HİTİT, FRİG ÇALGILARIYLA CAZ FESTİVALİ

Sema SEZEN 15 Haz 2022

Sema SEZEN
Tarih öncesi çağlardan günümüze birçok medeniyetin yerleşim yeri olan Afyonkarahisar'da 22 yıldır yapılan caz festivali, uluslararası arenada bizi gururlandırmaya devam ediyor. Festivalin Sanat Yönetmeni Hüseyin Başkadem, Panarp Projesi'ni hemen her yıl festivale dahil ederek arp ve pan flütün Anadolu sazı olduğunu dünyaya anlatıyor

Afyonkarahisar Klasik Müzik ve Caz Derneği’nin öncülüğünde NG Afyon ev sahipliğinde 22'incisi gerçekleştirilen Afyonkarahisar Caz Festivali'ne yurt içi ve yurt dışından birçok dinleyici ve müzisyen katıldı. Sergileri, okul söyleşileri ve konserleriyle tam bir sanat şöleni olan Uluslararası Afyonkarahisar Caz Festivali, 2021 yılı Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülü’ne layık görülmüştü.

Festival, Çek sanatçıların konserleriyle Prag-Afyon şehirleri arasındaki müzik dostluğunun da 17. yılını kutladı.

NG MODERN SANAT MÜZESİ

NG Afyon'un koskoca bir festivale ev sahipliği yapması beni gerçekten etkiledi. Afyonkarahisar'da böylesine eksiksiz, profesyonel ve sanat aşığı bir otelin olabileceğini hiç düşünmemiştim.
Eşsiz porselenler, eserler ve sergilerle lobiyi adeta bir modern sanat müzesine çevirmişler. Festival kapsamında açılan seramik sanatçısı ve Kütahya Porselen Yönetim Kurulu Başkanı Sema Güral Sürmeli’nin bedensiz kadın ve erkek yüzlerinin formlarından oluşan “Maskesiz Yüzler” sergisi ise büyük renk katmış. NG Afyon tüm imkanlarıyla sanatçı ve sanatseverlere üst düzey hizmetlerde bulundu.
Öte yandan usta müzisyenlerin konserleri festivali şaha kaldırdı. Festivalde Panarp Projesi, Frantisek Jenik Trio; Adam Doucha (gitar), Filip Spaleny (bas gitar), Tomas Zeleny’den (davul) oluşan bir modern Caz üçlüsü Adam Doucha Project; Frantisek Jenik (piyano, klavye), Filip Spaleny (bas gitar) ve Ivan Audes (davul) gibi Çek cazının akademisyen sanatçılarının yer aldığı Selection of Grapes; Katerina Vackova (vokal), Roman Palisa (piyano, klavye), Jan Korba (bas gitar) ve Vaclav Pitule (davul) gibi Çek cazında çıkış yapan icracılardan kurulu Katerina Vackova Kuartet gibi isimler yer aldı. Neşet Ruacan’ın genç yetenek Ece Göksu ile birlikte sahne aldığı festivale Melis Sökmen kendi adını taşıyan kuarteti ile katırken, Alper Bakıner, Yaşar Kadri Baş, Serkan Göl, Yusuf Alp Tambay ve Nursena Kalız’dan oluşan Luxus da yaratıcı ve eğlenceli tarzıyla izleyenlere müthiş bir sahne performansı sundu.

"ARP VE PAN FLÜT ANADOLU SAZIDIR"

Afyon Caz Festivali yaratıcısı ve Genel Sanat Yönetmeni Hüseyin Başkadem, festival sürdüğü sürece arp ve pan flütün Anadolu sazları olduğunu vurgulamak, hatırlatmak için Arpanatolia'ya ve Çağatay Akyol-Aydın Yavaş'ın oluşturduğu Panarp Projesi'ne yer vereceğini söyledi.
Festivali anlatan Başkadem, "Afyon Caz Festivalinin 22. yılı. Biz bu konseri Frig Vadisi için kurgulamıştık. Frig Vadisi çok özel bir mekân. Frig Vadisi'ni ön plana çıkarmak için 22 yıldır bu konserlerde pan flüt, arp konserlerini gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Tabii ki bu konserler ve Frig Vadisi ön plana çıkınca bunun sürekliliği lazım oluyor. Dolayısıyla burada çeşitli müzikal etkinlikler yapılıyor. Bunlara biz de pan flüt ve arple bir alternatif sunmak istedik" dedi.

"Arpı Yunanlılara, pan flütü de Latinlere mal etmeye çalışıyorlar"

"Pan flüt Anadolu’nun sazıdır, Anadolu’nun bir başka sazı daha var, o da arp" diye konuşan Başkadem, "Belçika’daki müzik müzesinde bile arpın Anadolu sazı olduğu yazmıyor. Herkes arpı Yunanlılara mal etmeye çalışıyor pan flütü de Latinlere. Oysa ki yapılan kazılarda arp ve pan flüte rastlıyoruz.
Kral Midas hikâyesinden tutun da mitolojide Anadolu mitolojisinde bu sazlar hep buralarda var olmuş. Bu coğrafya da bizim coğrafyamız. Arp ve pan flüt konserleri Afyon’da devam edecek çünkü bunlar Afyon’un yani Frigya’nın sazı. Arpanatolia konserlerinde kullanılan arp, çömlekler ve seramiklerle yapılan ritimler; kaval, ney ve sipsi gibi Anadolu enstrümanları buranın en büyük birikimidir. Arpanatolia projesinde de Frig Vadisinde bunu söylemeye çalıştık" bilgilerini verdi.

