KAHROLSUN FDD!

Mehmet Arif DEMİR
Tüm Yazıları
Türk Futbol Kulüplerinin yıllardır kanayan yarası olan; "Futbolcuya Dayalı Düzen"e kahrediyorum.

Durun hemen heyecanlanmayın Lütfen. Siyasi veya ideolojik bir nâra atmıyorum, kendi halimde Türk Futbol Kulüplerinin yıllardır kanayan yarası olan; “Futbolcuya Dayalı Düzen”e kahrediyorum.

Öyle bir düzen ki; düzensizliğin düzen olduğu, kaotik ve insanı futboldan soğutan nitelikte zaaflarla dolu. Yüzer yıllık devasa camiaları çocuk oyuncağına çeviren, koca-koca, kerli-ferli insanları kepaze eden bir düzen.

Modern çağda futbol kulüpleri; plan-bütçe-hedef-altyapı-temsil gibi konuları gözeterek ve bir misyon doğrultusunda faaliyet gösterirler. “Mission” kelimesini kabaca hedef diye tercüme etmemiz eksik olur, Misyon; bir organizasyonun/kuruluşun “varoluş sebebi”dir. Örnek olarak da dünyaca ünlü IBM bilgisayar şirketinin mottosunu verirler. “IBM bilgisayar üretmek için değil, sorun çözmek için kurulmuştur” derler.

Bizim ülkemizdeki futbol kulüplerinin tüzüklerinde bu bahsi geçen misyonlarının ne olduğu yazılıdır. Fenerbahçe’nin tüzüğünde şöyle bir ibâre bulunmaktadır; “Fenerbahçe Spor Kulübü’nün kuruluş amacı; vatan gençlerini, vatanın korunmasına ve askeri seferberliklere hazırlamaktır” Bir başka asırlık çınar Galatasaray tüzüğünde ise bu bahis şu şekilde yer almaktadır;” Galatasaray Lisesi öğrencileri ile bu Tüzük hükümlerine göre üye kaydedilmiş bulunanların sportif gelişmelerini sağlamak, spor eğitimi ve ahlâkını geliştirmek ve üyeleri arasında sevgi ve dayanışmayı artırmak amacı ile kurulmuştur.”  Beşiktaş Jimnastik Kulübünün tüzüğünde ise aynen şu ifade yer almaktadır;” “zeki, çevik ve ahlaklı” sporcular yetiştirmek, sporun evrensel değerleri olan sevgi, dostluk ve barış ilkeleri etrafında gençleri spora yöneltmek ve onlara spor yapma olanağı sağlamak, Türk sporunun gelişmesine ve ulusal takımların başarısına katkı sağlamak,”

Varoluş Sebebi, bu kadar asilken, nasıl oluyor da bugünkü gibi bir duruma düşüyoruz o halde? Çünkü kurucularda bulunan o asalet ve feraset seviyesi, şimdiki yöneticilerde çok gerilerde. Çağdaş kulüpçülüğün temel dinamiklerinden bir hayli uzakta, günü-birlik karar ve haftalık planlarla, asırlık camiaları yönetmeye kalkarsak, varacağımız yer (Gegen die Wand) Duvara Toslamak olacaktır, Ajax Amsterdam olacak değil ya!

FDD virüsü, bir yerde görüldü ise orası artık iflah olmaz kolay kolay. Başkan’ın veya Hoca’nın otoritesinin olmadığı yerde, serpilir, dal-budak salar FDD. İşten anlamayan bir başkan veya bulunduğu koltuğu hak etmeyen, paraşütle inmiş bir hoca buldu muydu coştukça coşar. (Bkz.-Puan Cetveli, 3 ve 4 no’lu sıradaki takımlar.)

“Tabiat boşluk kabul etmez” diye bilinen bir prensip malumunuzdur. Bu prensibi hayatımızın her alanına uygulayabiliriz. Ev - iş- okul- meslek vb. her alan ve meşguliyette bırakacağımız en ufak boşluk, ânında başka bir “şey” tarafından doldurulacaktır. Otorite ve yönetim bilimi de bundan soyutlanamaz. Maç sırasında, idman sahasında veya salonda uyulması gereken kurallar çiğnendiği, verilen talimatlar yapılmadığı zaman ve bu davranış karşılıksız kaldığında; bir vakum oluşturacaktır. Profesyonel oyuncular mutlaka bunu sezer ve gereğini (!) yaparlar. 

Kurumsal prensipler ve kulüp gelenekleri neyi emrediyorsa, hiç tereddüt etmeden uygulamak; Futbolcuya Dayalı Düzen’in bir numaralı ilacıdır. Florya ve Samandıra, tez elden bu ilaçla dezenfekte edilmelidir.

Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun. İyi hafta sonları dilerim.