2. Dünya Savaşı'nda Almanlar, 1992-1995 yılları arasında Bosnalı Sırplar ve şimdi İsrail aslında intihar ediyor.
6 Ekim 2023’ten beri bir soykırıma şâhit oluyoruz. 2. Dünya Savaşı’nda Nazi Almanyası’nın çoğu Yahudi olan milyonlarca insana uyguladığı soykırım, geçen yüzyılın sonlarında yine Avrupa’da Ortodoks Sırplar tarafından Müslüman Boşnaklar’a uygulanmıştı. İki yüz elli bin insanın ölüm sebebi savaş değil, Sırp devlet yetkililerinin verdiği emir ile yapılan sistematik katliamdı. Soykırımı katliamdan farklı kılan da budur. Yâni katliam emrinin devletin resmî makamları tarafından verilip o devletin silahlı güçleri tarafından yapılması. 2. Dünya Savaşı’nda hayâtını kaybedenlerin katliam kurbânı değil, soykırım kurbânı olmasının sebebi, emri Nazi komutanların vermesiydi.
Şimdi aynı şeyi “kendini savunma” yalanının arkasına sığınarak İsrail yapıyor. İsrail devletin otoritesini tanımayan Siyonist bir terör örgütü Gazze’de aynı şeyleri yapsaydı bunun adı katliam olurdu. Ama bu katliam bir devlet tarafından yapılıyorsa soykırım olur.
2. Dünya Savaşı’nda Almanlar, 1992-1995 yılları arasında Bosnalı Sırplar ve şimdi İsrail aslında intihar ediyor.
Durkheim ünlü eseri İntihar’da intiharın sebeplerini açıklarken sosyal bağları zayıf ya da hiç olmayan, yakın âile üyelerinin ilgisinden mahrum kişilerin daha yatkın olduğunu söyler. Bu kişiler, intihar ederek onları sevenleri üzecekleri endişesi taşımazlar, çünkü zâten o kişiler yoktur ya da intihar eden kişi açısından bir önem ve değerleri bulunmamaktadır.
Bu gibi kişilerin çok olduğu toplumlarda intihar oranları daha yüksektir. Ekonomik refah açısından ilk sıralarda bulunan Japonya, İsveç, Norveç gibi ülkelerde intihar oranlarının yüksek olması, hatta Japony’da “intihar ormanları”nın bulunması, toplumsal bağların zayıf olmasına bağlıdır. Bu “zengin” ülkelerde ekonomik olarak bağımsız olan bireyler, sosyal çevrelerinde yakın ilişki kurma ihtiyâcı duymaz. Çevrelerinden alacakları sosyal desteği, profesyonel yardım olarak satın alırlar. Dolayısıyla ne onlar başkalarının hayatlarında önemli bir yer işgâl eder ne de başkaları onların hayatlarında. Sonuç olarak intihar ettiklerinde arkalarında üzülecek kimse yoktur.
İntihardan soykırıma
İntihar insanın kendi hayâtına son vermesiyse, soykırım da bir devletin bir grup insanın hayâtına son vererek kendi sonunu hazırlamasıdır. Bu soykırım sebebiyle o devlet yalnızlaşır ve dünya kamuoyunda tek başına kalır.
Son bir aydır İsrail’in yaptığı soykırım aslında siyâsî bir intihardır. Dünya kamuoyu artık İsrail’i gitgide daha da yalnız bırakmaktadır. İsrail ve siyonist sermâye her ne kadar tüm dünyâyı büyük markalar üzerinden örümcek ağı gibi sarsa da, artık insanlık, İsrail’in yaptığına din ve millet farkını aşarak tepki göstermekte ve siyonist İsrail yalnızlaşmaktadır.
Bunun sonuçlarını görebilen siyonizm karşıtı Yahudiler de İsrail’in bu yaptıklarının yaftası altında kalmamak için tepki göstermekte ve bu soykırıma ortak ve bu intihara dâhil olmadıklarını ortaya koymaktadır.
Siyonist sermâye yiyecek markalarından medya kuruluşlarına kadar İsrail’e açık ya da kapalı ne kadar destek verirse versin, “zengin” ülkelerdeki yüksek intihar oranları gibi, İsrail’in intiharına ve küresel siyonist sermâyenin zayıflamasına engel olamayacaklar.
İsrail, Gazze’de soykırıma mâruz bıraktığı her çocuk, her kadın ve her sivil ile intihardan dönme şansından uzaklaşmaktadır. Yahudi kehânetleriyle gözü kararmış olan İsrail yetkilileri, insânî yardım için bile ateşkese râzı olmayarak kendi tabutlarına çivi çattıklarını görmekten âciz haldeler.
İsrail er ya da geç yıkıldığında sâdece bölge ülkeleri değil tüm dünya kamuoyu İsrail’in arkasında bıraktığı bir boşluk hissetmeyecektir. İsrail, onu kendine kötülük yapmaktan engelleyecek güçleri tek tek kaybetmektedir. Şu anda ona ekonomik ve askerî destek veren ülkeler de “olmasaydı kurmalıydık” dedikleri İsrail’in yokluğunda hiçbir eksiklik hissetmeyeceklerdir. İsrail, kendisine verilen görevi yüzüne gözüne bulaştırmaktadır.
İsrailliler Tanrı’nın onlara vaad ettiğini iddia ettikleri toprakları, ilk füze düşünce hemen terk ederek aslında Filistin topraklarına âit olmadıklarını ve Filistin topraklarına asla sâhip olamayacaklarını gösterdiler.
İsrail gibi vahşi devletler, intihar eden insanın kendi kendini öldürmesi gibi, dışarıdan gelecek darbe ile değil, içeriden kendi kendine çökecektir.
Dünya kamuoyunun 21. yüzyılda artık Siyonist İsrail’e sempati gösterme sebebi yok denecek kadar azalmıştır. ABD’de, İngiltere’de, Fransa’da, Almanya’da yapılan Filistin’e destek gösterileri İsrail’in attığı her bombada intihara bir adım daha yaklaştığının ispatıdır.
Siyonist Yahudiler artık “soykırım mağduru” reklamı yapıp sempati toplayamayacak ve “soykırım fâili” olarak anılacaktır. İsterlerse her yıl Oscar ödüllerinin hepsini “Yahudi soykırımı” temalı filmlere versinler, bu sıfat boyunlarında asılı kalacaktır.