Efendim, dün yazdığım yazının devamı niteliğinde aynı konuyu işlemeye devam...
Göçmen ya da mülteci diye nitelendirdiğimiz ve aramızda yaşayan insanlara dair toplumsal tepki (negatif yönde) git gide ivme kazanıyor.
Sonra negatif içerikli, şahsi bazı kişisel olayların yaşandığı her yerde herkes de bilir ki devletin tüm organları, kolluk kuvvetleri, sivil toplum kuruluşları, yerel gazeteleri, haber bültenleri, eşi, dostu, komşusu, akrabası bulunur.
Etrafımda birçok insan, an itibarıyla televizyonlarını açtığında haberleri özellikle izlemiyormuş.
Dört yıl önce bir köşe yazımda bahsettim, "Günümüz siyasetçilerinin birbirlerine karşı kullandıkları dil artık 'dil' olmaktan öteye vardı, kamuoyu rahatsız, huzursuz, bunu değiştirmeleri lazım" diye...
Günümüzde elektronik ortamdaki sosyal medya, olumlu veya olumsuz bir yönde öyle ya da böyle tartışmasız toplumu etkileme gücüne haizdir.
Okuyacaklarınız, genelde diğer iki kayyım arkadaşım ile birlikte görev esnasında yaşadıklarımızdan ibaret olmakla birlikte, özelde daha çokça benim "İN" diye tabir edilen o yerde yaşadığım, gördüğüm, şahit olduğum, gözlemlediğim, kulak verdiğim kimi "olgulardan" ibaret olacak.