'da maçı izlerken yorumlayanların “ah”ları “vah”ları arasında ne denli hayal kırıklığı yaşadığımızı gördük. Dünya Kupasına katılabilmemiz de artık karmaşık hesaplara takılı kaldı. Biz şanslıyız, bir şekilde bir düşeş atabiliriz ve Dünya Şampiyonası finallerine gidebilirdik. 

Nitekim; daha sonraki karşılaşmaları kazandık ve Avrupa beşincisi olarak Dünya Kupası’na katılma şansını yakaladık. 

      Ama bu koç ve bu anlayışla oraya gitsek bile işimiz çok zordu. Basketbol Kadınlar Ligimiz'de bile bu kadar kötü ve etkisiz basketbol oynanmıyor. Yunan takımı ise canını dişine takmış ikinci yarıda bizi neredeyse ezdi. Aldığımız son bilgilere göre Kadın Basketbol Milli Takımımız Koçu Ekrem Memnun görevden ayrılıp Türkiye Basketbol Ligine yükselen Eskişehir Basket’in koçu olacakmış. Milli takımı ise Aziz Akkaya’ya teslim edeceklermiş. 

      Kadın Basketbolu'nda Avrupa'da iyi bir yerimiz var olduğunu inkar edemeyiz. Avrupa beşinciliği bu Milli Takımımız’a pek yakışmadı. Kadınlarda Avrupa Basketbolu’ndaki yerimiz bu değil. Hele Fenerbahçe'nin Yunan Şampiyonu Olimpiakos'u yenerek Euro Leauge’de Avrupa Şampiyonu olduğumuz bir dönemde.

       Milli takımlar düzeyindeki bu durumumuz, kulüpler düzeyinde bu kadar kötü değil. Bir kaç yıldır, Anadolu Efes ve Fenerbahçe her yıl Euro Leauge finallerine katılıyor, bu yıl ise finallerde Darüşşafaka ve Galatasaray Erkek Basketbol Takımları da katılınca finallerdeki takım sayımız dörttü. Efes Pilsen ile başlayan başarı; son yıllarda özellikle Fenerbahçe’nin Koç Obradoviç yönetimindeki başarıları ve bu yılki Euro Leauge Avrupa Şampiyonluğu, erkek basketbolumuzun Avrupa’daki yeri açısından çok önemliydi.

       Bu başarıları Milli Takımlar düzeyine de çıkarmalıyız.