​PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞI TEAMÜLLERİ OLUŞURKEN

Erol ERDOĞAN 23 May 2017

Erol ERDOĞAN
Tüm Yazıları
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, pazar günü düzenlenen kongreyle, kurucusu olduğu AK Parti'nin genel başkanı oldu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, pazar günü düzenlenen kongreyle, kurucusu olduğu AK Parti’nin genel başkanı oldu. AK Parti kongresinin siyasetimize hayırlı olmasını ümidiyle Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere parti kurullarına seçilenlere başarılar diliyorum. 

Recep Tayyip Erdoğan’ın, AK Parti’ye genel başkan seçilmesiyle birlikte 16 Nisan 2017 tarihli referandum maddelerinde yer alan partili cumhurbaşkanlığı sürecinde de önemli bir aşamaya geçildi. Erdoğan, AK Parti’ye üye olduğunda başlayan süreç, genel başkanlık ile bir adım daha ileriye taşınmış oldu. 

“Partili cumhurbaşkanlığı” çok partili siyasi dönemimizde Türkiye için yeni bir tarz, yeni bir sistem anlamına geliyor. Bu yeni dönemin henüz ilk adımlarındayız. Bu ilk adımlar, yeni sistemin şekillenmesinde etkili olacak. Sistemler, devletler ve rejimler bir yönüyle insan gibidir. Bebeklik, çocukluk ve gençlik dönemlerindeki şekillenmeler olgunluk döneminin tarzını belirler. “Ağaç yaş iken eğilir” sözü sistemler için de geçerlidir. 

Devlet işlerini iki şey belirler: Yasalar ve teamüller. Yeni anayasamız, partili cumhurbaşkanlığını düzenliyor. Belki uyum sürecinde yapılacak yasalarda da bazı ek düzenlemeler olacaktır. Gelelim teamül kısmına… Sözlükler teamül kelimesini “Bir yerde öteden beri olagelen davranış.” olarak tanımlıyor. “Türkler, binlerce yıllık devlet geleneği olan bir millettir.” sözünde olduğu gibi, “öteden beri” ifadesini devletler için on yıllar, yüzyıllar, bin yıllar olarak düşünebiliriz. Teamül sadece devletler için değil dinler ve hukuk sistemleri için de değerlidir. Sözgelimi, İslam hukukunda gelenek, örf, kültür önemli unsurlardır. Modern devletler de, teamülü önemserler. Üstelik teamülleri güçlü ve sahih olanlar, yasalara az ihtiyaç duyarlar. 

Devlet-teamül ilişkisi üzerinde düşündükçe, “partili cumhurbaşkanlığı” ve “cumhurbaşkanlığı sistemi” açısından, önümüzdeki 5-10 yılın ülkemiz için ne denli önemli olduğu aşikârdır. Yeni sistem anayasada tanımlandı. Bundan sonra uygulama aşamasındayız. Atılacak adımlar teamülleri belirlemede önemli olacak. Bugünü değil, sonrasını düşünerek uyum yasalarını hazırlamalıyız ve teamülleri oluşturmalıyız. Bu noktada öncelikli sorumluluk, şüphesiz siyasetin ve cumhurbaşkanınındır. Zaten yürümekte olan değişimin mimarı da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Akademi, sivil toplum, medya, yargı da iyi bir geleneğin oluşması için her an kademede olmalıdır. On-yirmi yıl, elli-altmış yıl sonra çocuklarımızın ve torunlarımızın “İyi ki dedelerimiz, böyle bir sisteme geçmişler.” diye övünecekleri bir miras bırakmak zorundayız. Bu miras, halka yaslanan, şeffaf, denetlenebilir, siyasi katılımı sağlayan bir başkanlık sistemi olmalıdır. 16 Nisan 2017 tarihli referandumun amacı da bu zaten.