Bir zamanlar bizim bir Kiboşumuz vardı. Uzun zamandır ne güzel sesini duyuyoruz, ne de kendisini görüyoruz.

Bir zamanlar bizim bir Kiboşumuz vardı. Uzun zamandır ne güzel sesini duyuyoruz, ne de kendisini görüyoruz. Ama maşallah kocası Ali’nin adını sık sık duyuyoruz. Boy boy fotoğraflarını görüyoruz. Dikkat ediyorum da; havaların ısınmasıyla beraber, adamın biti kanlanıyor. Hiç korkmuyor, çekinmiyor, utanmıyor. Kadınları koluna takıp, ortalarda dolaşıyor. Ali eniştemiz tatilde yine kolunda bir kızla yakalanmış. Fotoğraflar çirkin, kötü… Fakat beni şok eden Kibariye! Onun söylediklerini aklım almıyor. Dilinden dökülenleri yazmaya elim varmıyor. Ne oldu sana? Gözüne sokulan bu fotoğraflara “Gözümle görürsem, öyle inanırım.” diyorsun. Evinin yolunu unutmuş adama “Ali, evine çok bağlıdır.” diyorsun. “Bilmem neler için yuvamı yıkamam.” dediğin Aliciğinin o yuvaya, sana gram saygı duymadığını nasıl görmüyorsun? Kiboşum biri seni silkelemeli! Sana, gerçek seni hatırlatmalı… Sen; gencecik yaşında tüm ailenin yükünü tek başına omuzladın. Okuma yazmayı kızın için 40’da öğrendin. İlk eşinin ihanetini duyduğun an, tek celsede boşadın. Sevdin! Kimin ne dediğine aldırmadan, kendinden 20 yaş küçük bir adamla evlendin. “O artık anne olamaz.” diyenlere inat, 39 yaşında anne oldun. Lütfen hatırla!

Hedef Nirvana

Her seferinde “Bu son, daha uzun süre Şeyma yazmam!” diyorum. Sonra tükürdüğümü itina ile yalıyorum. Kadın öyle şeyler yapıp, söylüyor ki yazmamak ne mümkün? Bu hafta da Şeyma’nın koca adayına “dolandırıcı” demişler. Büyük laf! Büyük iddia! Ama gelin görün ki bizim kız öyle bir açıklama yapmış ki… Dolandırıcı diyenler bile iddialarını unutmuştur. Kadın lafı döndürüp dolaştırmış, konuyu yine kendine getirmiş. Evlilik teklifinden girmiş. Mohammed’in onu 2 ay kovalamasından çıkmış. Hoş zaten para da Şeyma’yı kovalıyormuş. Evler, arabalar da hiiiççç umurunda değilmiş. Zaten hatırlarsanız; geçtiğimiz hafta, yüzüğünün fiyatını az yazanlara da gayet mütevazi cevap vermişti. Ahhh ahh sizin içiniz fesat, kadın dünya ile ilişkisini bitirmiş. Başka boyutlarda geziyor, siz neyin derdindesiniz. Benden söylemesi… Bu kız yakında turuncuları çeker, bir tapınağa kapatır kendini.

Prospektüs

Ahhhaahhhhaaaa Aleyna’ın açıklamaları okuduğumda sesli güldüm. Yazık kızcağız gencecik yaşında umutlarını yitirmiş. Resmen prospektüsünü yazıp, dağıtmış. Nasıl tavlanacağını, kendisine nasıl davranması gerektiğini adım adım anlatmış. Şöyle bi baktım da kızın istedikleri öyle ütopik şeyler de değil. Biraz testosteron, birkaç gram ilgi, bi tutam zeka, 2 buket çiçek, bir pembe ayı... İşin aslı astarı; üzüldüm! Kızın gönlünü fethetmek hiç zor değilmiş. Hepimiz gibi. Amma ve lakin Aleyna’cım biri sana şu acı gerçeği de anlatmalı… Senden evvel sayısız ablan bunu denedi, olmadı! Senin gibi demeç verenler, yazarak anlatanlar, resimleyenler, hatta o pembe ayıcıkları alıp “Bana bunu Sevgiler Günü’nde ver!” diyenler bile oldu. Anlatamadılar… Onlarda senin gibi o adamları zeka özürlü, aptal sandı. Ama sonra anladılar ki esas aptal kendileriymiş.