Kuzey Irak'ta terör örgütü PKK'ya yönelik 18 Nisan gecesi havadan ve karadan başlatılan Pençe-Kilit Operasyonu genişleyerek sürüyor.

Kuzey Irak’ta terör örgütü PKK’ya yönelik 18 Nisan gecesi havadan ve karadan başlatılan Pençe-Kilit Operasyonu genişleyerek sürüyor.

Operasyonun ilk on gününde 60’a yakın terörist etkisiz hale getirildi.

Ancak operasyonun etkileri ve ortaya çıkardıkları, öldürülen terörist sayısından çok daha önemli.

Her ne kadar operasyondan sonra Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi, Irak Dışişleri Bakanlığı’na çağrılıp nota verilmişse de Bağdat’ın bu operasyona yönelik tepkisinin önceki operasyonlardan çok daha düşük tonda olduğunu vurgulamakta yarar var.

Hatta Bağdat’taki farklı siyasi fraksiyonlar arasında operasyona destek verenler de oldukça fazla.

Operasyonun başlamasının iki gün sonra, PKK’ya bağlı YBŞ adlı terörist grubun denetiminde bulunan Sincar’da bazı çatışmalar yaşandı.

Irak ordu güçleriyle YBŞ’li teröristler arasında yaşanan çatışmalarda yaralananlar oldu.

Irak ordu güçlerinin, Sincar’da PKK’ya bağlı grubu çevreleme girişimlerini de operasyona destek mahiyetinde değerlendirmek gerek.

Operasyona yönelik en olumsuz yaklaşım beklendiği gibi İran destekli Haşdi Şabi gruplarından geldi. PKK’nın Irak genelinde özellikle de Sincar’da Haşdi Şabi ile açık bir iş birliği içinde olduğunu anımsatalım.

Kanımca operasyon en önemli etkisini Kuzey Irak üzerinde gösteriyor.

Erbil yönetimi, önceki operasyonlardan çok daha açık, çok daha güçlü bir şekilde bu operasyona destek veriyor.

Üstelik bu destek sözlü ve siyasi açıklamalarla da sınırlı değil.

Birçok noktada Peşmerge güçleri, TSK ile birlikte sahada yer alıyor.

Bu güçler, PKK ile doğrudan çatışmaya girmese bile, kilit noktaları tutarak teröristlerin yerleşim birimlerine sızmalarına engel oluyor.

Öte yandan Kuzey Irak’taki anti-terör timleri tarafından Duhok kentinde önceki gün PKK’ya yönelik kapsamlı bir operasyon düzenlendi.

Operasyonda 1 ton PETN patlayıcı ile 10 adet Konkurs anti-tank füzesi, 23 muharebe tipi insansız hava aracı motoru, 1200 gaz maskesi ve 375 AK-47 şarjörü ele geçirildi.

Bu operasyon PKK ile Kürt yönetimi arasındaki gerilimin boyutunu göstermesi açısından oldukça dikkat çekici.

KÜRT GRUPLARIN DESTEĞİNİN ÖNEMİ

Pençe-Kilit Operasyonu, sadece PKK ile KDP arasındaki gerilimin tırmanmasına yol açmakla da kalmadı.

Benzer bir durum, Süleymaniye bölgesini elinde bulunduran IKBY’nin ikinci büyük ortağı KYB ile PKK arasında da yaşanmaya başladı.

KYB, ilk kez Türkiye’nin PKK’ya yönelik yürüttüğü bir operasyona bu denli sıcak yaklaşım sergiliyor.

O nedenle, PKK geçtiğimiz hafta içinde KYB’li yedi yöneticiyi kaçırdı.

KYB Eşbaşkanı Bafıl Talabani, söz konusu kişilerin bir an önce serbest bırakılması yönünde PKK’yı uyaran sert bir açıklama yaptı.

PKK ile KYB arasındaki gerilimin de önümüzdeki günlerde tırmanması beklenebilir.

