Seçime şunun şurasında 15 gün kaldı. Haliyle TV programlarında, sosyal medyada tüm taraflar son kurşunlarını da atıyorlar.
Öncelikle bütün okuyucularımın geçmiş Ramazan Bayramını ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlarım. Dini ve milli bayramlarımızın bizim millet olarak birlik ve beraberliğimizi arttırmasını temenni ederim.
Seçime şunun şurasında 15 gün kaldı. Haliyle TV programlarında, sosyal medyada tüm taraflar son kurşunlarını da atıyorlar. Ama 11 ilimizi vuran, benim “Küçük Kıyamet” dediğim, deprem felaketi nedeniyle her zaman olduğu gibi büyük curcunalar kopmuyor. Seçim propagandası tüm partilerce daha sağ duyulu bir biçimde götürülüyor.
Bugün sizlerle siyasi durumu tartışmak isterim. Gönül isterdi ki, kimin kazanacağına yönelik bir öngörüde de bulunayım. Ancak, belki de birçok vatandaşımız gibi, ben de kimin kazanacağını tahmin edemiyorum. Bana göre, halâ daha, her şey büyük bir belirsizlik içinde…
Bu seçimin sonucunu belirleyecek önemli etkenler arasında 2021 Eylülünden bu yana uygulanan ekonomi politikasının sonucunda oluşmuş yüksek hayat pahalılığı, gelir dağılımı adaletsizliği ve finansal belirsizliği ilk önce sayabiliriz. Buna ek olarak kimlik ve aidiyetlere dayalı siyasi yapının da belirleyici bir unsur olarak dikkate alınması gerekiyor. Bir üçüncü unsur da Muharrem İnce ve Memleket Partisidir.
Bu etkenlerden bahsetmeden önce Türkiye’nin genel siyasi yelpazesini değerlendirelim.
TÜRKİYE’DE SİYASETİN ANA HARİTASI
Türkiye siyaset tarihinin temel hatları takip edilerek şöyle bir çıkarsama yapabiliriz: Türkiye’de yüzde 42 civarında bir muhafazakâr sağ, yüzde 40 civarında sol artı HDP ve yüzde 18 civarında da milliyetçi sağ seçmen bulunmaktadır. Daha önceki yazılarıma binaen, tekrar belirtmek isterim ki, bu siyasi sınıflandırmalar batı tipi demokrasilerdeki sınıflandırmalara uygun değildir. Çünkü sol içinde iki ana parti olan CHP ve HDP’nin sol ile ne kadar ilişkili olduğu (bence hiç alâkaları yok, DMD) veya kendilerini milliyetçi sayan MHP ve İYİ Parti’nin neresinin milliyetçi sayılacağı şüpheli ve tartışmalıdır. Buradaki sınıflandırma bu partilerin Türkiye şartlarında kendilerini nasıl tanıttıklarını ölçü almıştır. Belirtmem gereken ikinci önemli husus da, bu kısımda vereceğim oy yüzdeleri kabaca her partinin potansiyel oyunu göstermektedir.
Muhafazakar sağ içinde beş parti görülmektedir: AK Parti, YRP, DEVA, GP ve SP. Farklı birçok kamuoyu yoklamasının bende uyandırdığı kanaat şudur. Yeniden Refah Partisi yüzde 2, DEVA, Gelecek ve Saadet Partileri de yüzde 1’er oy almaktadırlar. Toplam yüzde 5 etmektedir. Muhafazakâr sağın yüzde 42 oyundan geriye kalan yüzde 37’nin de AK Parti seçmeni olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Sol ve kendini Kürt siyasi hareketi olarak tanımlayan HDP’nin içinde bulunduğu yüzde 40 sol oyun yüzde 25’i CHP’ye yüzde 12’si de HDP’ye yazılır. Bu da toplamda yüzde 37’lik bir oy potansiyeli demektir. Geriye kalan yüzde 3’ü sosyalist sol partilere verebiliriz. Son dönemde Meclis’teki ve sosyal medyadaki performansı ile TİP bu partiler içinde öne çıkmaktadır.
Milliyetçi sağ cenahın oyları, bana göre, MHP ve İYİ Parti’ye yüzde 8’er olarak eşit dağılmaktadır ki, en büyük eleştiriyi bu tahminimde alacağımı biliyorum. Ümit Özdağ liderliğindeki Zafer Partisi ve ATA İttifakının oyu da kalan yüzde 2’yi alabilir. Bu görüşüme en büyük eleştiri İYİ Parti’nin yüzde 12 bandında olduğunu savunan okuyucularımdan gelecektir. Burada 2 nokta önemlidir: 3 Mart’taki siyaset tiyatrosu sonrasında İYİ Parti’nin ciddi bir oy kaybı yaşadığı herkesin malumudur. Zaten bu yüzden Sayın Akşener apar topar bir formül bulup üç gün sonra Millet İttifakına dönmüştür. Bence burada kaybedilen oy oranı çok yüksek değildi. Zaten 2018 seçimlerinde de İYİ Parti’nin oyu yüzde 10 civarındaydı. İYİ Parti potansiyel yüzde 12 oyunun 2 puanını CHP’den almış ve yine ona kaptırmış diyebiliriz. Yüzde 2 de Zafer Partisine gittiğinde elde şu anki potansiyel yüzde 8 oy kalmış olduğu söylenebilir.
