24 Haziran târihli ve "Sırada 2023 Seçimleri Var" başlıklı yazıyı okuyanlardan gelen bâzı tepkiler, henüz böyle düşünmenin erken olduğu yönünde.

Bu yazı bir anlamda bir önceki yazının tamamlayıcıdır. Pazar günü seçim yasakları sebebiyle yazmak isteyip de yazamadıklarımı bugün sizlerle paylaşmak istiyorum.

24 Haziran târihli ve “Sırada 2023 Seçimleri Var” başlıklı yazıyı okuyanlardan gelen bâzı tepkiler, henüz böyle düşünmenin erken olduğu yönünde. Haksız sayılmazlar. Daha henüz seçimin resmî ve kesim sonuçları YSK tarafından ilan edilmemişken, beş sene sonrasını düşünmek acelecilik gibi gelebilir. Ama devletlerin yaşı ve Türk devletimizin yaşı düşünüldüğünde beş sene, birkaç günden bile kısadır.

Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti devletinin gerçek sâhipleri ve dostları adına, seçimin gâlibi olarak her zamanki çalışkanlığı ile ara vermeden işe koyuldu. Ama seçim sonuçlarının farklı ve ayrıntılı okumaları bize gösteriyor ki, önümüzdeki sene çok hareketli ve çabuk geçecek.

Keşke Bizi Şaşırtsalardı!

24 Haziran seçimleri, hem Türkiye’nin hem de dost, düşman tüm dünyanın sonucu beklediği bir seçim oldu. Ama ne yazık ki, aynı sebeplerden farklı sonuçlar bekleme yanlışından kurtulamayan kesimin seçim öncesi başlattığı yalan ve iftira kampanyası, oy verme süreci başlar başlamaz devam etti.

Her seçimde olduğu gibi bu seçimde de sandık güvenliği sağlanmıştı. Bu sefer aynı yalanları atmak istemedikleri için “uçan mürekkep” komedisini oynadılar. Sandıkları açılmaya başladıktan sonra, önceden yazıldığı belli olan metinleri okuyarak yaptıkları basın toplantısında, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura kaldığını duyurdular. Ama her zamanki gibi onların istedikleri değil, halkın istediği oldu. Müzmin muhalefet, bu çamur siyâsetin kendilerini kirlettiğini görmediği sürece, kendi altlarını kazmaya devam edecektir. Keşke bizi şaşırtsalardı. Mesela, Muharrem İnce Fox TV canlı yayına gönderdiği “Adam kazandı” mesajı yerine, keşke Recep Tayyip Erdoğan’a telefon açıp tebrik etseydi. Ertesi gün yaptığı basın toplantısında bunun yanlış olduğunu açıklaması ve hata yaptığını kabul etmesi durumu hafifletmekten ileri gidememiştir.

Muharrem İnce, seçim akşamı açıklama yapmamasının sebebini, sonuçların netleşmesini beklemek olarak açıkladı. Ancak adayı olduğu CHP’nin sözcülerinin “Seçim ikinci tura kaldı. Sonuçlar hatalı” meâlinde açıklama yapması, parti içindeki çok başlılığı göstermektedir.

Bu çok başlılık, CHP açısından şaşırtıcı bir durum değildir. Ancak HDP’nin Meclis’e girmesinde CHP’nin verdiği destek, bu seçimin tarihe düşülen en önemli notu olacaktır. MHP Ankara milletvekili adayı Abdullah Ağar’ın sosyal medya hesâbında paylaştığı yorumda belirttiği gibi, milletin meclisi çakalların siyâsî uzantılarıyla dolmuştur. Teröristlerin siyâsî uzantıları Meclis’e girerken, onlarla mücâdele edenler HDP’nin barajı aşması için verilen destek sebebiyle Meclis dışında kalmıştır. Burada mazlumun âhı değil, millet vicdanının ve ölümsüz şehitlerimizin âhı vardır.

İnce İnce Laf Çakmakla Olmaz

Muharrem İnce, 25 Haziran’da yaptığı basın toplantısında “Bana yakışmaz”, “Demokrasiye sığmaz”, “Halkın irâdesine saygısızlıktır” gibi nezâket ifâdeleri kullanmaya gayret etmiştir. Ama yabancı gazetecinin sorduğu soruda “Çevirmenimiz var mı, yoksa 1 Minute İngilizcesi ile devam etmeyelim” ve daha sonraki bir soruda “Yalova, Rize değildir; küçük bir Türkiye’dir” gibi cevaplar vererek doğrudan Recep Tayyip Erdoğan’a “laf çakmaya” çalışması daha sonra tekrar canlanacak nezâket dışı tavrını, kontrol etmekte zorlandığını göstermektedir.

