Yaklaşık iki yıl önce. Göz kontrolü olmak için özel bir hastaneye gidiyorum. SGK üzerinden yüksek bir fark ücreti ödemektense, özel sağlık sigortamla yüzde 20 katılım payıyla muayene ve tetkiklerimi yaptırmak istiyorum.

Yaklaşık iki yıl önce. Göz kontrolü olmak için özel bir hastaneye gidiyorum. SGK üzerinden yüksek bir fark ücreti ödemektense, özel sağlık sigortamla yüzde 20 katılım payıyla muayene ve tetkiklerimi yaptırmak istiyorum. Bankodaki genç yetkili “SGK’nız var mı?” diye soruyor. “Evet, var ama ben özel sağlık sigortamı kullanacağım” diye bir kez daha altını çiziyorum. “Kimliğinizi alabilir miyim?” diyor. Cüzdanımdan çıkarıp görevliye uzatıyorum. Sonra birden bu işte bir tuhaflık olduğunu hissedip, nüfus cüzdanımı neden istediğini soruyorum. “Kayıt işlemleri için gerekli” diye yanıt veriyor.

Muayene ve tetkik işlemleri iki saat kadar sürüyor. Gözlerimde önemli bir problem olmadığını öğrenmenin huzuruyla bankoya gidip, özel sağlık sigortasının katılım payı olarak 243 .94 TL’lik ödeme yapıyorum.

Eve dönerken içimi bir kuşku kaplıyor. Bu konuyu bir araştırayım diyorum ama hayat işte! Mesleğimin ve evdeki sorumlulukların koşturmacası, stresi derken aklımdan çıkıp gidiyor. Ta ki, dün geceye kadar.

Uyku tutmayınca, elimdeki telefonla uygulamalar arasında geziniyorum. Sağlık Bakanlığı’nın e-Nabız uygulamasına girip incelemeye başlıyorum. “Hastane ziyaretlerim” başlıklı kategoride bir de ne göreyim! O günkü muayene ve tetkikler SGK’ya da fatura edilmiş. Yani, hastane hem özel sağlık sigortasından, hem de SGK’dan muayene ve tetkik ücretimi tahsil ederek haksız kazanç sağlamış! Üstelik, özel sağlık sigortalı olarak yüzde 20 katılım payımı da kasasına atmış!

Göz tetkiklerim sırasında o hastanede çalışan bir arkadaşım bana eşlik ederken bunlar başıma geliyorsa, hiç tanıdığı olmayan bir hastanın nasıl kandırılabileceğini siz düşünün! İçim içimi yiyor. Bunca yıl toplum sağlığı için haber üreten, bireyleri sağlıkla ilgili yasal hakları konusunda bilgilendirmeye çalışan, programlarında binlerce hekimi, Sağlık Bakanlarını, SGK yetkililerini ağırlayan benim gibi gazeteciler bile bu tuzağın içine düşüyorsa vatandaş ne yapsın?

“Acaba bazı şeyleri yanlış anımsıyor olabilir miyim?” diye sabah ilk işim, özel sağlık sigortası şirketimin yetkilisini aramak oluyor. Keşke yanılıyor olsaydım! “Doktor muayene ücreti” ve “tanı amaçlı inceleme” başlığı altında özel sağlık sigortasından da 975 TL alındığını öğreniyorum. Sigorta şirketinin yetkilisi tüm detayları benimle paylaşıyor.

KOLONOSKOPİ ÜCRETİ HEM SGK’DAN, HEM DE ÖZEL SAĞLIK SİGORTASINDAN ALINMIŞ!

Tam da bu konuya odaklandığım anlarda üniversite arkadaşım beni arıyor. Sesimdeki gerginliği fark ediyor. “Hayrola, bir şeye mi sıkıldın” diye sorunca anlatıyorum. Meğerse, benzer bir durum yaklaşık bir yıl önce onun da başına gelmiş. Gittiği büyük bir özel hastanede kolonoskopi ve polip çıkartılma işlemi hem özel sağlık sigortasından, hem de SGK’sından alınmış. Üstelik SGK kullanmak istemediğini özellikle vurgulamış olmasına rağmen.