MUHARREM İNCE ETKİSİ…
Dikkat edilirse şu ana kadar Muharrem İnce ve Memleket Partisinden bahsetmedim. Gerçekten de, 2023 başına kadar Muharrem İnce ve partisinin anketlerde pek ismi geçmemekteydi. Deprem sırasında Sayın İnce’nin halkla yakın irtibatı onun popülaritesini arttırmıştı. 3 Mart olayından sonra kanaatimce yüzde 2-3 civarında bir İYİ Parti seçmeni – yani Sayın Kılıçdaroğlu ve CHP’ye mesafeli muhalif seçmenler- Muharrem İnce seçmenlerine katıldı. Buna CHP’den farklı sebeplerle kayan yine yüzde 2-3 civarında bir seçmeni de eklemeliyiz. Yani şu anda kabaca yüzde 5 civarında bir Muharrem İnce seçmeni olduğunu düşünüyorum. Bunlar da, hadi diyelim ki, yüzde 3’ü İYİ Parti’den yüzde 2’si de CHP’den geliyor. O zaman Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimleri ne olur?
AK Parti, MHP ve YRP’nin oyları (%37 + %8 + %2 =) %47 etmektedir. Bu partilerin diğer ortaklarının önemli bir oyu pek yoktur. Bu seçmenlerin de firesiz Sayın Erdoğan’a oy verecekleri beklenmelidir. Öte yandan Muharrem İnce’ye giden yüzde 5 düşüldüğünde CHP, İYİ Parti ve diğer küçük ortakların alacakları oy (%23 + %5 + %1 +%1 +%1 =) %31’dir. HDP, TİP ve diğer sol partilerin de oy oranı (%12 + %2 + %1 =) %15’tir. HDP ve müttefikleri de Sayın Kılıçdaroğlu’nu desteklediklerini beyan etmişlerdir. Bu halde Sayın Kılıçdaroğlu’nun yüzde 46 gibi bir oy alması beklenmelidir. Muharrem İnce yüzde 5 ve Sinan Ogan da yüzde 2 oy alır. Bu tahminlerime Cumhur ve Millet ittifakları için +/- %2 hata payını da ekleyelim. Yani Sayın Erdoğan yüzde 45-49 ve Sayın Kılıçdaroğlu yüzde 44-48 oy alabilirler. Sayın Muharrem İnce’nin oyları tepki oylarıdır ve çok değişebilir. Örneğin Sayın Erdoğan yüzde 45, Sayın Kılıçdaroğlu da yüzde 44 oy alırsa Sayın İnce’nin oy oranını yüzde 9’a fırlamış görebiliriz. Ya da Sayın Erdoğan yüzde 49, Sayın Kılıçdaroğlu da yüzde 48 oy alırsa Sayın İnce’nin oy oranı yüzde 2’ye düşebilir. Her halükârda, iki sonuca ulaşıyoruz: Birincisi, seçim büyük ihtimalle ikinci tura kalacaktır ve kimin birinci olacağını yalnız Allah bilebilir. (Sayın Erdoğan yüzde 45, Sayın Kılıçdaroğlu da yüzde 48 oy alabilir ya da Sayın Erdoğan yüzde 49, Sayın Kılıçdaroğlu da yüzde 44 oy alabilir.). İkincisi, Sayın İnce olmasaydı veya daha önce Millet İttifakına alınsaydı Sayın Kılıçdaroğlu birinci turda büyük ihtimalle kazanırdı.
İKİNCİ TUR OLURSA SONUÇ NE OLUR?
İlk önce birinci tur sonuçlarını görmemiz gerekir. Ancak bu tek başına yeterli olmayacaktır. Ondan sonra Sayın İnce ve Sayın Ogan’a veren yüzde 7’lik seçmen kitlesinin ikinci turda kimi destekleyeceğidir. Sosyal medyada kimi mecralarda özellikle Sayın İnce aleyhine yapılan paylaşımlar, gösterilen açık düşmanlık belki de seçmenlerinin ikinci turdaki tercihlerini değiştirmesine sebep olabilir. Bütün partilere tavsiyemiz Türk seçmeninin hiçbir kesimini düşman ilan etmemeleridir. Bu kendilerinin aleyhine neticeler doğurabilir.
Bana göre ikinci turdaki seçimin sonucunu belirleyecek olan halkın içinde bulunduğu ekonomik bunalımın etkisinin büyüklüğü ile milliyetçi oyların ne yöne gideceğidir. Önce de dediğim gibi hiçbir şeyi öngöremiyorum. Yaşayıp göreceğiz.