​KARMA EĞİTİM

Şafak ORTAÇ 26 Tem 2023

Şafak ORTAÇ
Tüm Yazıları
Cumhuriyet öncesi kız ve erkek çocuklarının eğitimi sıbyan mekteplerinde veriliyor. Eğitim teşvik edilse de bu mekteplere gitmek mecburi değil. Çok özetle Tanzimat öncesi durum genel olarak bu şekilde.

Cumhuriyet öncesi kız ve erkek çocuklarının eğitimi sıbyan mekteplerinde veriliyor. Eğitim teşvik edilse de bu mekteplere gitmek mecburi değil. Çok özetle Tanzimat öncesi durum genel olarak bu şekilde. 

Daha sonraları toplumda meydana gelen ufak da olsa değişim çabaları bu alanda kendini ortaya koyuyor. Avrupa'daki emsallerine bakarak kız çocuklarının eğitimde geri kaldıkları bazı aydınlar yazarlar ve devlet adamları tarafından dile getiriliyor. Gazeteler ve dergilerde konu hakkında yazılar yazılıyor. Neyse ki dönemin padişahı Sultan Abdülmecid'in izniyle kız Rüşdiye mektepleri açılıyor.  Hatta aynı tarihlerde Darülfünun yani Üniversite kurulmasına da karar veriliyor. İlk kız rüşdiyesi 1859’da İstanbul’da açılıyor. Adı Cevri Usta İnas Rüşdiyesi. Ancak bunun hemen öncesinde daha önce beraber okuyan kız ve erkek çocukları 1847’den itibaren sıbyan mekteplerinde ayrı okutulmaya başlanıyor. Kız rüşdiyeleri zamanla sayıca artsa da erkek okullarına göre hem okul hem öğrenci sayısı olarak geride kalıyor. Hatta o yıllarda bir özel paralı kız okulu kurma girişimi talep yetersizliği nedeniyle açılamıyor. Ancak yazılanlara bakılırsa genel olarak kız çocuklarının okula gönderilmesi konusunda aileler isteksiz. Bu konuda pek çok yazı kaleme alan dönemin aydınları ailelerin isteksizliğinde özellikle annelerin eğitim eksikliğinin önemli bir rol oynadığına dikkat çekiyorlar. Annelerin ve genel olarak toplumun kız çocuklarını gelecekte sadece evinin kadını, çocuklarının annesi olarak gördüğünü ev işleri, temizlik ve çocuk bakımı dışında pek de bir şey öğrenmeleri gerektiğine inanmadıkları yazılıyor. Ancak konu çocuk bakımına geldiğinde bile annelerin bilgi eksikliğinin pek çok soruna yol açtığı konusunda dikkat çekici bilgiler yer alıyor. 

Öte yandan Tanzimat öncesi azınlık ve yabancı kız okullarına bakınca pek çok okulun olduğu görülüyor. Kaynaklara göre 1839’da İstanbul’da Fransızlara ait 19 kız okulu var. 1871’de yine İstanbul’da Amerikan Kız Koleji açılıyor. Yabancı okullarının eğitimi ilk ve orta öğrenim düzeyinde. Bazı varlıklı Türk aileleri de kızlarını eğitim almaları için bu okullara gönderiyor. 

Kız rüşdiye mektepleri açıldıktan hemen sonra eğitim verecek kadın öğretmen bulunamaması soruna yol açıyor. Mekteplerin erkek öğretmenleri yaşça olgun ve ‘yüksek ahlaklı ‘ kişiler tarafından seçiliyor. Nedeni bu okullara giden kız öğrencilerin örtünme yaşında olmaları. Erkek öğretmenlerin ‘okula kabul şartları’ dönemi bir bakıma özetliyor gibi.  Hal böyle olunca ilk kız öğretmen okulu 26 Nisan 1870 ‘de açılıyor. Adı Darülmuallimat. Kadın öğretmen yetiştirmek şart oluyor yani sizin anlayacağınız. 

