Porto'dan bir yıllığına kiralanan Kamerunlu futbolcu Vincent Aboubakar Rizespor ve Kayserispor karşısında sıfır çekince denilmeyen kalmamıştı desek abartmış olmayız. Yapılan en acımasız haberlerden biri Abaubakar'ın artık umutsuz vak'a olduğu, ona ancak 45 dakika tahammül eden Şenol Güneş'in umudunu kestiği yerine ara transferde bir golcü alınacağı şeklindeydi. 

Napoli maçı Allah muhafaza yenilgi ile bitmiş olsaydı kim bilir daha neler söylenecekti. Ne var ki, ne zaman bakacağını ne zaman atacağını iyi bilen Kamerunlu yıldız Beşiktaş'ın futbol tarihine adını yazdırdı. Çünkü Beşiktaş ilk defa İtalyan takımı karşısında deplasman galibiyeti yaşadı. Ülkemize büyük sevinç yaşatan Aboubakar'ı ve Beşiktaş'ı ne kadar tebrik etsek yine de az... 

Maçta hakemin kararları siyah-beyazlı yönetici, teknik adam ve taraftarları kızdırdı. Ancak asıl yapılan seyircimize ve Beşiktaş kafilesine idi. Bunları Başkan Fikret Orman UEFA yöneticilerine iletti. Yaşananları görenlerden değiliz ancak genç yöneticilerden Candaş Tolga Işık'ın BJK TV'sine söylediği "Bunun bir de İstanbul'u var. Biz efendiliğimizi bozmadık bozmayacağız ama onlara bir de İstanbul rövanşı olduğunu hatırlatıyorum" derken ki sinirsel gerilimi çok acı şeyler yaşandığının net göstergesi... 

Beşiktaş'a skoru 1-1 yapan golü atan Mertens'in taraftarlarımıza yönelik dirsek gösterisine hayli kızmıştık ama bizim hıncımızı Aboubakar onlardan güzel çıkardı. 

Şenol Güneş milli takımla yaptığı süper çıkışı Beşiktaş takımıyla da sürdürüyor. Tebrik etmek lazım. O futbolcuları kazanan bir teknik adam kaybetmeyi farklılık olarak görenlere hatırlatmakta yarar var. 

Beşiktaş kasasını dolduracak paraları kazandı. Para çok da önemli değil. Tabii ki hepimize lazım ancak para bulunmayacak bir şey değil ama İtalyanlara yaşatılan o kabus o müthiş başarı ve İstanbul'a mutlu dönüşün gururu çok büyük. Bu yaşatılan zaferi bu sevinci ölçecek para henüz yok... 

Aboubakar'ın daha önce Dinamo Kiev'e de iki gol attığını hatırlatalım ve sözü şöyle bitirelim:

Gollerinle Beşiktaş'ı gruptan çıkar Ebubekir... Aksi halde Gomez'i unutamayacağız... 

Kaleci Fabri'den Necip'e Tolgay'dan Q7'ye Adriano'dan Gökhan İnler'e kadar her birini kutluyoruz. Caner kardeşimize de "Aman dikkat" diyoruz böyle maçlarda hakemler "Penaltıyı çalar" hatırlatması yapıyoruz... 

Arda Turan oynuyor büyülüyor 

Türkiye onunla gurur duyuyor  

NTV Spor'da Barcelona'da en çok koşan iki futbolcudan birincisinin Pique olduğu ikincisi ismin ise Arda olduğu haberi verilirken Fuat Akdağ ile Mehmet Demirkol birbirlerine bir süre baktıktan sonra kısa bir sessizlik yaşadılar. Ardından iki güzide meslekdaşımızdan biri "Terim'in korkusu buydu" dedi diğeri "Çok başarılı çok" diye ekledi. 

Milli Takım'a seçilip seçilmemek artık hiç önemli değil Arda... Sakın duruşunu ve kaliteni bozma... Aliya İzzet Begoviç'i o sözlerini hatırlatmana benzetmene de gerek yok. Çünkü sen orada başarılı oldukça bazıları üzülse de bu millet sevinecektir. Bu millet sevdiğini hep sever, sevmediğini günü gelir sevmesini de bilir ama aşık olduklarından vaz geçmez. İşte sayın Cumhurbaşkanı ve ona gösterilen sevgi seli... İşte Arda deyince "Dışardaki en büyük gururumuz" diyenler... 

Asalet ve kalite analardan geçer. Bu  büyük özellikler elbise değil ki, her bedene uydurulsunlar. Senin kaliten, sıcaklığın, kaliten ve hepsinden önemlisi asaletin hepimizi mutlu ediyor. 

Varsın istediklerini alsınlar istemediklerini almasınlar. 

Varsın seni milletten özür dileme şartına mahkum etsinler. 

Bu millet seni seviyor. Hem de karşılıksız... Daha ne olsun... 

Trabzon'da balık tükendi mi? Suk'a Koreli aşçı aranıyormuş

Uzak doğuluların beslenmelerinin ana menüsü balıktır. Bunu bilmeyen yok. Oralara buralardan gidenler de balık seviyorlarsa hiç bir problem yaşamazlar. 

Hızla kilo kaybeden ve sık sık rahatsızlanan Koreli futbolcu Hyun Jun Suk'u kazanmak için vatandaşı bir aşçı alınacağı yolunda haberler yayılıyor. Şimdi Suk eğer Trabzon'da hamsi, balık gibi şeyleri tercih etmeyip kıymalı pide, pilav üstü döner gibi yiyeceklere takılırsa hastalanması gayet normal. Ama balık tercih edeceğini tahmin ettiğimiz Suk'a özel aşçıya gerek yok. Onlar balığı bizim gibi iyi kızartmazlar. Trabzonspor'un yemeğini hazırlayan görevliler balığı ateşe şöyle bir gösterip geri çeksinler bakın Suk nasıl hapur hupur yiyecek. 

Sebze ise en tazesi yine Trabzon'da. Yani kiralık olarak Bordo-Mevili takıma Porto'dan gelen Suk'un bu kadar çok seçenekler arasında aç kalıp kilo verdiği gibi suçlamaların mesnetsiz olduğu açık... 

Porto'nun güneşi Trabzon'un yağmuru sorun ise... 

E kardeşim gelmeden google'a bak ya da bir bilene sor... Nereye geldiğini bilmende fayda var...

O mavilik o yeşillik yağmur olmadan mümkün mü?

Galatasaray seyircisini yeniden kazandı

Artık sadece sahasına ve maçlarına değil özel imza günlerine de seyircisini çeken Galatasaray'ın yükleşinin ardındaki kişi şüphesiz Riekerink... Tabii ona destek veren ve güvenen Başkan Dursun Özbek ve yönetim kurulu... Sayın Özbek'i öncelikle Levent Nazifoğlu'na verdiği aktif sorumluluk için tebrik etmek isterim. Nazifoğlu sadece Galatasaray için değil Türk futbolu için de büyük bir kazanç. Ağzından gereksiz laf çıkmıyor ve doğrular onun dilinde sanki... 

Riekerink ile uzun yıllar devam edeceklerini söyleyen Nazifoğlu takımının şampiyonluğa ulaşması adına yıldız oyunculara gelen transfer tekliflerine de hayır dediklerini vurguluyor.

Ve oynayan futbolculara ne kadar fazla güvendiğini de "Ara transferde oyuncu almayacağız" diyerek özetliyor. 

Riekerink ile gençlerin takıma kazandırılması projesini destekleyen Galatasaray yönetimi cumartesi günü yapılacak Divan toplantısında üyelerden destek bulursa iyi olacak.