Şükürler olsun ki, “Annem Ankara” beni hayal kırıklığına uğratmadı. Ömrümden harcadığım 1 saat 56 dakikanın her saniyesine değdi.
İlk bölüm; dolu dolu bir içerikle, güzel çekilmiş sahneleriyle, etkileyici diyaloglar ve güçlü oyunculuk performanslarıyla çok keyifliydi.
Dizide en çok hoşuma giden detaylardan biri de, dış ses anlatımı oldu. Doğru zamanda, ustaca yazılmış cümleleri konuşan dış sesin diziye etkisi büyüktü. “Denizi yoktu, boğazı yoktu ama benim annem Ankara’ydı…” Şu tek cümle bile, saylarca yazılacak şeyler anlatıyor. Anlayana, düşünene hissedene…
Bir Ankaralı olarak, dizide tanıdığım sokakları, semtleri görmek, aşina olduğum insanları izlemek beni ekstra etkiledi.
Çocuk oyunlar dahil, tüm oyuncular oldukça başarılıydı. Özellikle Mehmet Günsür’ü izlemek büyük keyifti, rolüne çok yakıştırdım. Çekim, kurgu, diyaloglar; doğal, abartısız ama asla eksik değildi. Mekanlar, mobilyalar, kıyafetler; döneme, hikayeye, karakterlere uygun seçilmişti.
Annem Ankara’ya dair tek endişem… İlk bölüm o kadar dolu dolu, tatmin ediciydi ki… Beklentiyi arttırdılar, artık çıtayı düşürmemeleri gerekiyor. Tempoyu düşürüp, dakika doldurmak adına saçma sapan sahneleri önümüzdeki bölümlerde görürsem, cidden üzülürüm.
Endişelerim var…
Bu hafta “Aşk, Evlilik, Boşanma” dizisinin de ilk bölümü yayınlandı. Fragmanlarını izlediğimde diziyi seveceğimi tahmin etmiştim ve gerçekten beğendim. Biraz da “Ufak Tefek Cinayetler” tadında. Günümüz ilişkilerinin tuhaflıklarını da çok güzel işlemişler. Herkesin kendinden ya da çevresinden tanıdık bir şey bulabileceği bir dizi.
Dizide üç farklı ilişki anlatılıyor. İlişkiler farklı ama hepsi bir o kadar tanıdık. Tezatlıklar ve tuhaflıklarla dolu günümüz ilişkilerini, kendine has hikayesiyle ele almış. Mevzubahis aşksa her zaman dikkat çeker. Hele bir de izleyici kendinden, tanıdık bir hikayeyle karşılaşırsa müptezeli olur.
Oyunculara gelirsek, Bennu Yıldırımlar her zamanki gibi harika. Melisa Şenolsun; görüntüsü, tavrı, tazıyla rolüne çok uygun bir seçim olmuş.
İşin Aslı astarı; benim Müjde Uzman ilgili soru işaretlerim vardı. Kızılcık Şerbeti’ndeki performansını beğenen çok kişi olsa da… Müjde orada isteksiz, zoraki, ezberden oynuyordu. Ya da bir bana öyle geliyordu. Ama bu dizide gördüm ki doğru tespitte bulunmuşum. Müjde, Alev’i pek benimsememiş, sevememiş. İçine sinen, sevdiği karakteri çok da güzel oynuyormuş.
Bu dizideki endişem… İlerleyen bölümlerde yurdum insanının nabzını tutmaz, gerçekçilikten uzaklaşırlarsa dizinin müptezelleri bile bu diziyi kurtaramaz. Ve erken final kaçınılmaz olur.
Nereden, nereye…
Noel temalı filmlerin kısacık sezonu başladı. İşte, o temadaki filmlere geçen hafta bir yenisi eklendi. Ama artık nasıl bir Noel filmi çektilerse, bütçesi tam 250 milyon dolar!
Dünyanın en fantastik Noel filmini çekseler ne olacak? Nihayetinde tema Noel Baba ve geyikler, üstelik başrollerde de Dwayne Johnson ve Chris Evans var. Hoş; zaten “Kod Adı: Kırmızı” filmini izleyenler, “Gişede 250 milyon doları zor çıkarır!” diyormuş. Bu öngörüde bulunmak için, illa filmi izlemeleri gerekiyormuş.
Hollywood yıllardır doğru düzgün iş çıkaramıyor. Son 10 yılda akıllarda yer eden kaç proje çıktı? Beş, hadi bilemedin sekiz olsun… Yaratıcılıkları tükendi, doğru karar verme yetilerini kaybettiler. Şimdi de milyon, milyon dolarlık bütçelerle Noel temalı filmler çekiyorlar. Yazık!