24 Haziran 2018 günü "Türkiye'de demokrasi kazandı" dersek doğru bir tespit yapmış oluruz. Türkiye'de seçmenler aralarında çok sayıda Avrupa ülkesinin de olduğu dünyanın bir çok ülkesinin kıskanacağı bir şekilde seçime katılım gösterdiler.
Son olarak 2015 yılının Kasım ayında yapılan seçimlerde seçmen sayısı 56 milyon 949 bin iken, kullanılan oy sayısı 48 milyon 537 bin ile katılım oranı yüzde 85.2 olarak gerçekleşmişti. 24 Haziran 2018 seçimlerinde ise bu oran artarak, 59 milyon 354 bin 849 seçmenin 42 milyon 525 bini oy kullanarak seçime katılım oranını yüzde 87.5 oranına yükseltti.
Üstelik böylesine yüksek bir katılımın olduğu seçimler ciddiye alınmayacak bir iki ufak sorun dışında olaysız geçti. Sadece Avrupa’ya değil tüm dünyaya örnek oldu Türkiye.
Sonuç ortada! Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ilk turda seçimi kazandı ve 2023 yılına kadar Türkiye’nin yeni ve ilk Devlet Başkanı oldu. AK Parti, “Cumhur İttifakını” birlikte oluşturduğu MHP ile birlikte yeni parlamentoda çoğunluğa sahip bir konumda. 2023 yılına kadar Türkiye’de istikrar sorunu yok artık.
Yatırımcılar akıllıdır ve bu sonuçları ustaca değerlendireceklerinden hiç şüphem yok.
Politikacılar da inşallah artık gereken dersi almışlardır. Özellikle Avrupa ülkelerinin bazı politikacıları ve yöneticileri seçimler öncesinde Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti’nin kazanamaması için her yolu denediler. Bundan önceki yıllarda deneyip başaramadıkları gibi gene başaramadılar. İnşallah artık bu aldıkları son ders olmuştur.
Türkiye’de seçmenler kendi demokratik seçimlerine müdahale edilmesini bir kez daha kabul etmediler ve oyları bunları yapmaya kalkanların suratında bir “tokat” gibi patladı.
Avrupa politikası ve medyası isterse bu en başta AB ve Avrupa ülkeleri için hiç bir yararı olmayan ve hatta bundan sonra kaybettirecek olan Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti “düşmanlığını” sürdürebilirler. Ancak bilmeleri gereken bu tavırla varacakları hiç bir hedef olmadığıdır.
25 Haziran 2018 Türkiye’si ile yeni bir başlangıç yapmak en başta Avrupa ve AB için en doğrusu olacaktır. Türkiye bu konuda elini uzatan taraf.
25 Haziran 2018 Türkiye’si artık çok değişecek ve bu yeni yapısı ile de daha iyi işleyen ve daha da güçlü bir ülke olarak hem AB adayı hem NATO üyesi hem de Avrupalı bir ülke olarak Avrupa Kıtası için sadece ve sadece bir şanstır. Avrupa’nın diğer ülkeleri bu şansı iyi değerlendirmelidirler.
25 Haziran 2018 Türkiye’si ancak en başta AB’den kendisine karşı dürüst olmasını bekleyecek. Müzakere başlıklarının açılması, vize muafiyeti, Gümrük Birliği Anlaşması’nın adilce yenilenmesinin yanı sıra Türkiye haklı olarak ülkesini kana bulayan PKK ya da FETÖ gibi terör örgütlerinin de Avrupa’dan destek almasının sona ermesini bekliyor. Bu konuları Türkiye ile çözen AB ülkeleri ekonomileri açısından kazanan ülkeler olacaktır. Aynı şekilde sığınmacı sorunu nedeniyle büyük bir kriz yaşamakta olan AB için istikrarlı Türkiye önemli bir “partner” olmayı sürdürecektir.
Şimdi Türkiye’nin haklı olarak beklediği “Türkiye’de demokrasinin kazandığı” gerçeğine gereken saygının gösterilerek Türkiye ile olumlu ve geleceği hedefleyen yapıcı bir yeni başlangıcın gerçekleştirilmesidir.
Dileriz AB, Avrupa Parlamentosu ve diğer tüm Avrupa kurumları ve de ülkeleri 24 Haziran 2018 akşamı gereken mesajı almışlardır.
AP Türkiye raportörü ama sağlıklı düşünme özürlü Kati Piri gibilerinin çirkin açıklamaları artık AB cephesinde “çöp kutuluk” açıklamalar olarak bizim yaptığımız gibi ciddiye alınmamalıdır. Biz bu tarz açıklamalara “Kati Piridir, ne yapsa yeridir” tarzı yaklaşıp, gülüp geçiyoruz.