Şimdi, Sağlık Bakanlığı, SGK, OHSAD ve özel sağlık sigorta şirketlerinin yetkililerine soruyorum:

· Aynı kişinin tetkik ve tedavisi için farklı kurumlara yapılan mükerrer ödemelerin önüne geçmek için neler yapmayı düşünüyorsunuz?

· Türkiye’de e-Nabız sistemi, özel sağlık sigortalarından yapılan teşhis ve tedavi masraflarını da gösteren bir yapıya dönüştürülebilir mi?

· Devleti kandırarak haksız kazanç peşindeki sağlık kuruluşlarına ne tür yaptırımlar uygulanıyor?

· Özel sağlık sigorta şirketlerinin yöneticileri bu konuda ne tür şikayetler alıyorlar? Bu konuda kendi haklarını korumak için ne gibi girişimde bulunuyorlar?

İşini çok düzgün yapan, sağlık hizmetlerindeki alt yapılarıyla, hekim ve hemşire, sağlık personeli kadrolarıyla Türkiye’deki büyük ve küçük ölçekli yüzlerce hastaneyi ve yöneticilerini ayrı bir yere koymak isterim. Türkiye’nin sağlık turizmindeki hedeflerinin gerçeğe dönüştürülmesinde, ülkemizin KOVID-19’la mücadelesinde özel sağlık sektörünün de payı çok büyük! Ancak, işini yaparken dolambaçlı yollara giren, gözünü SGK’nın ve vatandaşın parasına diken az sayıdaki hastane ve tıp merkezinin girdikleri yanlış yol asla görmezden gelinmemeli, bu çirkinliğin üzerine siyah bir örtü çekilmemeli.

E-NABIZ UYGULAMASINDAN HASTANE ZİYARETLERİNİZİNİ KONTROL EDİN!

Aslında bu örnek her birimize “Akıllı Hasta Olma” sorumluluğunu anımsatıyor.

· Eğer, sağlık faturalarınızla ve sağlık harcamalarınızla ilgili soru işaretleriniz varsa, benim yaptığım hataya düşüp bu konuyu yarınlara erteleyerek sonra da unutma yanlışına düşmeyin. Sağlık Bakanlığı’nın e-Nabız uygulamasından hastane ziyaretlerinizi, reçetelerinizi kontrol edin.

· Başvurduğunuz sağlık kuruluşlarından aldığınız doktor muayenesi, teşhis ya da tedavi hizmetleriyle ilgili mutlaka ayrıntılı fatura isteyin.

· Sigorta primlerinizi etkileyen bir unsur olduğu için özel sağlık sigortanızdan yaptığınız tüm harcamaları kontrol edin.

· Eğer, başvurduğunuz özel sağlık kuruluşunda sağlık faturalarınızla ilgili bir yanlışlık yapıldığını, haksızlığa uğradığınızı düşünüyorsanız önce hastane yetkilileriyle durumu paylaşın. Bir sonuç alamadıysanız Sağlık Bakanlığı, SGK gibi kurumların yanı sıra bulunduğunuz ilin sağlık müdürlüklerine başvurabilirsiniz. Alo 184 Sabim Hattı’nı da arayabilirsiniz.

Akıllı Hastanın Sağlık Rehberi isimli kitabın yazarı, sağlıkta uzman bir gazeteci olarak karşılaştığım bu olay karşısında itiraf etmeliyim ki kendimi çok kötü hissettim. Kandırılmış ve saf! Böyle bir durumu bana yaşattıkları için üzüldüm. Diğer taraftan da çok sinirlendim.

Topluma sağlıklı mesajlar vermek için çalışan biz gazeteciler, öncelikle haberlerimizi okuyan, TV programlarımızı seyreden hastalara, hasta yakınlarına örnek olmalıyız. Bu yüzden elimdeki fatura ve belgelerle gerekli girişimlerde bulunacağım. Yaşadığım örnekte hem kendimin, hem de haksız yere ödeme yaptırılan SGK’nın hakkını arayacağım. SGK ne mi yapacak? Onu da göreceğiz.