Bugün bitmeden, akşamın geç saatlerinde son Avrupa Şampiyonu ünvanlı İtalya ile Konya'da gazozuna bir maç oynayacağız.

Bugün bitmeden, akşamın geç saatlerinde son Avrupa Şampiyonu ünvanlı İtalya ile Konya’da gazozuna bir maç oynayacağız. Burak Yılmaz, Portekiz maçında durum 2-1 iken o penaltıyı atabilse veya o penaltının gerçek müsebbibi Enes Ünal’a bıraksa şu anda çok farklı şeylerden bahsediyor olacaktık ama neylersin ki “kaderden kaçılmaz, bazı şemsiyeler açılmaz!”

Biz zaten “olursa olur suyu, olmazsa pilav suyu” modundaolduğumuz için tartışmalar fazla uzamadı. Bir-iki kalemşör;Kuntz/ Altıntop minvalinde yazılar yazdı, kimileri kaleci tercihinden dem vurdu, kimileri de milli maçların gereksizliğinden bahisle konuyu geyik parkı kıvamında değerlendirdi ve 2024 Almanya hedefimiz için milli futbolcularımızdan ümit kırıntıları ile bugüne ulaştık.

Koskoca İtalya’da ise adeta Etna ve Vezüv aynı anda faaliyete geçmişçesine bir hararet, bir hararet sormayın gitsin. Azurri’ler geçen Dünya Kupası’ndan sonra bunu da pas geçince kızılca kıyamet koptu Çizme’de. Hem de hiç ummadıkları ve çantada keklik gördükleri gariban Makedonlardan maç tam uzatmaya gitti derken yedikleri üst klas golden sonra resmen dağıldılar. Saha kenarında “eleman” Mancini ve yaverleri tiril tiril Armani takım elbiseleri içinde adeta moda şovu yaparlarken son dakikalarda düştükleri hüzün verici şaşkınlık hali “anlatılmaz-yaşanır” cinstendi.

Çocukluğumuzda İstanbul’un taşı-toprağı henüz “altın” kadar değerlenmemişken, mahallemizdeki boş arsalarda yaptığımız maçlarda ödül olarak yenilenler yenenlere genelde Ankara Gazozu, Elvan Gazozu ısmarlar ve maç sonunda bakkal amcadan alınan gazozlar galip/mağlup ortaklaş a kafaya dikilirdi. Henüz çok uluslu içecek firmaları piyasayı domineetmemişti ve Çamlıca, Kocataş gibi markalar biz çocuklar için serinlemeyle eş anlamlıydı. Amaç kazanmak veya kaybetmek değil eğlenmekti o maçlarda. Sınırsız oyuncu değiştirme hakkı, üç korner pir penaltı, taştan kaleler, topun sahibinin borusunun öttüğü yıllardı ve ne kadar masumdu her şey. Yeni Türkü’nün dediği gibi; “Biz büyüdük ve kirlendi dünya”

İşte bu akşamki maç için ancak “gazozuna maç” tarifiyapılabilir. Türkiye’de kıran-kırana bir lig mücadelesi bir taraftan, federasyon ve MHK’da yaşanan fiyaskoların bini bir parayken, Meclis’te görüşülmeye başlanan yeni futbol düzenlemeleri statükocuları oldukça rahatsız etmişken çıkan bu maç “düğün değil, bayram değil, eniştem beni niye öptü” maçı oldu Akdeniz’in iki güzide ülkesi için de. İtalyanlar da post Mancini dönemi için hararetli tartışmalar sürerken ve Milan, Napoli, İnter ve Juventus arasındaki kavga kızışmışken, Konya’ya ancak Mevlana Hz.’ni ziyaret edip, etli ekmek için gelmenin zamansızlığına ve anlamsızlığına şaşmaktalar.

Aslında Galatasaray’daki ibra krizi arkasından yaşanacak mecburi seçimden, Beşiktaş’taki Valerien İsmail dönemine, Fenerbahçe’deki Mesut-Ozan krizinden, Tahkim Kurulu’nun 13 hakemi göreve iade etmesine kadar gündem çok hararetli ve münbit iken bizim bugün bu gazozuna maçtan bahsetmemiz biraz “light” bir tercih oldu ama Türkiye ile İtalya sık sık karşı karşıya gelmiyor futbol dünyasında ve böyle bir başlık hiç de ihmal edilebilir değildi bizim için.

Bu hafta sonu başlayacak Mübarek Ramazan Ayı’nın ülkemize hayırlar getirmesi temennisi ile güzel bir Nisan geçirmenizi dileriz.