Gazetelerdeki haberleri gördün mü? Soğanın fiyatı almış başını yürümüş.

Efendim tabii yükselir çünkü tarım politikamız sağlam değil.

Yok ondan olur mu canım, insafsız komisyoncuların açgözlülüğü bu.

İbreti alem için bunların soğanlarını bir liradan vatandaşa satacaksın.

Yok değil efendim, yanlış düşünüyorsunuz. Soğan stoklanması gereken bir üründür. Bir dahaki hasat gelecek ilkbahara. Soğansız mı kalalım.

İşte çiftçiyi öldürürseniz böyle spekülatörlerin eline kalırsınız.

Evde soğan mı yetiştirsek?

Toprak lazım.

Topraksız tarım da oluyormuş. Öyle diyorlar.

İyi de canım menemeni de soğansız severim zaten, bana dokunan bir tarafı yok.

Bugün soğan yarın domates, öbür gün yumurta. Menemenimize göz dikti hain dış mihraklar.

İyi de soğanla mı ilgileniyorlar doğrudan.

Şüphe iyidir, yanlış çıkarsa kimse hatırlamaz ama doğru çıkarsa şanımız yürür.

Şimdi gözlerimiz yaşarınca soğan doğruyordum diye topu taca da atamayız.

Vedat Milör ne diyor bu işe?

Soğan fiyatından haberi var mıdır canım?

İyi de adam menemenin soğanlı mı soğansız mı olduğunu sordu. Türkiye’yi ayağa kaldırdı. Soğan fiyatlarına neden ilgisiz olsun ki?

Boş ver bunları, soğan fiyatlarının yükselmesi iyi oldu?

Nedenmiş?

Milletin ağzı soğan kokmayacak da ondan.

İyi de soğan kürü filan diyorlar zayıflamak isteyenler için. Millet şişsin mi?

Bu soğan meselesi var ya, aslında mafyanın değişik bir yöntemi.

Soğan mafyası mı olurmuş?

Geçenlerde okudum. İtalya’nın mafya aileleri artık uyuşturucu ve insan kaçakçılığını bırakmışlar tarım mafyası olmaya yönelmişler.

Bak bu ilginçmiş işte. Çiftçinin tepesine çöküyorlarmış. Devletten aldıkları sübvansiyonlarını bu mafyaya veriyormuş çiftçi.

Vay vicdansızlar!

Dış mihrak deyince inanmıyorsun ama mafya deyince aklın yattı bakıyorum.

Ne bileyim üç kuruş için insan doğrayanlar tarımı niye mafyalaştırmasın?

Bence de olur.

Peki sence ne olacak bu soğan işi.

Çiftçinin işi her türlü zor. Yazı da gelse tura da gelse kaybediyor çiftçi.

O zaman ekip biçmesin mi?

Olur mu canım ne yiyip içeceğiz?

Orasını bilemem.

Her şeyi biliyorsun da bunu niye bilmiyorsun?

Aklım ermez o kadarına.

Mesele de bu ya kardeşim. Her işten yakınmayı biliriz. Suçlu aramada üstümüze yoktur amma iş çözüm bulmaya geldiğinde sıvışırız.

Ne yapayım oturup soğan sorunsalı üzerine makale mi yazayım?

Yazma, yazarsan işin kokusu çıkar zaten.

Ne yapacağız o zaman.

Biraz dinlemeyi öğreneceğiz. Her gördüğümüz haberde eski İstanbul tulumbacıları gibi “yangın olur biz yangına gideriz” diye dedirtmeyeceğiz.

İşin tadı burada ama.

İyi de kalabalık yapıyoruz. Esas konuşması gerekenlerin sesi duyulmuyor.

Sen ne yapıyorsun yazar efendi. Bilmiş bilmiş konuşuyorsun.

Soğan kokusu üzerine de.

Bu kadar konuşursak olacağı bu.

Fiyatlar ne olacak?

Düşer düşer, arada olur böyle. Su azaldığında suyu konuşuruz, soğan azaldığında soğanı. İnsanlık azaldığı içinden hep ondan söz ediyoruz baksana.