Medya mikrofon tutuyor; Onlar, uzmanlık alanlarıyla ilgili olup olmadığına bakmaksızın ahkam kesiyorlar.
“Doktora gidin, reçeteye yazdığı ilaçları eczaneden alın. Sonra o ilaçların hepsini çöpe atın” diyor biri sosyal medya hesabında. Kardiyoloji profesörü olduğu halde bir diğeri, endokrinoloji uzmanlarının ve jinekologların alanına girerek “Hamilelikte şeker yükleme testi yaptırmayın. Bu hem anne adayına hem de karnındaki bebeğe zarar verir” diyor. Kolesterol ilaçlarının gereksiz ve zararlı; aşıların ise civa içerdiği iddialarını ekranlardan milyonlarla paylaşıyorlar. Meslektaşları onbinlerce hekimin ilaç firmalarıyla menfaat ilişkisi içinde olduğunu öne sürüp, toplumda doktorlara, onların yazdıkları reçetelere ve önerdikleri tedavilere karşı soru işaretleri oluşmasına neden oluyorlar.
İşin tuhafı sağlıkla ilgili bir polemik konusu olduğunda hangi kanala zap yapsam karşıma onlar çıkıyor. Sayıları iki elin parmaklarını geçmiyor ama medyanın tiraja ve reytinge tapan yöneticileri rakamların dayanılmaz cazibesine yenik düşerek konuyla ilgili uzman doktorlar yerine onları ya da şifacıları konuşturmayı tercih ediyor.
SADECE MEDYAYA YÜKLENMEK OLMAZ!
Yazılarımı takip edenler bilir; medyanın hastaların sağlığını hiçe sayan bu umursamaz yaklaşımını sık sık eleştiririm. Yani, sağlıkta uzman bir gazeteci olarak çuvaldızı önce kendimize, medyaya batırırım. Ancak, sadece medyaya yüklenmek olmaz. Birkaç sağlıkta uzmanlık derneği dışında tıp camiası nedense bu konuda sessiz. Sayıları onu bulmayan bu hekimlerin beslenmeden diyabete ve kansere kadar önemli konularda yaptıkları kafa karıştırıcı açıklamalar karşısında Tabip Odaları da susuyor, Sağlık Bakanlığı da! Ve nihayet; İstanbul Tabip Odası ile Türk Tabipleri Birliği geçtiğimiz günlerde ortak bir açıklama yaptı. Sağlık sayfamızda yer alan detaylı haberde de okuyacağınız gibi hekimlik unvanlarını kullanarak hastaların, hasta yakınlarının modern tıbba güven kaybetmelerine yol açan doktorları "Tıbbi Şarlatanlıkla" suçlayarak toplumu uyardılar. “Biz hekimler acillerde, polikliniklerde, yoğun bakım servislerinde bu şarlatanların yanlış yönlendirmelerine kanarak her geçen gün daha fazla sayıda sağlığından ve hayatından olan hastalarla karşılaşmaktayız” uyarısında bulundular.
SAĞLIK BAKANLIĞI’NA DÜŞEN SORUMLULUKLAR…
Sağlık Bakanlığı da, toplum sağlığını çok yakından ilgilendiren bu konuda ciddi adımlar atmalı. Diplomasında doktor yazan her hekim, sağlıkla ilgili her konuda topluma bilgi verebilir mi? Kendisi de bir hekim olan, çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, bu konuda topluma seslenerek günümüz tıbbında uzmanlaşmanın önemine vurgu yapmalı.
Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürlüğü, yazılı, görsel ve internet medyasında editör, haber müdürü, program yapımcısı olarak çalışan medya mensupları için eğitim programları düzenlemeli. Bu programlarda rating ve tirajdan bağımsız, sağlıkla ilgili hangi konuda hangi uzmanlık dallarından görüş alınması gerektiği gibi konular örneklerle ele alınmalı.
* Sağlık Bakanlığı sağlıkla ilgili haber, söyleşi ve televizyon programlarını izleme komitesi kurmalı. Uzmanlık alanı dışında konuşan, toplum sağlığı açısından yanlış, abartılı bilgi veren hekimler uyarılmalı. Bu konuda Sağlık Bakanlığı ve Tabip Odaları işbirliği içinde hareket etmeli.
* Sağlık Bakanlığı, yerel yönetimlerin desteğiyle sağlık ve kadın programlarının izleyici kitlesini oluşturan kadınlara medya okur yazarlığı konusunda eğlence ve mizahı da içine alan sıkıcı olmayan eğitimler vermeli.