DİNDARLARIN ATATÜRK DEĞİŞİMİ

Erol ERDOĞAN 12 Kas 2016

Erol ERDOĞAN
Tüm Yazıları
Bu sene dindar insanlardan, şaşırtıcı biçimde yoğun Atatürk paylaşımları gördüm.

10 Kasım’da saat dokuzu beş geçerken sirenler çalmaya başlayınca, İstanbul’da yoğun trafik akışının olduğu caddede, kadın şoför aracını sert bir frenle zınk diye durduruyor. Arkadan gelen araç ise, önünde duran araca vuruyor. Sonrası malum; trafik birkaç saat felç olmuş. Kaza videosunu paylaşan bir kişi “Dünya basını bu anı mizah haberi olarak paylaştı” diye not düşmüş. Bir site de haberi “10 Kasım Saygı Duruşu Yine Kazaya Sebep Oldu” şeklinde vermiş. Demek ki, eski yıllarda da benzer trafik kazaları olmuş. 

Kazalar bir yana, bu sene dindar insanlarda 10 Kasım değişimi çok belirgin şekilde yansıdı. Eskiden İslamcı kimliğe sahip insanların çoğu 10 Kasım’ı sessiz geçirirler, bazıları Kemalizm aleyhine sözler paylaşırlar, Atatürk’ü anmaya dönük ifadeler kullanan pek çıkmazdı. Sadece, siyasette ve bürokraside olan dindarlar, bulundukları pozisyonda, kamu duyarlılığı gereği Atatürk’ü hayırla yâd edici sözlerin yer aldığı resmî açıklamalar yaparlardı. Bu sene dindar insanlardan, şaşırtıcı biçimde yoğun Atatürk paylaşımları gördüm. Kimi onun bağımsızlık anlayışına vurgu yapıyor, kimi Atatürk ile Kemalizm’in aynı şey olmadığından bahisle Atatürk’e saygılarını ifade ediyor, bazıları da sayfalarında Atatürk fotoğraflarıyla birlikte sözlerinden seçkiler paylaşıyordu. 

Bir ülkede yaşayan herkesin ülkenin kurucusu olan kişiyle kavgalı olmaması, Atatürk’ün şahsının günlük kısır tartışma ve polemiklere konu edilmemesi ve kendisine saygı duyulması doğru bir şey. Çünkü o, eksiği ve fazlasıyla Türkiye’nin kurucusu. Benim gençlik yıllarından itibaren, Kemalizm’e sert eleştiriler getirmenin yanı sıra, duruşum bu yönde oldu. Atatürk’e hiç hakaret etmedim, onu gereksiz polemiklere vesile yapmadım, ailesine yönelik ithamlarım hiç olmadı. Bunun yanı sıra, medeniyet değerlerimizin aksine bir yönde insanımızı dizayna çalışan CHP tipi baskıcı ve tek tipçi Kemalizm’i ise hep eleştirdim. Kemalizm’e eleştirilerim devam ediyor. 

Peki, Atatürk ve Kemalizm’e böyle bakan biri olarak dindarların Atatürk konusundaki değişimine olumlu mu bakıyorum? Evet, bir ölçüde olumlu bakıyorum. Türkiye’nin temel siyasi-sosyal dokusu olan dindarlığın, Atatürk ile kavgasını sona erdirerek, ülkeye emeği geçmiş herkesi sahiplenmesi kesinlikle doğru bir hamle. Bu konuda özgüven ve kuşatıcılık eşiğimizin yüksek olması gerekir. Zaten bu değişimin temelinde de kendinden emin olma hali var. Yenilgi psikolojisinden kurtuldukça kendimize daha fazla güveneceğiz. Ancak bu değişimin Kemalizm’in yeniden üretilmesine ve İslamcı tezlere Kemalist aşı yapılmasına kadar vardırılmaması lazım. Değişim ‘İslamcı Atatürk’ inşa edilmesine kadar giderse doğru bir sonuca varmış olmayız. Zaten dindar-muhafazakâr çizginin Kemalizm’den etkilendiği hususlar az değil. Örneğin eğitim ve gençliğe bakış noktasında Kemalist bakış açısı ile İslamcı-dindar bakış açıları, yöntem noktasında, birbirine yakın duruyor. Bir de buna ‘İslamcı Atatürk’ unsuru eklenirse, ortaya çıkacak sentezler başımızı hayli ağrıtabilir. Oysa kabul etmemiz gereken şey, Mustafa Kemal’in ne Kemalist ne de dindar olduğudur; o farklı dönemleri olan tarihi bir şahsiyet. Üstelik bizim, ideolojilerden çok insani damarımızın ve medeniyet ufkumuzun güçlendirilmesine ihtiyacımız var.