Neden bu konuyu açtım, biliyorsunuz 7 Haziran Merhum Abdurrahim Karakoç'un ölüm yıldönümü idi.
Geçen hafta Fatih'te, arka bir sokakta yürürken dört tekerli ve tahtadan, 'tabla' diye de nitelendirilen bir eskicinin arabasında gözüme ilişen bir şey çok ilgimi çekti ardından da yıllar öncesine ait tatlı bir zihinsel yolculuğu yapmama vesile oldu.
Kangür, kitabın içindeki şahsiyetlerle birebir kendisi görüşmüş.
Birkaç gündür ortalarda bir beyanat dolaşıyor. Çin Hükümeti bir açıklama yapmış bu konulara dair. Bana göre 'geçer akçe' cinsinden bir açıklama değil. Daha okkalı bir açıklama olmalıydı.
Üç yıl kadar önce bir hafta sonu orada bulunan akraba ve arkadaşlarımı ziyaret için KKTC'ye yolum düşmüştü.
"Kardeş, kusura bakma gazetecilik psikolojisi işte, merak ettiğim bir konu bu senin meslek. Yahu bu işi nasıl yapıyorsun?
Rüzgarların ayakları altında dolaşan yaprakların son çırpınış sesleri kulaklarımıza kadar geliyor.