​TRİSTANBUL

Bertan ERMAN 25 Nis 2017

Bertan ERMAN
Tüm Yazıları
Fenerbahçe, Anadolu Efes ve Darüşşafaka Doğuş…

Fenerbahçe, Anadolu Efes ve Darüşşafaka Doğuş…

 Turkish Airlines Euroleague’de Playoff’a kalan İstanbullu ekiplerimiz, deplasmanda oynadıkları ilk iki maç sonunda yüzümüzü güldürdü. Hepsinin hikayesi birbirinden farklıydı.

Atina’daki hikaye, duygusal ve tarihi anlara sahne oldu. Fenerbahçe’nin deneyimli başantrenörü Zeljko Obradovic, 5 defa Avrupa’nın zirvesine taşıdığı Panathinaikos Superfoods ile ilk kez Playoff’ta karşı karşıya geldi. Sarı lacivertlileri, OAKA’da birbirinden zorlu iki maç bekliyordu. Final Four yolunda saha avantajını ele geçirebilmek için, 11 senedir hiçbir temsilcimizin galip dönemediği bu deplasmandan en az bir maçı kazanmaları gerekiyordu ki, öyle de oldu. Serinin ilk maçına iyi bir başlangıç yapan Fenerbahçe, ikinci çeyrekte PAO’nun kenardan gelen oyuncularını durdurmakta zorlandı ve fark çift hanelere çıktı. “Yine mi aynı hüsran?” diye düşünülürken, ikinci yarıda Bogdan Bogdanovic sazı eline aldı. Sırp yıldızın önderliğinde, hücumda ve savunmada harikalar yaratan Fenerbahçe, Yunan ekibine karşı 71-58 gibi net bir skorla galip gelerek, 2006’dan bu yana bir ilke imza attı. Seride 1-0 öne geçen sarı lacivertliler, saha avantajını da ele geçirdi. İkinci maç bambaşka olacaktı. Her iki takım da bunun bilincindeydi. Atinalılar her türlü baskıyı kurmuştu. Oyuncularıyla, başkanıyla ve taraftarlarıyla… Ancak Fenerbahçe bundan etkilenmedi. Sadece basketbola odaklanmış bir takım vardı. Panathinaikos Superfoods için ne yapsalar nafileydi. Kıran kırana mücadelenin sonunda, 80-75’lik skorla galip gelen sarı lacivertliler, seride durumu 2-0’a getirerek Euroleague tarihinde bir ilki gerçekleştirdi. Playoff’ta ilk kez deplasmanda üst üste 2 maç kazanan temsilcimiz, Ataşehir’de alacağı bir galibiyetle Final Four biletini cebine koyacak. Ayrıca, ilk maçta 23 sayı, 5 ribaund ve 4 asist, ikinci maçta ise 25 sayı, 8 ribaund ve 6 asistle yıldızlaşan Bogdanovic, Playoff’ta oynanan maçlar sonunda üst üste iki kez MVP ödülüne layık görüldü. 

Yunanistan’da yazılan hikaye sadece bundan ibaret değildi. Pire’de de Anadolu Efes, 3 yıl sonra ayağına gelen rövanşın hikayesini yazmaya başlamıştı. 2014 yılında oynanan Playoff serisinin son maçında Olympiacos’a kaptırılan Milano bileti hala akıllardaydı. Efes için yarım kalan bir işin tamamlanması gerekiyordu. Ancak, serinin ilk maçında Lacivert beyazlılar neye uğradığına şaşırmıştı. Spanoulis-Printezis-Milutinov üçlüsüne çözüm bulunamadı ve maçı 87-75 kaybeden temsilcimiz, seride 1-0 geriye düştü. İkinci maçta da Spanoulis ve Printezis’in performansları, Barış ve Dostluk Salonu’nu büyülüyordu. Bu büyüyü tek bir şey bozabilirdi. O da 1996 Koraç Ruhu idi. Son çeyreğe bu ruhla çıkan Efes, kontrolü eline geçirdi. Son dakikaya 71-71 eşitlikle girildiğinde herkes nefesini tutmuştu. Alex Kirk’ün bitime 48 saniye kala bulduğu basketle öne geçen Lacivert beyazlılar, maçı 73-71 kazandı ve seride durumu 1-1’e getirerek Pireliler’i şaşkına çevirdi. Şimdi Anadolu Efes, Abdi İpekçi’de bu defteri kapatıp, Final Four biletini almak için gücünü ortaya koyacağı zamanı bekliyor.

Mucizelerin takımı Darüşşafaka Doğuş ise, bir başka mucizevi hikayeyi yazmak için Madrid’e gitti. İşlerin çok zor olacağı önceden biliniyordu. Normal sezondaki maç akla gelindiğinde, içine Stephen Curry kaçmış Sergio Llull ve arkadaşlarına ne yapılacağı merak konusuydu. Bunun bilincindeki Profesör Coach David Blatt, Real Madrid’in panzehrini üretmişti. Serinin ilk maçında bu panzehir, İspanyol ekibine enjekte edilmiş ve ilk etkilerini göstermeye başlamıştı. Doğru hücumlarla etkili bir başlangıç yapan Daçka, farkı çift hanelere çıkarmıştı. Ancak, üçüncü çeyrekte Sergio Llull’ün üçlükleri yine yağmur gibi yağdırması ve Gustavo Ayon ile Othello Hunter’ın boyalı alanda canavarlaşması sonucunda Real Madrid’in, yeşil siyahlıların panzehrine direnç göstermesine neden olmuştu. David Blatt, son bölümlerde 1-3-1 alan savunması formülünü takımına enjekte ederek maça yeniden ortak olma fırsatını yakalamıştı ama olmadı. Son dakikayı daha iyi değerlendiren Real Madrid, karşılaşmayı 83-75 kazanarak seride 1-0 öne geçmişti. Daçka adına işler giderek zorlaşıyordu. İkinci maçta bütün Madrid, deja vu yaşıyordu. Fakat bir fark vardı; Coach Blatt’in panzehri, etkisini yüksek seviyede gösteriyordu. Bununla birlikte, hücumda canavarlaşan genç dev Ante Zizic, takımın oyun kurucuları Brad Wanamaker ve Scottie Wilbekin’e destek oldu.  Son çeyrekte de, yapılan 1-3-1 alan savunması, işlevini gerçekleştirince 84-80’lik galibiyet geldi ve seride 1-1’lik eşitlik sağlandı. Ön planda yer alan isimler belliydi. Fakat Darüşşafaka Doğuş adına öyle bir gizli kahraman çıktı ki, 4 ay boyunca yaşadığı sakatlık sürecinden çıkıp bugünleri bekliyormuş gibiydi. Eski takımına karşı sadece 15 günlük antrenmanla sahaya çıkan Marcus Slaughter, aldığı süre zarfında Real Madrid’in mekaniğini bozmuştu. Daçka da, Volkswagen Arena’da oynanacak iki kritik maçtan zaferle ayrılıp Final Four biletini almak için panzehrin etkisini kusursuz seviyeye yükseltme çalışmalarını sürdürüyor. 

Playoff hikayelerinin devamı İstanbul’da yazılacak. Fenerbahçe, Anadolu Efes ve Darüşşafaka Doğuş’un birlikte Final Four’a gitmeleri imkansız değil. O zaman, “Voltran Voltran Voltran!”