Birinci Dünya Savaşı, Osmanlının sonu oldu ama bu yenildiğimiz anlamına gelmesin. Irak cephesindeki Kut Zaferimizin 103. yılını idrak ettik. Hemen her cephede sonuna kadar mücadele etmiş ordularımız vardı.
Bu mücadele azmi sayesinde Anadolu’da tekrar toparlanarak istiklal mücadelesi verilebildi. Kuşkusuz toplum olarak her konuda aynı görüşte değiliz. Ama şu anda birlikteyiz ve yarın için geçmişten ders almak zorundayız. Birinci Dünya Savaşı’nın ardından Türkiye’nin çıkardığı en büyük ders milli bir ekonomiye sahip olmanın bağımsızlık için gerekli olduğuydu. Bunun için demiryollarının millileştirilmesinden kabotaj haklarının kaldırılmasına varıncaya kadar birçok adım atıldı. Elde kalan topraklarda geride kalan imparatorluk bakiyesi ile yeni bir millet teşkil edilmeye çalışıldı. O kadar geniş coğrafyadan sökülüp gelmiş insanlar büyük bir azimle yeni bir gelecek inşa etmeye koyuldular. Enver Paşa’nın kardeşi Nuri Paşa silah sanayiine, demiryolcu Nuri Demirağ da havacılık sektörüne al attılar. İkisi de rüzgara karşı yürürken muvaffak olamadılar, olmadı. Üretim özellikle savunma sanayii bağımsızlığı başka bahara kaldı. Türkiye zaman kaybetti. Ama Türkiye nerede ne zaman kiminle yan yana kiminle de karşı karşıya savaştığını unutmadı. Hafızasına kaydetti. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Irak’a yaptığı ziyaretini Kut Zaferine denk getirdi ve orada Türkiye’ye sevgi besleyen aşiretlerden birinden anlamlı bir hediye geldi: Bir tüfek.
Bu tüfek sadece bir tüfek değil, tarihi bir tüfek. Sadece tarihi bir tüfek değil, Kut Savaşı’nda yer almış bir tüfek. Anlamı büyük, değeri yüksek. Irak içinden geçtiği zor zamanda şunu diyor: Bizim yanımızda kimin olduğunu da kime karşı mücadele verdiğimizi de unutmuyoruz. Bu silah ateş almasa da zihnimizi ateşlemeyi sürdürüyor.
Aynı zamanlarda İstanbul’da savunma fuarı var ve insansız hava araçlarına monte edilmiş havadan ateş edebilen yerli yapım tüfekler dahil birçok yerli ve milli ürün görücüye çıkıyor. Tüm dünyaya savunma sanayi satışlarımızın arttığı bir dönemde moralimiz yüksek ve geçmişimiz hedeflerimizi de gösteriyor.
Kendi tüfeğimizi ürettiğimizi, üretebildiğimizi ve bizi tüfekle vuramayacaklarını görenler şimdi cepheyi değiştirmeye karar veriyor. Almanya, İngiltere, Fransa ve ABD medya güçlerini birleştirerek sözüm ona bağımsız medya girişimlerini duyuruyorlar. Niyetlerinin gündemi saptırmak ve bağlı bulundukları devletlerin ajandalarını tahkim etmek olduğu aşikar. Tıpkı yerli savunma sanayii gibi dünya çapında rekabet edebilecek medya gücüne de sahip olmamız gerekiyor. Akıllı hareket eden ve kuklayı değil kuklacıyı hedef alabilecek basiretli medya anlayışına. Yok mu? Yetersiz olduğu çok açık ortada. Lüzum duyduğumuz şey kiminle kime karşı mücadele ettiğimizi asla unutmamak ve kendi silahımızı kuşandıktan sonra gücümüzü tüm dünyaya göstermek.
Kut Zaferi’nin yıldönümünde açılan yeni cepheye, medya cephesine uygun silahlarımızın olup olmadığını bir defa daha kontrol etmeliyiz. Bu arada, Kut cephesindeki müttefikimiz Almanya şimdi fikir değiştirmiş görüyor.