FUTBOLUMUZUN EKSİĞİ

Mehmet Arif DEMİR
Tüm Yazıları
Sakallı Celal'in dediği; "bu kadar cehalet ancak eğitimle mümkündür" tespitinden yola çıkarsak; Türk futbolunda son yıllarda yaşananların her memlekette görülebilen, kendiliğinden oluvermiş, insan hatalarından kaynaklanan, "masum" beşeri hatalar ve yanlışlıklar olduğunu düşünenlerin sayısı günden güne azalıyor. Mefhum-u muhalifinden bakarsak da bunların hayatın olağan akışı dışında yaşanan "şey"ler olduğunu düşünen hayli büyük bir kitle var.

Bu yönetemeyiş krizi öyle bir hâl aldı ki Riyad’daki Süper Kupa öncesinde ve sonrasında yaşananların üzerine muhtemelen akademide en az beş farklı branşta (spor sosyolojisi, yönetim bilimi, organizasyon, etik değerler, siyaset)  tezler yazılıp konu bilimsel olarak da irdelenecektir muhakkak..

Gelen haberlere bakılırsa bugün Riva’daki TFF YK toplantısında seçim kararı ilan edilecek. İşin bu noktaya gelmemesi için mevcut TFF yönetimi çok uğraştı, hatta kulağının üstüne yattı bile diyebiliriz ama en nihayetinde Devlet Bey de topa girince, onlar için  “deniz bitti uşaklar”

Mevcut durumda sistemin doğru işlemesi için “balans ve denge” görevini deruhte eden Devlet Bey’in “Türk futbolunda olmayan sadece futboldur” şeklindeki veciz ifadesinden sonra TFF için seçimli olağanüstü kongreden başka bir çıkış kalmamış oldu.

Aslında futbolumuzda sadece işleyişte sıkıntı yok, sıkıntı sistemle ilgili. Sistemi oluşturan tüm element ve komponentlerin elden geçmesi lazım. Federasyonların seçimlerini düzenleyen delege sisteminden, kongrelerin yapısına ve yapılışına kadar, Merkez Hakem Kurulu’nun oluşumundan Disiplin ve Tahkim Kurullarının bağımsızlığına kadar el atılması gereken o kadar konu var ki Devlet Bey’in tespitini haklı çıkaran.

Öncelikle Federasyon Başkanlarının ve yönetim kurullarının iş dünyasından gelen iş insanlarından değil de spordan, futboldan gelen profesyonellerden oluşması seçeneğini öncelememiz lazım Türk Futbolunun “bekâ”sı için. Olmuyor işte, merhum Hasan Doğan’dan sonra ikinci bir Hasan Doğan bulmak için kaç yıldır kaç kişi “tensip” edildi olmadı. Çünkü futbol yönetimi sporun içinden gelmiş farklı nosyonları taşıyan farklı disiplinlerden beslenmiş, sportmen ve centilmen özellikleriyle adil ve “tarafsız” kişilerce yapılıyor dünyanın diğer medeni memleketlerinde.

Yönetim Kurulları da diğer kurullar da takımlara kote edilmiş angaje üyelerden değil; iş bilen, sorun çözen, adil ve tarafsız insanlardan oluşmadan evrensel futbol âleminde söz sahibi olmamız, rekabetçi ve geliştirici bir futbol ülkesinden bahsedebilmemiz mümkün olmayacaktır.

Futbol maçlarının saha dışı etkenler yüzünden hakkaniyetle sonuçlanmadığına dair onlarca yüzlerce hatalı hakem kararı, VAR ve AVAR’ın çifte standartları yaşanırken, maç alabilmek ve gelir elde edebilmek için birilerini mutlu edecek kararlar veren değil gördüğünü çalabilen, vicdanı ile cüzdanı arasına sıkıştırılmamış yeni ve genç bir hakem kuşağına ihtiyaç var ilk önce.

Altyapıya özen gösteren, önem veren, yetenekli Türk evlatlarını sistematik olarak geliştiren ve yetiştirdiği tüm futbolcuları dünya üzerinde “konvertibl” bir rekabette yarıştırabilen günler şimdilik bize oldukça uzak. Bir müddet daha Arda Güler’le Kenan Yıldız’la falan idare edeceğiz elimizdeki nadide mücevherler olarak.

Konuyu kişilerden ve kişilerin bireysel performanslarından çıkarıp başarıyı sistematize olarak üreten, sürdüren bir biçime eviremezsek daha çoook federasyon başkanı gelir gider bu memlekette ve hiçbir şey değişmez maalesef. Özlenen yağışlara kavuşurken hepimize sağlıklı günler dileklerimizle.