​EMEK YOĞUN MU? SERMAYE YOĞUN MU?

Yusuf DİNÇ 27 Haz 2017

Yusuf DİNÇ
İktisadın ilkel sorusudur.

İktisadın ilkel sorusudur. Yıllarca tartışıla gelmiştir. Tam çözülecekken felek iktisatçılara oynamıştır oyununu... Üstelik hala bilimsel toplantılarda, siyasi tartışmalarda, panellerde, fırsat bulunan her yerde, sizin bulunduğunuz orada da yukarıdan konuşmalarla sermaye yoğun üretimin ekonomi için daha faydalı olduğu tartışılır. Meseleyi çok yönlü ele alanlar emek yoğun işlerin istihdama olumlu etkisini de göz ardı etmez.

Ancak dünya hızlı değişmektedir. Şu anda bulunduğumuz yere bizi getiren serüvenin başında ortalama bir ustanın günde sadece 20 çivi üretebildiğini unutmamamız gerekir. Bu değer bir makina için performans olmasa gerektir. Makinalar en az bizim kadar güçlüdür. Çok çeşitli alanlarda kullanılır. Nerede bulunsa yüksek randıman sağlanır. Bu bakımdan çok değerlidirler ama bunların da kusuru beyinleri olmamasıdır. 

İşte üretim modeli tartışmasını yapanlar tam da bu noktada kalmıştır.

Artık bu dünya o dünya değildir. Gayrı insanlar seçilmiş görevleri yüklenen müstakil beyinler yazmaktadır. Yani üretim modelleri içinde insanlara biçilen rol olan uzmanlık makinalar için içselleştirilmiştir. Bu sayede insanların uzmanlığı meselesi üretim süreçlerinde büyük oranda tartışılan ve yatırım yapılan alan olmaktan çıkmıştır. Makina çalıştırabilmeye indirgenmiştir. Bu çerçeveye biraz uzaktan bakmaya çalıştığınızda asıl üretilen şeyin yazılım olduğunu görürsünüz.

Yazılım matematik işidir. Birbiriyle ilişkili değişkenlerin bir konu üzerindeki etkisini hesaplayarak kodlamak hüneridir. Bilgisayar teknolojileri ile matematik kabiliyetimiz arttıkça daha çok ilişkiyi hesaplayabilir hale geldik. Böylece birden fazla görevin gerçekleştirildiği bir üretim modelinde tüm süreçleri tekilleştiren Endüstri 4.0’a ulaştık. Bu bir üretim sürecindeki her makinenin özel yazılımı üzerine tüm sürecin kodlandığı bir üst yazılım yazarak tesisleri çalıştırmak demektir. Yani artık insan, üretimdeki tüm süreçlerde ikame edilebilmektedir.

Bu durumda emek yoğun, sermaye yoğun tartışması da bitmiştir. Artık üretim için yazılım yoğun tartışmasından başka yapılacak tartışma kalmamıştır.

Bu yeni dünya ise eski sosyolojik tartışmalara gebedir. İş ve istihdam. Bu dünyada nitelikli işgücü olarak adlandırılacak tek grup yazılımcılardır. Geçiş evresinde uzman insan; gelin bu kişiye bizim bildiğimiz dilden usta diyelim, ustanın dilinden anlayacak iş analisti ve iş analistinin anladığını anlatıp yazdıracağı yazılımcıdan oluşan bir çalışma grubu olacaktır. Tüm know-how yazılımcıya aktartıldıktan sonra ustaya ve analiste de ihtiyaç kalmayacaktır.

Sadece yazılımcı ile yönetilen süreçler ise asgari istihdam demektir. Asgari istihdam asgari maliyet sonucu verir. İndirgenen maliyetler hacimli satışları gerektirir. Satış süreçlerindeki aracılar ortadan kalkar. Ucuzluk marketleri, web-satış sitelerinin başarısı bu nedenledir. Küçük esnafın yaşaması ille de makineleştirilemeyen süreçlerin varlığına başlıdır. Mesai kavramı bitecektir. Yani iş kavramının insan için meslek anlamı son bulacaktır.

Şimdi tartışılması gereken toplumların nasıl etkileneceği sorunudur. Bu tartışma sanayileşmenin başındaki gibi terk edilmemelidir. Geciktirilmemelidir. Bugün yapılmalıdır. Geleceğin dünyası için devletler kapitalizmin üretim başarısı karşısında insanı korumak için sosyal adalet modelleri geliştirmelidir. Tıpkı bizim bildiğimiz zekat gibi modeller.