Bu sorunun cevabı muhtelif. Konunun uzmanları; birçok konuda yaşanan eksiklik ve aksaklığın koca transatlantiği sulara gömdüğünü söylüyor. Bilinen en büyük sebep elbette buzdağı ama buzdağı bilinen diğer sebeplerin yanında sadece "buzdağının görünen parçası".
Tek kollu güreşçinin hikâyesini bilirsiniz. (Öğretmenlerimiz anlatırdı, hayata dair, hayata tutunmaya dair, mücadele etme bahsinde farklı versiyonlarını dinlemiş ve etkilenmiştik.)
Bozası ile meşhur semtimizi soruyorsak; İstanbul'da Fatih ilçesinde, Unkapanı'nın biraz üst tarafında, Mimar Sinan'ın "çıraklık eserim" dediği Şehzadebaşı Camii'nin hemen arkasında, İlim Yayma Yurdu'nun civarında, şimdilerde İl Sağlık Müdürlüğü olan Hıfzıssıhha'nın yanı başında, İstanbul Belediyesi Tiyatrolarından Fatih Reşat Nuri Sahnesi'nin kıyıcığındadır.
"Ya Devlet Başa, Ya Kuzgun Leşe" aslında bu anlamlı sözün tamamı. Merhum Orhan ASENA'nın 1982 yılında yazdığı tiyatro oyununun adıdır aynı zamanda.
Başlıktaki Latince deyim bilinen bir söz; "Bu gidiş nereye Hazret?" anlamında. Kutsal Kitaplardan İncil'de yer alıyor.
Ahmet KAYA Merhumun en bilinen şarkılarından birisiydi; Penceresiz kaldım Anne, uçurtmam tellere takıldı…. diye giderdi.
Derdi büyüklerimiz ve devam ederlerdi; "büyük lokma ye, aman büyük konuşma", diye tembih ederlerdi. Büyük konuşma derken ki maksatları tevazu sınırları içerisinde kalıp ileri-geri, iddialı laflar söylemekten sakınmamız (onlar imtina etmek derlerdi) yolundaydı.
Biz Türkler aslen asker bir millet olduğumuz için karşılaştığımız bazı durumları izah etmek için askerlik hayatından deyimler kullanmayı sıklıkla tercih ederiz. Emre itaat, emir-kumanda, disiplin vb. günlük hayatta kullandığımız onlarca kelime vardır dilimizde. Bunlardan birisi de "karavana" sözcüğüdür.