Tüm bunları geriye dönüp şöyle bir bakmak için yazmak istedim. Düşünün kız çocuklarının eğitimi bir yana dursun erkek çocuklarının eğitiminin bile sıbyan mektepleri üzerine pek geçemediği bir zamandan bahsediyoruz. Ancak kız rüşdiye okullarının açılması kısa sürede bir dizi başka gelişmeye sebep oluyor. 

Cumhuriyet öncesi karma eğitime ilk geçiş olarak görülebilecek olan ise 1914 yılında kadınlar için açılan ilk yüksek öğretim kurumu olan İnas Darülfünunu. Okul 1918-1919 öğretim yılında İstanbul Darülfünunu binasına taşınınca kız öğrenciler burada erkeklerle birlikte aynı binada eğitim alıyor. Bunu 1921 Fen ve Edebiyat 1921-22 Hukuk 1922-23 Tıp fakültelerinin kız öğrenci alması izliyor. 

Cumhuriyet’in kurulmasından sonra 1924’de kabul edilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile önce ilkögretim ardından da ortaöğretimde karma eğitime geçiliyor. 1973’de kabul edilen yasayla karma eğitim Türk Milli Eğitiminin temel ilkelerinden kabul ediliyor. Son yapılan düzenlemeyle 2000-2001 öğretim yılında tüm okullarda karma eğitim zorunlu hale getiriliyor. Uygulamada ise halen Kız Meslek Liseleri Kız Anadolu İmam Hatip ve Kız ve Erkek Meslek liseleri mevcut. 

Burada yer alan bazı bilgileri aktarırken Türk Milli Eğitim tarihi ile ilgili değerli çalışmaları olan eğitimci Prof. Dr. Yahya Akyüz’ün konuyla ilgili yazdıklarını okuma fırsatı buldum. Tanzimat öncesi ve sonrası kız çocuklarının eğitimi ile ilgili kıymetli bilgilerinden faydalandığım Akyüz dönemi de ayrıntılı bir biçimde aktararak anlamayı kolaylaştırmış.  İlk rüşdiye mektepleri anlatılırken okulların sayıca az olması sebebiyle bir kız öğrencinin yaşadığı semte kız rüşdiyesi talep ettiği yazının yer aldığı ayrıntılı bilgiler bence oldukça değerli. 

Burada durup neredeyse Osmanlı dönemiyle başlayan karma eğitime Cumhuriyet'in kazanımları da eklenince kız çocuklarının eğitimi konusunda geldiğimiz noktayı iyi tahlil etmek zorundayız. 

Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin’in kız okulları açılabilmesi ile ilgili açıklaması üzerine benim de söylemek istediklerim var. Konuya gerekçe olan bazı ailelerin kız çocuklarını karma eğitim sebebiyle okula göndermekten çekinmesi ise aileleri konuyla ilgili bilinçlendirmek hatta teşvik etmek devletin öncelikli görevidir diye düşünüyorum. Ailelerin çekinceleri sebebiyle kız okullarının açılması bence çözüm olmamalı. Bakanın açıklamasının hemen ardından bir siyasi parti lideri de kadın üniversiteleri ve kadın hastanelerinin açılması gereğinden söz etti. Bu böyle sürer gider bana göre. Önce bir iki tane derken toplumu kadın ve erkeklerin sosyal olarak ayrıştığı bir düzene götürecek olmasından yola çıkılarak yapılan eleştirilere katılıyorum. Kadını ve erkeğiyle yüzyılı aşkın süredir pek çok alanda olduğu gibi eğitimde de bir arada olan bir toplumun kadın ve erkek olarak her ne sebeple olursa olsun ayrılmaması gerektiği kanaatindeyim. 

Gerek siyasiler gerek ise toplum önündeki aydın ve yazarların bu konularda açıklama yapmadan önce daha hassas davranmaları toplumun yarısını oluşturan biz kadınların yararına olacaktır diye düşünüyorum.