Bu operasyonun PKK ile Kürt gruplar arasındaki ayrışmayı keskinleştirmesi Irak ile de sınırlı değil.

ABD’NİN PLANLARINA DA AĞIR DARBE

Benzer bir durum Suriye’de de söz konusu.

Kuzey Suriye’de PKK’nın bu ülkedeki kolu PYD/YPG ile KDP’ye yakın ENKS ve diğer Kürt grupları arasındaki gerginlik de en üst düzeye vardı.

PKK’lılar Kamışlo ve Haseke’de çok sayıda ENKS bürosunu basıp ateşe verdi.

Irak ve Suriye’de Kürt grupların PKK karşısında giderek Türkiye’ye daha yakın bir pozisyon alması, hem Türkiye’nin terörle mücadeledeki başarısı hem de “operasyonların Kürtlere yönelik olduğu” algısını yaymaya çalışan Türkiye karşıtı güçlerin çabalarının boşa çıkartılması konusunda oldukça önemli olduğunun altını çizmek gerek.

Sadece bu da değil.

Bu köşede sayısız dile getirdiğimiz, bu ayrışma sayesinde “ABD’nin Kuzey Suriye’de PKK ile diğer Kürt grupları birleştirerek bir terör devleti oluşturma” çabaları da ağır bir darbe almış oldu ki, Şarkul Avsat’ın, “ABD’nin Kuzey Suriye’de Kürt grupları arasındaki çatışmalardan derin endişe duyduğu” yönündeki haberi bunu doğrular nitelikte.

Bu operasyonun ortaya çıkardığı başkaca çok sayıda sonuç var.

PKK’nın Türkiye’de eylem yapabilme kapasitesinin sıfıra yakın düzeye düşürüldüğünün ortaya çıkması bunlardan birisi.

Bir diğeri de 2014’teki hendek olaylarından sonra PKK’nın kitle desteğini kaybettiği ve kitlesel gösterileri organize edemeyecek hale geldiği gerçeği de bir kez daha kanıtlandı.

Zira PKK ile başlarının “ölüm kalım savaşı veriyoruz” ve “herkes harekete geçsin” çağrılarına yurtdışındaki bazı sempatizanlarının küçük gruplar halindeki tepkileri ve de HDP yöneticilerinin açıklamaları dışında kulak asan olmadı, olmuyor.

KÜRT SORUNU-TERÖR SORUNU

Konu HDP’nin tepkisine gelmişken bu operasyonun iç siyasetteki etkisine de değinmekte yarar var.

Malum, geçtiğimiz Ekim ayında TBMM’den geçen Türkiye’nin Irak ve Suriye’de askeri operasyon düzenlemesine olanak sağlayan tezkereye CHP ret oyu vermişti.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Pençe-Kilit operasyonuna ise destek mahiyetinde bir sosyal medya paylaşımında bulundu.

Bu paylaşım, HDP ile CHP arasında gerilime neden oldu ve HDP Sözcüsü Ebru Günay, “Kürt sorununu böyle mi çözeceksiniz?” diyerek Kılıçdaroğlu’na tepki gösterdi.

Bu açıklama kanımca “Kürt sorunu” dedikleri sorunun ne olduğunu göstermesi açısından bir turnusol kağıdı işlevi de gördü.

Zira uzun süreden bu yana Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Kürt sorununu çözdük, Türkiye’de Kürt sorunu yok, terör sorunu vardır” açıklamalarının karşısında başta Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere muhalefet cephesinin “çözeceğiz” diye dillendirdikleri ama ne olduğunu bir türlü açıklamadıkları “Kürt sorunu”nun ne olduğunu, bizzat HDP Sözcüsü faş etmiş oldu.

Şimdi, aynı soruyu hem Kılıçdaroğlu’na hem de “Kürt sorunu çözeceğiz” diyen muhalefet cephesinin diğer bileşenlerine de yöneltmek gerek diye düşünüyorum.

Sahi siz bu sorunu nasıl çözeceksiniz?