KAMU ÂLEM BİRDİR BİZE

Mehmet Arif DEMİR
Tüm Yazıları
Yunus Emre'nin Biz Kimseye Kin Tutmayız deyişinde geçen "kamu" bir ülke halkının bütünü, ahâlî anlamlarına kullanılıyor dilimizde yüz yıllardır.

“Adımız miskindir bizim

Düşmanımız kindir bizim

Biz kimseye kin tutmayız

Kamu âlem birdir bize”

Yunus Emre’nin Biz Kimseye Kin Tutmayız deyişinde geçen “kamu” bir ülke halkının bütünü, ahâlî anlamlarına kullanılıyor dilimizde yüz yıllardır. Kamu-oyu, kamu-sal, kamu-tay gibi türemişleri de var bildiğimiz.

Amme de kamu ile aynı manada kullanılıyor etimolojik kökenleri farklı olsa bile. Amme menfaati, kamu menfaati ifadeleri aynı şeyleri ihtiva ediyor. Mecelle’nin 25. Maddesinde “Zararı Âmmı Defi' İçin Zararı Hass İhtiyar Olunur.” denir. Günümüz Türkçesiyle “kamu menfaatini ilgilendiren bir konuda şahısların çıkarı ikinci plandadır.” Öncelik kamunun yani bizlerin ve bu tartışılmaz.

Uzun zamandır yılan hikâyesine dönen Spor/Futbol Kulüplerinin borçlarının yapılandırılması konusunda geçen hafta yaşananlar, kamunun umum menfaatleri ile bir zümrenin menfaati arasında yanlış tercih yapılmış olma ihtimalini aklımıza getiriyor.

Neticede futbol kulüpleri birer dernek statüsünde (Kasımpaşa, Karagümrük, İBFK Başakşehir vb. birkaç şanslı kulüp hariç) ve halkın/ammenin tamamını değil sadece belli bir zümreyi/grubu temsil ediyor. Renk aşkı ile ve sair diğer sâiklerle bir araya gelen bir grup insanı ifade ediyor spor/futbol kulüplerinde.

Taaa Tabatalardan (8 Milyon €uro), Bülent Akınlardan (7 Milyon USD), Tarıklardan (125 Milyar TL) beri yapılan yanlış transferlerin ve har vurup - harman savurmaların biriktirdiği borç yükünün günümüzde gelip dayandığı nokta “iflas” olunca “yandım anam” diye devlete koştu kulüplerimiz. Hazine/Maliye’nin direktifi ile Bankalar Birliği ve Kulüpler Birliği Vakfı arasında yapılan muhtelif görüşmeler sonrasında (siyasi iradenin de onayı ile) 5 yıllık bir borç erteleme ve yapılandırma mutabakatı sağlanarak yürürlüğe girmiş oldu.

5 yıllık bu anlaşmadaki bazı maddeler kulüplerimiz tarafından “uygulanamaz” bulununca ikinci raund başlamış oldu. Bankalar Birliği ile TFF, Kulüpler Birliği Vakfı ve Kulüplerimiz arasında yapılan uzuuun müzakereler sonunda ilk iki yılı ödemesiz ve 10 yıllık vade ile yeni bir anlaşma sağlanarak yürürlüğe girdi ve kulüplerin beklediği transferlere ait lisanslar peyder-pey çıkmaya başladı. Burada ilginç olan ve bizleri amme menfaati hakkında derin düşüncelere salan, anlaşmaya imza koyan konsorsiyum bankalarının kamu bankaları ağırlıklı (Ziraat, Vakıf ve Halk Bankaları) olmasıydı. Sonuçta bu bankaların hepsi “bizim” yani kamunun. Yani kamunun ağırlıkta olduğu konsorsiyum, bu iş bilmez kulüplerin sırtımıza yüklediği yükü bize beş yıl değil on yıl taşıtma kararı almış oldu.

Bizim ülkemizde takımına en çok sahip çıkan taraftarlar bile pamuk eller cebe (Fener Ol) denince en fazla 35 milyon €uro toplayabilirken; tek kalemde yüz milyonlarca €uro’yu yapılandırmak dile kolay!

Neyse olan oldu, herkes bu anlaşmadan mutlu-mesut ve onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine modundayken böyle bir çıkıntılık pek hoş karşılanmayacak ama yaşananlara bir de madalyonun diğer yüzünden bakmak hem vatandaşlık hem de gazetecilik görevi bizim için.

PS: 16 Eylül 1890 saat 21.30 civarında Ertuğrul Fırkateynimiz, Kuşimoto yakınlarındaki kayalara çarpıp battı. Kazadan sadece 69 denizcimiz kurtuldu,  Osmanlı Leventlerimizden 550’si ise hayatını kaybetti. Hepsini Rahmetle anıyoruz.