8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'ydü. Günün anlam ve önemini belirten bir yazı olmayacak benimki.

Hatta çalışan kadınlara övgüler de dizmeyeceğim. İki sebebi var: Birincisi benim yazacağım hiçbir şeye ihtiyaçları yok, diğeri aşırı derecede samimiyetsiz geliyor. İyi de sen hanımcılık yazısını kaleme almadın mı birader diye çıkışmayın. Her şeyi izah edeceğim.

Dün aldığım Resimli Kitap ismindeki Osmanlı mecmuası hakkındaki kitabı karıştırırken Abdülhak Hamid’in kadınlar hakkındaki bir sözünü kapağa taşımış dergi resmi gördüm. Şöyleydi: “Bir milletin nisvânı, derece-i terakkîsinin mizanıdır.” Yani? Bir milletin kadınları ilerleme derecesinin terazisidir. Eğer kadınlar toplum hayatının her alanına girebiliyorlarsa o toplumun ilerlemiş olduğundan söz edebiliriz. Hoşuma gitti paylaşayım dedim. Hanım karşı çıktı: Bu 8 Mart mesajları artık sıktı dedi. Haklı. Ama yine de paylaştım.

Tanju Okan’ın “Sen kadınım” şarkısını Opet ben kadınım olarak çevirmiş. Kim bilir hangi ajansın hangi kreatif insanı hangi heyecanla müşteriye sundu. Ben radyoda rastladım. Opet kadınların benzinlerini doldurarak hayatlarını kolaylaştırıyor gibi bir mesaj beklerken her istasyonda en az iki kadın çalıştırma hedefi gibi ne anlama geldiği belli olmayan bir sosyal kampanya ile karşılaştım. Abdülhak Hamid sanırım bugünleri görse hayıflanırdı. Kadınların daha rahat araba sürmesi için bir kampanya olsa neyse ama benzin istasyonunda kadın istihdam etmek bana iyi bir fikir gibi gelmedi. Bunun iletişiminin yapılması da ayrı bir facia. Artık benzin istasyonlarına girdiğimde cinsiyetçi bakış açısıyla gözlem yapmamız gerekiyor herhalde. Robotların cinsiyetini de tartışalım çünkü artık ne erkek ne kadın, robotlar alıyor yerimizi.

8 Mart faciaları bununla bitmiyor. Veliefendi Hipodromunda dişi atların koştuğu bir Kadınlar Günü etkinliği yapılıyormuş. Opet’le bakış açısı olarak fazlaca fark görmedim. Biri hipodroma layık görüyor diğeri benzin istasyonuna.

Duyarlılıklar serüvenimiz bunlarla sınırlı değil. Vodafone Türkiye akıllara ziyan bir kampanya ile Türkçede cinsiyeti temsil eden kelimelere karşı kampanya yapmış. Mesela sözünün eri yerine sözüne sadık demeliymişiz. Vodafone yöneticileri Türkçede zamirlerin cinsiyet taşımadığını bilmeli mesela. O derken, kadın mı erkek mi olduğunu bilmeyiz. İngilizcede vardır oysa. Herhalde İngiltere’de de he-she işini kaldırmak için yoğun kampanya yapıyorlardır. Vıcık vıcık yapmacıklık kokan, üstten bakan bu dil sanırım iletişim ajanslarının Vodafone’a attığı son kazıktır. Geçmiş olsun. Kullanılan üstten bakan dil de ayrıca sorun taşıyor.

8 Mart için iletişim yapmak zorunda değilsiniz. Kadınların değerini bilmek için medyaya da kampanyaya da ihtiyacınız yok. Farkındalık diyorsanız gözlerinizi açık tutun kafidir. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü bu vesileyle tebrik ederim. Benzin istasyonunda çalışan kadınların da arabayla işe gidenlerin de, “sözünün eri” olanların da Kadınlar Günü kutlu olsun. Hatta böyle olmayanların da. Ama kadınlar üzerinden saçma sapan mesajlarla kafamızı şişirenler, size gününüzü göstermek lazım. Ama günlerden 8 Mart değil. Neyse, işimize bakalım.