​DİYANET İŞLERİ

Yusuf DİNÇ 04 Ağu 2017

Yusuf DİNÇ
Tüm Yazıları
Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye Cumhuriyeti'nin en önemli kurumlarındandır.

Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli kurumlarındandır. Varlığı Cumhuriyet öncesine dayanır. Şeyhülislamlık kurumu kadar eskiye. Hem toplumun ihtiyaçlarına hem devletin idaresine katılır. 

Bugünkü hüviyetini kazandığı ilk Kanun’da ‘İslam dininin itikat ve ibadet alanıyla ilgili işleri yürütmek ve dini kurumları idare etmek’ görevi verilmiştir.

Böylesi önemli görev yüklenen kurum daha sonrasında dışlanmıştır. Neredeyse tüm kadrosu boşaltılmış ve kadük bırakılmıştır. Bu dönem 1950’ye kadar sürmüştür. Ahmet Hamdi Akseki Hocanın reislik yaptığı döneme yani. Ahmet Hamdi Akseki hoca Deniz Lisesi’nde Akaid-i Diniye dersi muallimliği de yapmıştır. Tabi bu dönemler Cuma namazı kılmamanın disiplin cezası sayıldığı dönemlerdir. Sonraları Necip Fazıl’ın, Nazım Hikmet’in, Yahya Kemal’in de mensubu olduğu okulun nerelere savrulduğunu biliyoruz. Neyse. Akseki Hocanın döneminin sonunda Menderes hükümeti ile Diyanet’e sorumlulukları iade edilmiştir.

Fakat 1950 öncesi dönem Cumhuriyet’in bu önemli kurumunun sadece kadük bırakıldığı dönem değildir. Aynı zamanda toplum tarafından dışlanan kurum hüviyetinin kırıldığı 2010’lara kadar süren bir ortamın da başlangıcıdır. İslamcısından sosyal demokratına neredeyse tüm toplum kesimleri Diyanet’e adeta düşmandır. Dışlamıştır. Sahip çıkmamıştır. Merhaba dememiştir. Katkı yapmamıştır. Bu tavra karşı güçlü bir itiraz da gelişmemiştir. Sahip çıkılmadıkça da eleştiriler büyümüştür. 

Alanım olmadığı halde bilen bilmeyen herkesin Diyanet hakkında fikir beyan edebildiğini görüyorum. Son dönemde Diyanet karşıtlığının kırılmış olduğu hissedilse de toplumun tamamının sahip çıktığı bir kurum olması için hala yapılacak işler bulunduğu anlaşılıyor.

Mesela Diyanet, iktisadi olarak toplumdaki rolünü tam aktarabilmiş değildir.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın iktisat alanında ele alınması önemlidir. Faizsiz finans kurumları ve faizsiz ekonomik model tartışmaları anlamında global ölçekte yer tutan Türkiye’nin, stratejik hedefleri içerisinde Diyanet’in önemi büyüktür.

İstanbul Finans Merkezi stratejisi Türk ekonomisine faizsiz fonların cezbedilmesi üzerine geliştirilmiştir. Bu kapsamda Türkiye Varlık Fonu ortaya çıkarılmıştır. Kamu katılım bankaları kurulmuştur. BDDK tarafından hazırlanan Faizsiz Finans Kanunu taslağı ile önemli bir çıkış yaşanması beklenmektedir. Faizsiz finans Türkiye’nin global rekabette yer tutabileceği en etkili kozlarından birisidir. 

Bütün bu özelliklerine rağmen faizsiz finans kuruluşlarımız uluslararası ölçekte kabul edilirliklerini İngiltere’deki Citibank’ın Fetva Kurulu’ndan sağlamaktadır. Tahkim sorunları İngiltere’de bir Hristiyan din adamının yöneticisi olduğu faizsizlik konularında uzmanlaşmış fakihlerden oluşan bir tahkim kurumunda giderilmektedir. Seküler ekonomik modelin kurumsallaşma yokluğunun kaynağı olduğu ironiyi daha fazla işletmeye gerek yoktur.

Diyanet, faizsizlik anlamında güçlü ve örgütlenmiş olmalıdır. Bu konuda yatırım yapmalıdır. Türkiye’de ve dünyada bu alanda örgütlenmiş ve örgütlenecek diğer kuruluşlarla işbirliği halinde olmalıdır. Lamı cimi yoktur. Ribanın resi bası olmamalıdır. Ekonomik sekülerizmin prangaları artık kırılmalıdır.

Boşalan başkanlık kadrosuna istenen ve beklenen özelliklerinin yanında faizsizlik alanında da çalışmaları olan bir ismin atanması Türkiye’nin ekonomi alanında stratejik hedefleri açısından önemlidir.