BEDEN DİLİMİZ

Dr. İlhami FINDIKÇI
Tüm Yazıları
​Güzelim dünyamız giderek bir kavga sahnesine dönüşüyor.

Güzelim dünyamız giderek bir kavga sahnesine dönüşüyor. İç dünyamızdaki kargaşa, başkalarıyla iletişimimizi, toplumsal kargaşalar iç iletişimimizi bozuyor. Bu karşılıklı etkileşim, iletişim kazalarımızı kartopu misali büyütüyor.

Evde, iş yerinde, sokakta iletişim kuramayan insanların elinde iki seçenek kalıyor: Ya karşısındaki ile ya da kendisiyle kavga etmek. Yani iletişim kazası ya aktif ya da pasif saldırgan bir davranışa yol açar ki her iki sonuç da sıkıntı getirir. 

Sağlıklı bir iletişimde beden dilinin öncelikli bir yeri olduğu artık biliniyor.

Sözel iletişimde içerik, istenen biçimde yönlendirilebilir. Halk arasında “Dilin kemiği yok” denmiştir. Hâlbuki bedenin kemiği var. İnsanlar özellikle iş ortamında yüzde 70 sözel, yüzde 30 sözel olmayan iletişimi tercih ediyorlar. Oysaki günlük kullanımın tersine sözel iletişim yüzde 30, sözel olmayan yüzde 70 oranında etkili olmaktadır. Bu, daha az kullanılmasına rağmen daha etkili olan beden dilinin maharetidir.

Sözel olmayan iletişim; bir bütün olarak vücudun, el, kol, bacaklar ve kafanın duruşu, özellikle kafa ve yüz bölgesindeki jest ve mimikleri içerir. Kişilerin duruşları, hareketleri, jest ve mimikleri, onları tanımamız için gerçekten önemli veriler sağlar. Karşımızdaki kişileri değerlendirirken söylediklerinden çok, beden dillerinden algıladığımıza önem veririz. Bazı insanların bu konuda başarılı oldukları, özellikle liderlerin beden dillerini çok iyi kullandıkları bilinmektedir. 

Beden dilini kullanmada temel kişilik özelliklerinin belirleyici rolü olduğu unutulmamalıdır. Örneğin içe dönük eğilimi ağır basan, çoğunlukla asık suratlı, uzun boylu, ince yapılı ve bireysel çalışmayı tercih eden kişilerin, jest ve mimikleri daha donuk olabilmektedir. Buna karşılık genellikle orta boylu, yapılı bir vücuda sahip, gülmeyi ve yemeyi seven, arkadaş canlısı tipik dışa dönüklerin, daha renkli jest ve mimikleri olduğu bilinmektedir. Diğer yandan insan ilişkilerinde daha rahat ve girişken olan bireylerin, kişisel ve sosyal alanları daha genişken diğerlerinin daha dardır. 

Beden dilindeki başarı doğuştan mı gelir, sonradan öğrenilebilir mi? Bu durum, akademik alanda tartışılmaktadır. Şu kadarını söyleyelim ki beden dilinde başarılı olmanın arkasında genellikle genetik yatkınlık vardır. Ancak bu genetik potansiyelin, sonradan alınan eğitim ve çabayla beceriye dönüştürülmesi mümkündür. Esas acıklı durum, genetik bir yatkınlık olmasına rağmen bunun farkında olmayıp bu potansiyeli avantaja dönüştürememektir. Bildiğimiz, tanınan kimi yönetici ve liderlerin bu potansiyellerini yeterince kullanamadıklarına tanık oluyoruz.

Çok önemli mesajlar verdiği halde beden imajıyla bunu desteklemeyen konuşmacılardan sıkılıyoruz. Mesajları güçlü olmadığı halde, bedeni, jest ve mimikleriyle hâkimiyet sağlayanlardan da etkileniyoruz. 

Sonuç olarak beden dilini kullanmak kişisel bir beceridir. Kullanabilmek başarı, kullanamamak başarısızlık getirir. Konumu ne olursa olsun insanların evde, iş ortamında, toplumda sözleri kadar beden dillerine de hâkim olmaları önemlidir. Özellikle, bir grup insanı aynı amaçlar etrafında toplayan yönetici ve liderler için beden diline hâkim olmak çok daha gereklidir. Çünkü, kendini en verimli biçimde ifade etmede sözel olmayan iletişimin belirleyici rolü vardır. Bu konuda başarılı olmak için konu, ortam ve karşımızdaki kim olursa olsun doğal olmak, iyi niyetli ve işini yaşıyor olmak, göstermelik jest ve mimiklere girişmemek, gelişime açık olmak, iyi bir gözlemci olmak, kendine ve başarıya inanmak öncelikle sayılabilir.

Son olarak bazen karıştırılan hâl dili ile beden dili arasındaki ince ayrıntıya da değinmek isteriz. Beden dili, vücudun çevreye verdiği daha somut, gözle görülebilen, sonuçları anında fark edilebilen maddi iletimleridir. Hâl dili, daha metafizik ve tasavvufi bir kavramdır. Beden dilini kapsar ama onunla sınırlı olmayıp beden ve ruh ile bir bütün olarak verilen tüm mesajları içerir. Yaşamı, alışkanlıkları, davranışları, duruşu ile kâinatın küçük bir numunesi olan insan da her varlık gibi hâl dili ile bir şeyler söyler aslında. Ne mutlu insanı okuyabilenlere.