Hani Haber Alma Özgürlüğü

Lafa gelince fikir, düşünce ve basın özgürlüğü hâmiliğini kimselere bırakmayan CHP ve Muharrem İnce’nin toplantıya başlamadan önce, TRT’yi salon dışına çıkarması nezaketsizlik olmanın yanında, basın özgürlüğü konusundaki samimiyetsizliğini göstermektedir. TRT emekçilerine dışarıda kahve ısmarlamakla takınılmak istenen mâsumiyet tavrını da bu millet yemez.

Müstakbel Muhalefet

Mevcut ve müzmin muhaliflerin, yenilgi sonrası ortaya çıkan bu gibi tavırlar gösteriyor ki, onlarda durum eski tas eski hamam. Bundan sonraki süreçte yeni ortaya çıkması muhtemel muhaliflere dikkat etmemiz gerekiyor. Seçim öncesi bâzı mahfillerde gelecek seçimlerin, 2023’ten önce, yâni bir erken seçim olarak yapılacağı konuşuldu. Bu söylem hem iktidar hem muhalefete yakın kesimlerde de dillendirildi. Ben şahsen bunun düşük bir ihtimâl olduğunu düşünüyorum. Yâni A, B veya C plânlarının ardında, gelse gelse F ya da G plânı olarak gelebilecek bir erken seçim ihtimâli yok değildir. Ancak erken seçimi ilk dillendiren, erken seçimden en zararlı çıkan taraf olacaktır.

Yukarıda 2023 seçimleri konusundaki öngörümü, belli bileşenleri dikkate alınmasının sonucudur. Bu bileşenlerin içinde partilerin kendi içlerinde ve Meclis içindeki hesaplaşmalar, devletin bürokrasisinin yeniden yapılanması, bu yeni bürokratik yapıya parti yapılanmalarının vereceği tepkiler, millî ve uluslararası plânda yeni müzâkere konuları, yeni ihtiyaçlar, yeni ve daha üst seviyede vaat ve taahhütler var.

Yeni Bir Aday Tipi

24 Haziran tarihli yazıda da belirttiğim gibi, 2023 seçimlerinde ismini duyacağımız cumhurbaşkanı adayı veya adayları, mevcut adaylardan çok farklı olacaktır ve olmalıdır. Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısına 2023’te çıkacak adayların sayısı bugünkü kadar çok olmayacak. Hatta tek rakip adayın çıkması bile muhtemeldir. Ancak 2023’te ikinci tur seçeneğinin ortadan kalkmaması için üçüncü bir aday olacaktır.

2023’teki seçimlerde rakip olacak cumhurbaşkanı adaylarının 2020 ya da en geç 2021’de ortaya çıkması ve kendini rakip olarak ispatlaması gerektiği yönündeki iddiamı tekrarlıyorum. Muharrem İnce bunu az çok anlamış gözüküyor. “Elli günde yüzde 30’u aştık. Beş yüz günde yüzde 50’yi aşarız” demesi dikkate alınması gereken bir tespittir. Ancak burada atlanmaması gereken husus, adayların hazırlıklarını kendi tespit ettikleri sınırlar ve kendi doğruları içinde değil, oy alacakları seçmenin sınırları ve doğruları içinde yapmaları gerektiğidir.

2023 seçimlerinde sahnede bisiklete binmek, zeybek oynamak, tülbent sallamak, içi boş bilgelik taslamak, “her gün Cuma namazı” kılmak, yatırımları durdurmak, diploma fotokopisi dağıtmak, Ramazan Bayramı’nı Atatürk’ün hediye ettiğini iddia etmek, sosyal medyada “tamam” sloganlarını paylaşmak gibi şeyler prim yapmayacaktır. Kaldı ki, bu seçimde de yapmamıştır. 2023’te aday olmayı düşünen kişi, mesela şimdi namaz kılmıyorsa ya hemen başlamalı ya da “din tüccarlığı”na hiç tevessül etmemelidir. Netice halkımız dürüst, samimi, istikrarlı siyâsetçiyi sever.

Bunun yanında cumhurbaşkanı adayları yıkmak değil, yeni veya yeniden yapmak ve yapılanların üstüne koymak yönünde bir vaat dili kullanmak zorundadır. Bunun yolları da, hem milletvekilliği hem de yerel yönetimler olarak atılacak her adımın, seçmenin bakış açısıyla bakılıp atılmasından geçmektedir.

Mesaj Alındı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Huber Köşkü’nde yaptığı konuşmada “mesaj alınmıştır” demesi, 2018-2023 sürecinde yeni aday tipi konusunda AK Parti’nin de hassas olacağını göstermektedir. Bunun ilk işâretlerini 2019 Yerel Seçimleri belediye başkan adaylarında göreceğiz.

Hem hükûmet yapısında, hem de Meclis’te bizi hareketli ve inşallah millet adına bereketli günler bekliyor.