​DOLAR KURU

Yusuf DİNÇ 12 Eyl 2017

Yusuf DİNÇ
Tüm Yazıları
Trump'ın seçiminden bu yana Amerika'daki en tartışmalı kurumlar istihbarat örgütleriymiş gibi gözükse de yeni ABD başkanıyla farklı bir kurumun arası pek iyi değil.

Trump’ın seçiminden bu yana Amerika’daki en tartışmalı kurumlar istihbarat örgütleriymiş gibi gözükse de yeni ABD başkanıyla farklı bir kurumun arası pek iyi değil. Bu kurum dünyadaki belirleyici merkez bankalarının en önemlisi FED...

Trump propaganda süreci boyunca en sert tavrını FED’e karşı göstermişti. Sonrasında ise FED’in faiz artırım kararının, yeni ABD başkanının piyasadan kabul gördüğü anlamı doğuracak olması nedeniyle uzlaşmışları oynadılar. 

ABD’de ekonominin kriz sonrası normale dönmüş olmasının temel göstergesi enflasyondaki artıştır. Bu durum bizim alışık olmadığımız bir haldir. Bir ekonominin enflasyonun yükselmesini ummasını anlamanız için deflasyonu bilmeniz gerekir. Yani fiyatların sürekli düştüğü ortamı. Bu durumda iç piyasa biter. Zaruri mallar dışında alış-verişe ihtiyaç yoktur. Çünkü zaman içinde aynı mal daha düşük bir fiyata satın alınabilir. İstenmeyen bir haldir. Ekonomide çarkları döndüren olgu enflasyondur. Yani fiyat artışları. Elbette ekonominin ihtiyaç duyduğu ılımlı bir enflasyondur. Yüksek enflasyon değerleri de deflasyon kadar zararlıdır. 

ABD’nin ulaşmaya çalıştığı enflasyon değeri %2-3 seviyesidir. Enflasyonda artış olacağı sinyali ise FED’in faiz artırım kararlarından okunur. Bu nedenle FED’in faiz kararları ABD ekonomisinin gidişatı hakkında fikir vermektedir. Trump, sıkıntılı politik pozisyonunu ancak ekonomideki iyileşmeyle telafi edebileceğini düşündüğünden FED ile kavgasını örtmektedir. İş adamı kimliğini de bu nedenle ön plana çıkarmaktadır. Trump, politik olarak FED’den faiz artırım kararı çıkmasını siyasi geleceği açısından önemsemektedir. Gene de FED ile kavgası canlıdır. 

FED başkanı Yellen olsa da asıl yöneticisinin farklı kişiler olduğu düşünülür. Bunlardan birisi Yellen’in kocası Nobelli iktisatçı Akerlof’tur. Diğeri ise geçen hafta FED başkan yardımcılığı görevinden istifa eden ünlü iktisatçı Stanley Fischer’dir. Fischer, eski İsrail Merkez Bankası başkanıdır. IMF ve Dünya Bankasında yöneticilik yapmıştır. Bernanke, Mankiw, Romer, Bodie, Draghi, Mishkin gibi isimler öğrencisidir. FED’in asıl beyni olarak bilinirken istifa etmiştir.

Dolar kurundaki global azalışta FED’in faiz artırımının sene sonuna kalacağının düşünülmesi kadar Fischer’in istifası da etkilidir. FED para politikasını uzun süre önce terk etmiş ve algı politikası uygulamaya çalışmıştır. Bu tutumu çoğunlukla belirsizlik sonucu doğurmuş olsa da ABD ekonomisini krizin vurduğu diğer merkez olan Avrupa’dan daha iyi konuma getirmiştir. Ancak Fischer’in istifasından sonra FED ile ilgili belirsizlikler büyümüştür. Yellen’in ve dolayısıyla Akerlof’un da kalması beklenmez. 

Fakat FED’in faiz artırım beklentisinin ileriye sarkması, Trump-FED kavgası gibi etkenler sonucu USD kurunun değer kaybetmesi ABD ekonomisini ve genel olarak dünya ekonomisini olumlu etkileyecektir. ABD malları global ölçekte ucuzlayacağından ABD ihracatı olumlu etkilenecektir. Bu durum ABD’de enflasyonu besleyerek iç piyasayı canlandıracaktır. Dünyanın geneli ise enerji ve hammadde maliyetlerinde azalışlarla pozitif bir trend yakalayacaktır. 

Bu işten zararlı çıkacak olansa Avrupa’dır. Avrupa malları ABD mallarına göre pahalı olacağından Avrupa ihracatı negatif etkilenecek ithalatı ise büyüyecektir.

Kısa vadede USD kurunun düşmesi beklenir. Bu şartların pozitif etkisi ortaya çıktığında USD kurundaki düşüşün orta vadeye yayılması görülebilir. Haliyle parite açılacaktır.

Türkiye için dünyanın geneli gibi pozitif bir ortam gelişecektir. Diğer ekonomilere göreyse ilave bir avantajımız daha ortaya çıkacaktır. Türk ekonomisi genel olarak USD cinsinden girdi kullanır ve EUR cinsinden mal satar. Çünkü ana pazarı Avrupa’dır. Parite etkisiyle ihracatçının 2017 son çeyreğinde yüzü gülecektir.