​AFRİKA, DEMOKRASİ VE DARBELER

Prof. Dr. Fahri ERENEL
Tüm Yazıları
Afrika'daki devletlerin din başta olmak üzere sözde batının ideal değerleri üzerinden emperyalistler tarafından yapay sınırlar çizilerek amaçlarına uygun devletler oluşturulduğu, sömürge düzeni içinde bu toplumları oluşturan kişilerde bireysel yapıdan, toplumsal yapıya kadar uzanan değişimler meydana geldiği, sosyal dokunun alt üst olduğu dikkate alınmalıdır.

Darbeler söz konusu olduğunda hemen istatistiklere başvurulur. Hangi ülkede, hangi kıtada, kaç darbe oldu diye? Doğal olarak Batılı ülkeler tarafından sömürülen ve sömürülmeye devam edilen Afrika kıtası ve Afrika ülkeleri ön plana çıkarılır. Bununla birlikte diktatörlüğe, demokrasinin olmamasına veya yerleşmemesine, yolsuzluk ve yoksulluğa atıfta bulunulur. Fransa, İngiltere gibi Afrika ülkelerini sömürerek zenginleşen ülkeler darbe yapanları tanımadıklarını, seçimle iş başına gelen hükümeti tanımaya devam edeceklerini söylemeye başlarlar. Bu durumunun asıl sorumlusu olduklarını unutarak darbe yapılan ülkelerin nezdinde dünya kamuoyuna demokrasi dersi vermeye devam ederler.

Afrika’daki devletlerin din başta olmak üzere sözde batının ideal değerleri üzerinden emperyalistler tarafından yapay sınırlar çizilerek amaçlarına uygun devletler oluşturulduğu, sömürge düzeni içinde bu toplumları oluşturan kişilerde bireysel yapıdan, toplumsal yapıya kadar uzanan değişimler meydana geldiği, sosyal dokunun alt üst olduğu dikkate alınmalıdır. Yaratılan bu devletler içinde kimi zaman birçok ulus bir araya getirilmişken kimi zaman da aynı ulusun bireyleri birden fazla devlet arasında dağıtılmıştır. Bu yapaylık Afrika ülkeleri arasında yaşanan savaşları oluşturan nedenlerden biri olmuştur. Bu savaşlar Afrika halklarının zaman, enerji, doğal kaynak israfına ve insan kaybına yol açmıştır.

ASKER EGEMEN YÖNETİM ANLAYIŞI

Afrika ülkelerinin pek çoğunda sömürge döneminin bir mirası olarak asker egemen yönetim anlayışı kabullenilmiş bir gerçeklik haline dönüşmüş, bu durum bir süre sonra bölgesel bir kültür haline gelmiştir.  Afrika ülkelerinin pek çoğunda yaşanan, açlık, kıtlık, terör ve sefalet gibi olumsuz koşulların ancak askerî yönetimler eliyle düzeltilebileceği görüşü ne yazık ki sadece sıradan halk kesimleri arasında değil ülkelerdeki elitlerde de yaygın bir kanaat haline gelmiş bulunmaktadır.

Sözde bağımsızlıklarını kazanmalarının üzerinden 50-60 yıl geçmesine rağmen yaşadıkları iç karışıklıkların, savaşların temelinde yapay sınırlar kadar batılı ülkelerin planlı bir şekilde yol açtığı doku bozulmasının da rolü büyüktür. Tek ölçüleri kendi varlıklarını en kolay, en uzun ve en fazla yarar sağlayıcı olarak kullanabilecekleri taksimatın nasıl yapılacağı olmuştur. Mevcut çatışmaları ve hatta dolaylı olarak kendi yarattıkları çatışmaları önlemek bahanesi ile gelen sömürgeciler bunlardan yarar sağlamışlar ve sağlamaya devam etmektedirler.

KAYNAKLARIN SORUMSUZCA TÜKETİLDİĞİ

Küresel Güçler, mevcut enerji ve hammadde kaynaklarını en kolay ve yok pahasına Afrika’dan temin etmektedirler. Fakat bu alışageldikleri uygulamalar, yeni küresel güçlerin kendilerine alan açmak istemesiyle birlikte ciddi rekabet ortamlarını beraberinde getirmiştir. Afrikalılar da eskisi gibi kendilerine çizilen modern ülke sınırlarının dışındaki dünyaları kıta içi ülkeler arasında veya dışındaki ülkelerde keşfettikçe kaynaklarının sorumsuzca tüketildiğinin farkına varmaktadırlar

İtalya’nın ilk kadın başbakanı olan Meloni’nin, 2018 yılında yaptığı açıklama Afrika’nın nasıl sömürülmekte olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir.

"Emmanuel Macron'un sorumsuzluğuna yazıklar olsun. Libya'yı bombalayanlar onlar oldu çünkü İtalya'nın Kaddafi ile enerji alanında özel ilişkilerinin olması onları endişelendiriyor." ifadelerini kullanmıştır.

Ülkesinin göç dalgalarıyla karşı karşıya kalmasından Emmanuel Macron'u sorumlu tutan Meloni, Fransa'nın Afrika'yı sömürmeye devam ettiğini, 14 ülkede para birimi bastırıp üzerine damgaladığını ve çocuk işçilerin madende çalıştırıldığının, Fransa'nın nükleer reaktörleri için kullandığı uranyumun yüzde 30'unu Nijer'den çıkardığını, ancak Nijer nüfusunun yüzde 90'ının elektriksiz yaşadığını belirtmiştir.

Konuşmasında, "Bize ders vermeye kalkma Macron çünkü Afrikalılar senin politikaların yüzünden kıtalarını terk etmek zorunda kalıyor. Çözüm Afrikalıların göç etmeleri değil aksine Afrika'nın Avrupalılardan kurtulmasıdır. Sizden ders almayı kabul etmiyoruz." demiştir.

Afrika’nın yağmalanmasına Zambiya Sosyalist Partisi lideri M’membe’nin ABD’de katıldığı demokrasi konulu konferansta yaptığı, “Patrice Lumumba’nın katilleri, Kwame Nkrumah’ı devirenler, Nasır’ı öldürenler, Muammer Kaddafi’yi öldürenler bugün bize demokrasiyi öğretmeye geliyorlar. Afrika’da pek çok hükümeti deviren, dünyanın her yerinde darbelere öncülük eden, liderlerimizi öldüren bir ülke bize bu sicille bize demokrasi öğretemez.” demiş olması ve ABD’nin Afrika’nın yağmalanması ve köleleştirilmesi üzerine kurulmuş bir ülke olduğunu ve hala Afrika’ya saygı duymadığını” vurgulaması gür çıkmaya başlayan seslerden biri olarak tarihteki yerini almıştır.

Uzun bir süre kıtaya çöreklenmiş olan Avrupa sömürgeciliği dönemi, kültürel, politik ve hatta sosyal oluşumun kılcal damarlarının çoğunu etkileyen tortular bırakmıştır. Afrika, bu tortuları temizlemek istemektedir.