Farklı kültürlere sahip insanların aynı ortamda yaşaması ve hayatı paylaşması tarihten beri pek çok sorun yaratmıştır.
Farklı kültürlere sahip insanların aynı ortamda yaşaması ve hayatı paylaşması tarihten beri pek çok sorun yaratmıştır. Bu sorunlar kültürel, sosyal, siyasal ve ekonomik sonuçlar doğurmuştur. Kendisi gibi olmayan insanlarla yaşamayı reddeden yabancı düşmanlığı geçmiş dönemlerde farklı öznelerde yeni formlar kazanmıştır.
Tarih boyunca siyahlar, kadınlar, Amerika yerlileri, Yahudiler ve Müslümanlar farklı nedenlerle, farklı dönemlerde ötekileştirilip radikal gruplar tarafından ırkçılığa maruz kalmışlardır. Yaşadığımız dönemde de bu radikalleşme ağırlıklı olarak İslam üzerinde yoğunlaşmıştır.
Sınırların kalktığı küreselleşmeyle birlikte bu ırkçılığın özü değişmemiş fakat boyutu, etkisi, sonuçları daha tehlikeli hale gelmiştir. Hızlı değişimin temel unsurlarından olan medyada İslam karşıtlığı belirli bir grup tarafından sanki bir mühendislik projesi gibi işletilmektedir. Mühendislik projesi olarak adlandırmamın sebebi ise insanlarda belirli bir algı oluşturmak için düşmanlığı bilinçli ve sistematik bir şekilde kullanmalarından dolayıdır.
Batı, yapılması gereken her şeyi yaptığını ve bundan sonra yeni bir ideolojinin, yönetim biçiminin çıkmayacağına inandığı için kendi tahakkümünü iyice pekiştirip kendisinden olmayan her şeyi düşmanlaştırmaya, küçümsemeye çalışmaktadır. Sömürgeci anlayışını meşrulaştırmak için sürekli yeni ırkçılık modelleri icat edip dünyayı yönlendirmeye devam etmeye çalışmaktadır.
Soğuk Savaş döneminde kendi yanlarında yer almayan Araplar, Müslümanlar hatta pandemiden sonra ağırlıklı olarak Asyalılar da “öteki” olarak Batı’nın karşısında yer almıştır.
Sömürgecilik artık sıfat değiştirmiş ve toprakları sömürmenin de ötesine geçerek kültürel emperyalizm sayesinde sosyal, ekonomik, siyasi köleleştirme sürecini derinleştirmiştir.
Medyada Üretilen Stereotipler
Boş zamanlarda medyada, televizyon kanallarında, reklamlarda kültür endüstrisinin taarruzuna maruz kalan insanlar, tüketicileri bilgilendirme ya da eğlendirme amacıyla belirli bir insan tipine dönüştürmeye çalışmaktadır.
Medyanın algı hazırlama ve yayma konusundaki rolü yapılan çeşitli araştırmalarla ispatlanmıştır. Medyada fazla zaman geçirenler farkında olmadan düşünce ve davranışlarının şekillenmesine ve ırkçılığa varan fikirleri benimsemeye başlamaktadılar..
Yabancı düşmanlığının pek çok sebepleri bulunmaktadır. Sebeplerin çoğu dezavantajlı konuma düşmekten korkmaya dayanmaktadır. Yabancı düşmanları genel olarak eşit haklara sahip olduklarını kabullenmezler. Etnosentrik bir yanılgıya düşerek “öteki”yi sömürmeyi meşru görür.
Irkçılık, ötekileştirme insan haklarını bağlayıcı metinlerde insan hakkı ihlali olarak belirtilip pek çok devletin anayasasında mevcut olsa da ırkçı söylemler genelde medyada fikir özgürlüğü olarak değerlendirilip cezai müeyyidelere söz konusu olmamaktadır.