İNADINA KARAVANA*

Mehmet Arif DEMİR
Tüm Yazıları
Biz Türkler aslen asker bir millet olduğumuz için karşılaştığımız bazı durumları izah etmek için askerlik hayatından deyimler kullanmayı sıklıkla tercih ederiz. Emre itaat, emir-kumanda, disiplin vb. günlük hayatta kullandığımız onlarca kelime vardır dilimizde. Bunlardan birisi de "karavana" sözcüğüdür.

Askerlik yapanlarımızın çok iyi bileceği bir deyim “karavana”. Asker Ocağı’nda iki anlamı var. Bir tanesi erat için pişirilen yemek anlamında diğeri de atış tâlimi sırasında hedefi ıskalayan erlere arkadaşlarının dalga geçmek için söylediği ıskacı anlamında.

Yazımızın başlığından anlaşılacağı gibi biz bugün hedefi ıskalayan atıcılardan bahsedeceğiz.

Yirmi yıl süren Aziz YILDIRIM Dönemi’ni haziran ayında yapılan seçimlerle sona erdiren Ali KOÇ’un Fenerbahçe Başkanlık Makamında geçen altı ayı; Fenerbahçe Spor Kulübü Tarihi ile birlikte Türk Spor Tarihi’ne geçecek başarısızlıklarla dolu bir zaman dilimi olarak yaşandı ne yazık ki. Ali Başkan’ın bütün atışları hedefi ıskalayarak “karavana” oldu. Ne seçtiği yönetim kurulu kendi içinde koordine olabildi, ne getirdiği sportif direktör aklı başında transferler yapabildi ne de seçilen teknik direktör işinin erbabı çıktı. Bu altı ay tüm Fenerbahçeliler için ızdırap dolu başarısızlıkların bir arada yaşandığı kâbus gibi bir dönem oldu çıktı sayelerinde.

Türkiye’de spor kulübü yönetmek için sadece iş hayatında başarılı bir ailenin veliahtı olmanın yetmediğini yaşayarak hem Ali Bey öğrendi hem de milyonlarca Fenerbahçeliyle beraber tüm spor kamuoyu öğrendi. Her ne kadar eleştirecek yüzlerce konuda farklı icraatları olsa da Aziz YILDIRIM döneminde böyle bir duruma düşürülmemişti koskoca camia.

Damien COMOLLI’nin dünya futbol piyasasında devrini kapadığını, sahip olduğu “network”ün demode kaldığını söyleyen onlarca ikaza rağmen anlamsız bir şekilde ısrar edildi bu isim üzerinde. Netice ortada. Ülke gerçeklerinden uzak, futbolun bu memleketteki dinamiklerinden bî-haber bir sportif direktörle uçurumun kenarına kadar geldi 111 yıllık Fenerbahçe. Teknik direktör seçiminden tüm futbolcu transferlerine kadar kayıtsız-şartsız teslimiyet ne durumlara düşürdü yeni yönetimi!

PSV Eindhooven’e bir buçuk milyon €uro kontrat fesih bedeli ödeyip takımın başına getirilen Philipp COCU’nun futbol anlayışı ve yaptırdığı transferler ilk beş haftada bu işin tutmayacağını gösterdi işini bilen futbolseverlere.

Kulübün içinde bulunduğu finansal zorlukların da etkisi ile adeta akşam pazarında tezgâhta kalan ezik-dökük ne kadar futbolcu varsa fileye dolduruldu ve Samandıra’ya getirildi. Fiyat-beklenti-kalite üçgeninde Kasımpaşalı D’iagne ayarında bir tek transfer bile yapılamadı.

Seçim döneminde gökteki yıldızları vadeden yönetimin alabildiği çam kozalakları da ortak bir ülkü etrafında birleştirilemeyince ortaya seyredenlerin gözlerini kanatan bir futbol anlayışı çıktı günün sonunda.

Cocu-Koeman geçişi ile de beklenen ivme sağlanamadı. Garip bir inatla Ersun YANAL’a kapılar önce kapandı sonra küçük düşürücü şekilde 6 aylık bir teklifle aralanır gibi oldu. Bugün yarın ne olur, nereye savrulur bilinmez. Bakmışsınız Stuttgard’dan ayrılan Tayfun KORKUT gelmiş takımın başına ya da Portekizli Jorge JESUS bombası patlayıvermiş kucağımızda.

İstanbul’daki Fenerbahçe maçında yenilen Panathinaikoslu basketçileri Atina’ya kadar uçak yerine otobüsle gönderdiğinde takımın sahibi Giannokopulos’a herkes tepki göstermişti, “bu ne demode bir ceza?” diyerekten. Eleştirdiğimiz şeyin bir benzerini de 3-0 mağlubiyetin ardından Akhisar-İstanbul arasında Ali Başkan yapınca nutkumuz tutuldu, diyecek bir şey bulamadık.

Oysa ki; bu mağlubiyetin asıl fâili, hem mevcut teknik direktörü hem de futbol takımını işlevsiz kılan ve camiayı gereksiz bir beklentiye sokan Asbaşkan Semih ÖZSOY’un Ersun YANAL ile yaptığı görüşmeydi. Tribünlerdeki Ersun YANAL lehine olan beklentinin gazını almak için bando-mızıka ile duyurularak yapıldığı besbelli bu ilk görüşmeden bir sonuç çıkmayacağı o kadar belliydi ki görmemek için görme engelli olmak lazımdı.

Allah bu sene tüm Fenerbahçelilere bolca sabırlar versin diyerek iyi haftalar dileyelim. 

* Yazımızın hazırlandığı saat itibarıyla Ersun Hoca ile görüşmeler devam etmekteydi ve KAP’a bildirim henüz yapılmamıştı.