A Milli takımızın maça başlarken ilk 11 oyuncu tercihine baktığımızda Ozan, Oğuzhan ve Selçuk’tan kurulu orta sahaya Hakan ve Arda’nın desteğiyle topu ve oyunu kontrol altına almak vardı. Özellikle ilk yarı bu düşünceyi zaman zaman hayata geçirmiş olsak da, sprinter ve defansın arkasına koşu yapan oyuncu eksiği hücum anlamında etkisiz kalmamıza neden oldu. Gökhan Gönül’ün ortasında Ozan Tufan’ın vurmuş olduğu kafa vuruşu maçta yakaladığımız tek net pozisyondu.

Hırvatlar özellikle sağ taraftan Modric, Srna ve Brozovic’le etkili gelerek A Milli takımımıza zor anlar yaşattı. Hırvatların etkili olduğu anlarda defanstan dönen topa iyi vuran Modric’in bulduğu golde kalecimiz Volkan Babacan’ın daha iyi konsantre olup topu çelmesi gerekirdi. İkinci yarıya hücum gücümüzü yükseltmek adına Fatih Terim’in Oğuzhan- Volkan Şen değişikliği beklenen hücum zenginliğini ve üretkenliğini getirmediği gibi orta sahada oyundan düşmemize ve birçok net gol pozisyonu vermemize neden oldu.

İlk yarı hücum, ikinci yarı savunmada sıkıntı çeken A Milli takımızda, Arda Turan ve Caner Erkin’in fiziksel, Volkan Babacan’ın tecrübe eksikliği gözlenirken, sahada kaldığı süre içerisinde Cenk Tosun’un hiçbir varlık gösterememesi turnuva için büyük handikap olarak değerlendirilebilir. Hırvatistan’ın fizik kalite ve tecrübe açısından A milli takımımıza göre daha iyi görünmesi maçı kazanmaların da ki en önemli etkendi. EURO2016 ‘da oynanan maçlara baktığımızda rakibi karşısında en etkisiz ve en çok net gol pozisyonu veren takım olmamız A Milli takımımızın futbolcu kalitesine yakışmadı.

Üzülerek söylemek isterim ki 1-0 ‘lık sonuç oynanan oyuna göre iyi sonuç. Kalan maçlarımızın zorluk derecesi yüksek olması bir üst tur için umudumuzu azaltmış olsa da, EURO 2016’ya katılmamızı hatırlayınca A Milli takımımız için hiçbir şeyin imkansız olmadığını düşünüyorum. Yeter ki gerçek potansiyelimizi kalan maçlarda sahaya yansıtabilelim.