Ömrümde iki Alaca Camii gördüm ama bu yazı gezmediğim diğer biri üzerine. İlk olarak Travnik'teki Alaca Camii'ni gördüm. Ama Alaca Camii denildiğinde ilk olarak akla gelen Kalkandelen ya da Arnavutların söylediği şekliyle Tetova'da olanıdır.
Travnik’teki de Üsküp’teki de dörtgen plana sahip ve kubbesiz camilerdir. Onları benzersiz kılan yer aldıkları mekanla kurdukları ilişkiler kadar içlerindeki kalem işleridir. İki camii de hem dışlarında hem de içlerindeki kalem işleriyle insan ruhuna neşe katar. Hat örneklerini de görebilirsiniz diğer kalem işlerini de. Adeta cenneti camiinin içine sığdırmak için tüm imkanlarını seferber etmişlerdir.
Bosna Hersek’te bulunan Foça şehrindeki Alaca Camii’nden haber geldi, tekrar ibadete açılmış. Sıradan bir camii açılışı gibi geliyor kulağa ama değil. Bosna-Hersek konusundaki yetkin isimlerden kıymetli Ayhan Demir’le yüz yüze ilk görüşmemizde bana hediye olarak Alaca Camii’nin kitabını hediye etmişti. Foça’da olanın. İlk etapta anlam verememiştim ama zaman içinde Alaca Camii ve akıbeti birçok gelişmeyi değerlendirmek için anahtar oldu.
Çetniklerin yani gözü dönmüş Sırp milliyetçilerinin Bosna Savaşı sırasında temellerinden ortadan kaldırmak üzere havaya uçurdukları bir eser Alaca Camii. Farklı amaçlar için kullanılan camiler gördüm ama bir camiinin temellerinden ortadan kaldırılması gördüğüm bir örnek değildi. Nefret bu kadar derindeydi. Dolayısı ile barışın dilini tesis edebilmek için huzurun sembolü bu camiinin yeniden inşa edilmesi gerekiyordu, tıpkı Mostar Köprüsü gibi. Evliya Çelebi, Alaca Camii’ni Mimar Sinan’ın başhalifelerinden Ramazan Ağa’nın hayata geçirdiğini söylese de öyle bir isim bilinmiyormuş. Ancak Alaca Camii’de Sinan’ın soluğunu hissetmek mümkün.
Caminin müezzinleri arasında ünlü seyyahımız Evliye Çelebi de varmış ve camiinin duvarlarına ismini ve tarihi not düşmüş. İslam Ansiklopedisi maddesinde gördüğüm bu detayın yanı sıra maddenin yazılma tarihine baktım. 1989 yılında çıkan ikinci ciltte yer alıyormuş. Yani? Yugoslavya dururken, Çetnikler henüz camiyi yıkmamış ve camii yeniden inşa edilmemişken. Temellerinden yıkılmaya çalışılan bir tarih işte böyle yeniden ayağa kalktı.
Kıymetli Ömer Çetres’in paylaşımıyla ilk ezanı Drina nehrinin kıyısındaki bu güzel şehirdeymişiz gibi dinledik. Alaca Camii’nin Ramazan ayına yetişmesi ayrı bir mutluluk vesilesi. Çünkü cami sadece yaşayanları değil, geçmişler geleceği de bir araya getirir. Alaca Camii kökünden dinamitlenen bir geçmişin yeniden nasıl filizleneceğini de açıkça gösteriyor. Yeni açılan camilerimizle birlikte yapmamız gereken dinimizin neşesini ibadethanelerimizde yaşamak ve yaşatmak olmalı. Ecdadımızın kalem işleriyle görünür kıldığı bu neşeyi hepimizi bir araya getirecek değişik vesilelerle yenilemek gerekiyor.
Foça Alaca Camii’ne diğer Alaca camilerin yanındaki güzel yerine tekrar hoş geldin diyoruz. Yolumuzu Müslümanları seyreltilmiş bu tarihi şehre düşürmeyi de ihmal etmeyin lütfen. Camiler taş ve ahşaptan imal edilse de esas harcı cemaattir. Son cemaat yerinde Evliya’yı görürseniz selamımı iletin.