"Caz festivalinde neden mi bu konserler oluyor?"

Başkadem, caz festivallerinde türkülere de yer verilme nedenini şöyle anlattı:
"Caz, Amerika’nın türküsüdür. Amerika’ya giden siyahi insanların acılarını pamuk tarlalarında çalışırken rahat çalışsınlar diye söylemelerine izin verdiler. Onların kendi türküleri ne? Folk. Ve dolayısıyla bizim de türkümüz acıları, sıkıntıları aynı oradaki gibi folklörümüzde bir türkü geleneğimiz var. Ama türkü geleneğimizden daha önce olan başka bir müziğimiz var; pan flütümüz ve arpımız. Buna sahip çıkmak zorundayız.. Nasıl Türk yemeklerinin hepsine, yoğurda bile başka ülkeler, komşu ülkeler sahip çıkmaya çalışıyorsa birçok Türk yemeğine sazımıza da müziğimize de sahip çıkmaya çalışıyorlar.
Geçmişte Konya’dan, Karaman’dan giden Türkler bugün Selanik’te ve Yunanistan’ın birçok şehrinde yaşayan artık Yunan vatandaşı olmuş "Karamannis" soy ismini almış Karamanlı Türkler...
Bu kültürü Anadolu kültürünü bizim kültürümüz deyip oraya götürmüşler ve Yunanlılara maletmişler bu sazları. Ben, bu iki sazı canlı tutmak ve hatırlatmak için Afyon Caz ve Afyon Klasik Müzik Festivali'nde hemen her konserde değişik repertuvarlarla sürekli yer vereceğim."

"NG Afyonkarahisar çağdaş modern bir vaha gibi"

NG Afyonkarahisar'ın festivallere çok büyük destek verdiğini vurgulayan Başkadem, şunları söyledi: "Afyon Caz ve Klasik Müzik Festivalinin çok önemli sponsorları var. Bunlardan en önemlisi Kültür Bakanlığı, ikincisi Valilik ve Afyonkarahisar Belediyesi. Ama iş adamları ticari ve turizmi temsil eden 8 yıldır bu işe sürekli ve ısrarla bu festivale yatırım yapan ve sanatçılarla gelen konukları dahi ağırlayan bir kurum var NG Afyon.
Bu biletler satılsın otel tanıtılsın diye yapılan bir hizmet değil, çünkü onların tanıtıma ihtiyacı yok. NG Afyon büyük bir isim gerçekten. Ajanslar, turizm acenteleriyle fazlasıyla kendilerini çok iyi bir şekilde pazarlıyorlar zaten. Burada onların yapmak istediği şey Afyonkarahisar'da bu otelle dünya klasmanında bir görüntü sergilemek.
Hizmet anlayışıyla da onu sunmaya çalışıyor, çabalıyorlar. Ve bu hizmet anlayışının ötesinde burası Afyonkarahisar için çağdaş modern bir vaha gibi.
Hizmetin ötesinde mekânı bile burada bizi rahatlatıyor. Biz buraya girdiğimiz zaman gelen herkes mutlu oluyor. NG Afyonkarahisar 20-30 yıl sonrasının Afyonu için bir yatırım yapıyor.
Nedir o yaptığı yatırım? Eğer bu festivaller yaşarsa Afyonkarahisar'ın ve turizm potansiyeliyle yeni bir kültür yaratılıyor. Çünkü okullarda yapılan etkinlikler turizm şehri olması gereken bir şehre başka bir turizm kuşağını kültürlü bir kuşağı yetiştiriyor.
Onları da yatırım yapılması için ağırlıyor, maddi olarak destek veriyor, her konuda yanımızda durmaya çalışıyor. Sadece Afyonkarahisar için değil, Türkiye için düşünceleri bu. Bir de şunu söylemeden edemeyeceğim; Lobideki şu görüntü televizyonlarda, haberlerde, gazetelerde çıkıyor. Deniyor ki "Burası neresi?, festival İstanbul’da mı yapılıyor? Afyon’da böyle bir otel var mı? Böyle çağdaş modern bir otel termalde bir araya gelmiş, neresi orası?" şeklinde sorular soruluyor ve ben çok gururlanıyorum. Benim yaptığım işin temelinde başından beri bu vardı; Türkiye’ye hizmet. Ve bu sene biz Afyonkarahisar Klasik Müzik ve Caz Derneği Kültür ve Turizm Bakanlığı Büyük Ödülüne layık görüldük Sayın Cumhurbaşkanının teveccühü ile. Ve ödülün verilme sebebi ne biliyor musunuz? Afyon Caz Festivali..."

