​FED, DEFLASYON VE YENİ DÜNYA

Yusuf DİNÇ 22 Eyl 2017

Yusuf DİNÇ
Tüm Yazıları
FED'in son toplantısının ardından USD kuru global ölçekte artış gösterdi.

FED’in son toplantısının ardından USD kuru global ölçekte artış gösterdi. FED faizi sabit tutmasına rağmen önümüzdeki dönem için oluşturduğu algı politikası kurun artışında etkili oldu.

Ancak USD kurundaki artışlar dünyanın geneli üzerinde, girdi maliyetlerindeki artışlar nedeniyle enflasyonist etki yaparken güçlü bir ithalatçı olan Amerikan ekonomisi üzerinde kısa vadede deflasyonist etki yapmaktadır. Çünkü ABD’ye ihracat yapan ekonomilerin maruz kaldığı enflasyonist etki, ihraç mallarının kurdan kaynaklı fiyat azalışlarını karşılamamaktadır. Yani ABD’ye ihraç edilen mallar ucuzlamaktadır. Aynı durum Euro Bölgesi ekonomileri için de doğrudur.

Kriz sonrası gelişmiş ekonomilerin asıl sorunu olan deflasyon, FED’in algı politikalarıyla beslenmektedir. Böylece gelişmiş ekonomilerin krizden çıkışı, kurun artmasına neden olan her etki sonucunda ileri bir zamana sarkmaktadır. Bu ortamdan en büyük faydayı ise ABD’yi temel ihracat pazarı edinmiş olan Çin sağlamaktadır. Bu haliyle Çin, ABD’ye mal değil deflasyon ihraç etmektedir.

Diğer taraftan gelişmiş ekonomilerden ithalat pahalılaşmaktadır. Bu nedenle gelişmiş ekonomilerin ürünlerine talep azalmaktadır. Bu durum ABD ve AB ekonomileri için istihdamın artırılamamasına neden olduğundan iç talep desteklenememektedir. Talep yönlü daralmalarsa deflasyonu besleyerek krizi içinden çıkılmaz bir duruma sokmaktadır.

Bu etkiler ABD’li teknoloji şirketlerinin borsa değerleri üzerinden rahatlıkla okunabilir.

Ancak etki gecikmeli oluştuğundan FED, faiz kararı ile ilgili algı politikasını önce kurup her defasında ertelemektedir. Şimdi kurduğu algıyı da tekrar ertelemek durumunda kalacağı sene sonunda görülecektir. Bu durumda FED’in volatiliteden başka ürettiği ne kalıyor?

Gelişmiş ekonomilerdeki sarmal korumacı akımları besliyor. Bu durum, dünya siyasetini ve sosyolojisini de etkisi altına alıyor. Korumacılığın başarısı ise çok sınırlanmış durumda. Bu nedenle savaş gibi alternatif çıkış stratejileri geliştiriliyor. 

Dünya iktisadi tarihi, ekonomik daralmalara savaşla çözüm arayan örneklerle doludur. Ancak kendini finanse edebilecek bir savaş kalmadığı ile ilgili yeterli fikir sahibi olup olmadığımız tartışmalıdır. Artık para için savaşanların kazanması mümkün değildir.

Ekonomiyle ilgili paradigmanın değişmesi gerekmektedir. Üretim ucuzlayıp, kolaylaşmakta ve belli merkezlerde toplanmaktadır. Artık insanlar arasında servet dağılımını sağlamak için meslekleri kullanamayacağımız bir dünyaya doğru ilerliyoruz. Ortaklık modelleri ve zekât tipi sosyal vergilerin ön plana çıkacağı bir dünya oluşmakta. 

Bu okumayı yapamayanlar kendileriyle beraber diğerlerine de zarar verip yok olup gidecektir. Çünkü modern insanı örgütleyen iktisadi menfaatleridir. Bu menfaatlerin edinilmesi veya korunması amacıyla bir arada yaşamayı kabul etmişlerdir. Modern insanı millet edinmiş olanlar, ekonomilerini kaybettiklerinde kendileri de yok olacaktır.

Şimdi iç değerlerimize dönme ve dünyayı da döndürme vaktidir.