"Pan flütü Anadolu'da 3 bin yıl önce Frigler çalıyordu"

Pan flütün sesini henüz 5 yaşlarındayken ilk yurt dışındaki festivallerde duyduğunu söyleyen usta müzisyen Aydın Yavaş, aslında bu enstrümanın Anadolu'dan doğduğunu anlattı:
"Pan flüt, Anadolu'da 3 bin yıl önce Frigler döneminde çalınan bir enstrüman. Anadolu o kadar zengin uygarlıklara ev sahipliği yapmış ki... Örneğin arpın atası lir, Frig öncesi Hititler'den geliyor. Bu antik enstrümanları Türkiye'de çalan pek fazla yok. Dolayısıyla "Nereden aklınıza geldi bu enstrüman" sorusuyla çok karşılaşıyorum. 5 yaşlarında babam ve ağabeyim Almanya'da çalışıyorlardı. Yurt dışındaki festivallere gittiğimde oradan pan flütü aldım ve kısa sürede sahneye koydum. Ancak iyi hocalarla çalışmam gerekiyordu. O nedenle Romanya'yı komşu kapısı yaptım. Hedef, yaşayan efsane Gheorghe Zamfir'di. Zamfir'le uzun yıllar çalıştım. 20'nin üzerinde konser yaptım. 20 yılın üzerinde de dostluğumuz devam ediyor. Başka önemli hocalarım da oldu. Bu şekilde kendimizi geliştirmeyi ve pan flütü de tanıtmaya garet ediyoruz."

"Hitit dönemine ait enstrümanları yapıp Avrupa'yı dolaştık"

İlk Türk arpist, akademisyen ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) arp grup şefi Çağatay Akyol, hayatının 42 yılını geçirdiği arpla geçmiş ve gelecek projelerinden söz etti:
"Ailem iyi birer müzik dinleyicileriydi. TRT'de "Uykudan Önce" programının sinyali arpti. 3-4 yaşında kulağıma girdi bu ses. 7 yaşında annem blok flüt kursuna gönderdi. Daha sonra babam konservatuvara girmemi önerdi. 10 yaşında konservatuvar sınavına girerken kapıda iki kişi birbirine arpı anlatıyordu "tellidir, üçgendir" diye. Sınavda bana ne çalmak istediğimi sordular. Ben de keman dedim. Sağlak mı solak mı olduğumu sordular, ben de solak olduğumu söyledim. Solakların keman çalamayacağını söylediklerinde ben çok üzüldüm. Hocalardan biri "arp çalar mısın" dedi, ben de "çalarım" dedim, "Neye benziyor?" dedi, ben de kapıdaki konuşmaları hatırlayıp, "tellidir, üçgendir" dedim, "Aferin" dedi ve bütün hayatım o tahta parçasına bağlandı. Konservatuvarda 10 yıllık bir eğitim oldu. 42 yıldır çalıyorum. 19 yaşında Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'na (CSO) girdim. Konservatuvarda bir yıl sınıf atlamıştım. Alman hükümetinin DAAD bursunu kazandım ve bu bursla iki yıl Berlin Yüksek Müzik Akademisi'nde eğitim aldım. Türkiye'ye döndükten sonra bağlantılarımı koparmadığım için sık sık konserlere gidip geliyorum. Avrupa'da konserlerim devam ediyor. Önümüzdeki günlerde Polonya'da bir konserim var. Öte yandan Çorum Alacahöyük'te yapılan kazılarda arpın 3 bin 700 yıl önce bu topraklarda lir olarak doğduğunu gördük. Anadolu müziklerini icra etmek için "Arpanatolia" adında bir grup kurdum. 2008 yılında Hitit dönemine ait enstrümanları yaptırıp Avrupa'yı dolaştık."

"Bu coğrafyada güneş gibi parlayan bir festival"

Yaklaşık 13 yıldır Afyonkarahisar Caz Festivali'nde konserlerde yer alan Akyol, şöyle devam etti:
"22 yıldır süren Afyonkarahisar Caz Festivali'nde yaklaşık 13 yıldır yer alıyorum. Bu festival bu şehirde yaşamı değiştirdi. Anadolu'nun ortasında 22 yıldır devam eden böyle bir festivalin olması çok değerli. Bu coğrafyada güneş gibi parlayan bir festival. Çok kısıtlı imkanlarla, zorluklarla, büyük emeklerle yaşam mücadelesi verdi bu festival. Ben bizzat şahit oldum. Şimdi ise uluslararası alanda çok saygı duyulan bir festival haline geldi. Okullarda söyleşilerin yer alması çocuklara büyük kültürel değer katıyor. Yıllarca yaptık ve o çocuklar şimdi büyüdü, kendi çocuklarını getirmeye başladılar festivale. Aslında bu şehirde festivallerin rahat süregelmesi için bir salon yapılması çok iyi olur. Özellikle yerel yönetimlerin destek vermesi çok önemli."